30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

İSTİKLAL, BU PASAJLARIN İÇİNDE

İstiklâl Caddesi pasajlarında Çin malları boy göstermeye başlayınca, müdavimleri homurdanmaya başladı: "Ne yani, yılların Atlas Pasajı bir semt pazarına mı dönüşecekti?"

Bir de İstanbul'da doğup büyüyüp de pasajların mazisini bilenlerin halini düşünün; onlar Avrupa Pasajı'ndaki ibrişimcileri, iplik boyacılarını hatırlıyor ve bugün çıfıt çarşısına dönüşen pasajları kederle izliyorlar. Yine de cadde üzerindeki bir örnek vitrinlerden bunalanların tek adresi bu pasajlar. Çoğunluk, ayakta kalmak için piyasa işi ürünler satsa da kıyıda köşede kalmış orijinal, sıra dışı birkaç mağaza mutlaka bulursunuz...

Taksim Meydanı'ndan tünele hafif kavislerle inen cadde 'piyasa'da olup biteni anlamak için yürünür. Yeni müzik, yeni kitap, yeni sergi, yeni giysi, yeni konuşma ve davranış biçimleri...

İlginçlik yok mudur, vardır; ama yine de cadde o ilginçliğin bile sıradanlaştığı yerdir. Gözler yeni değil de marjinali arıyorsa, son modayı bildiren vitrinler artık iç sıkıntısı, karın ağrısı yapıyorsa ilaç pasajların içindedir. Ya da bir zamanlar içindeydi mi demeli? İçimizi kemiren bir şüphe yok değil. 'Alternatif' ürünler sunan İstiklal Caddesi pasajları gitgide sıradanlaşıyor, hatta söz meclisten dışarı biraz bayağılaşıyor mu yoksa? Emin olmak istedik, kim bilir kaçıncı bin defa turladığımız caddeyi bu kez didikleyen ve eleştiren gözlerle yürüdük, sağlı sollu pasajlarda ne var ne yok bir bakalım dedik.

EMEK PASAJI

Pasajlar daha ilk adımda bir çıfıt çarşısını andırıyor. Renkli şallar, şapkalar, gözlükler, takılar, bilumum incik boncuk, ıvır zıvır... Emek Pasajı'nın girişi de öyle, mini bir müzik market olmasa, manzara nazar boncukları ve duvar süsleri arasında hepten sıradanlaşacak. Bir üst katta Yeşilçam Kafe var. Ülkü Erakalın'ın arşivinden alınmış siyah beyaz artist fotoğraflarıyla süslenmiş geniş; ama sigara yasağıyla yüzde seksen boşalmış salonu Sezen Aksu'nun buğulu sesi dolduruyor; "İki gözüm seneler geçiyor gönül ektiğini biçiyor..." Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirip 'daha özgür' olabildiği için kafede çalışmayı seçen Mustafa Yüksel'e soruyoruz, "Yeşilçam bu kafenin neresinde?" "Sadece duvarlarında." diyor, "Eskiden sergiler olurmuş, şimdi tiyatrocu, oyuncu, gazeteci arkadaşların uğradığı bir mekân yalnızca."

ATLAS PASAJI

Atlas, değişimin en bariz gözlendiği pasaj... Çok değil, bir iki yıl önce semt pazarlarında görülen giysilerin bir benzerine bu pasajda rastlayınca sükût-u hayale uğrayanlar var. Kimilerinin 'Mahmutpaşa' benzetmesi yapmaya başladığı Atlas Pasajı, çocukluğu Taksim'de geçenler için tam anlamıyla düşen bir kale. Bağlam Yayınları'ndan bir yetkili özlemle anıyor o günleri: "Atlas Pasajı'nda antikalar satılırdı, kitap vardı, özel şeyler bulabilirdiniz. Şimdi Çin malı Hint malı... El işçiliği daha pahalıya mal olduğu için dükkânlar kâr marjı yüksek ucuz mallarla doldu." Modern alışveriş merkezlerinde olduğu gibi insanları merdivenler etrafında dönmeye zorlayan Atlas, en işlek pasaj olarak tanımlanıyor. Girişteki Sadri Alışık Tiyatrosu'nu geçip yukarıya çıktığınızda bu tür pasajlara yakışan bir giyim mağazasıyla karşılaşabilirsiniz. Klozet şeklinde tasarlanan tabureler, eski Viking başlıkları ve müşterilerin kimi zaman kendilerini tutamayıp dans ettikleri bir müzikle sıra dışılığını muhafaza etmeye çalışan Pulp Club, herkesin giymeye cesaret edemeyeceği renkte ve kumaşta pantolonlar satıyor.

AZNAVUR PASAJI

Aznavur'un ilk katında göz okşayan kemik tarakların satıldığı bir dükkân kalmış eskilerden, bir çantacı bir de gümüşçü. İlk kurulduğunda kalburüstü insanların uğradığı pasaj her ne kadar renkli ve masalsı ikinci katı boşaltılmış olsa da özgünlüğünü koruyor. Üzeri çini desenli bir kartvizit kutusu ya da ayna arıyorsanız adresiniz burası. Pasajın alt katında özel tasarım tişörtlerin ve çantaların sergilendiği geniş bir mağaza bulunuyor. Bahçeşehir Üniversitesi'nde elektrik üzerine eğitim alan Gürkan Yılmaz insanlarla kolay diyalog kurabildiği için satış elemanı olmayı seçmiş. Gürkan'a soruyoruz: "Pasaj gençliği böyle midir hep, kulaklarda üç beş küpe, keçi sakal, siyahlar..." "Bu tarzla ancak burada çalışabilirim." diyor. Mağazada üzerinde esprili ve zekice yazılar bulunan tişörtler dikkat çekiyor; ama Gürkan'a kalırsa bu tişörtler de artık pazara düştü. Pasajlardaki 'ucuz işlerin' krizle birlikte arttığını, mağazaların çalışan sayısını düşürdüğünü söyleyen Gürkan; "Biz yine de piyasada olmayan tasarım ürünleri topluyoruz ki eski müşteriyi kaçırmayalım." diyor. Pasajların marjinal mağazaları, müzik tercihinde de müşteriyi pop müzikle gaza getiren cadde üzeri mağazalarından ayrılıyor. Buralarda rock, metal ya da blues dinleniyor.

SURİYE PASAJI

İki yıl önce tabelalardan temizlendikten sonra eli yüzü açılan Suriye Pasajı'nın en ilginç mekânı By Retro adlı ikinci el giysi mağazası. Nuh-u Nebi'den kalmış elbiseler, ayakkabılar, çantalar en çok da film ekiplerinin işine yarıyor olmalı, mağaza içinde ellerinde kostümlerle koşuştuklarına bakılırsa... Pasajın yöneticisi Hüseyin Baran havayı bozacak basit dükkânlara prim vermiyormuş. Zaten buraya bir gelen bir daha çıkmak bilmediği için yeni insanların şansı pek yokmuş. Yangın merdiveninin girişini gasp eden çanta dükkânını kaldırarak pasaj esnafının takdirini toplayan Baran 110 yıllık binanın bakımından sorumlu.

AVRUPA PASAJI

Galatasaray Lisesi'nin karşı sokağındaki Avrupa Pasajı, daha çok Kapalıçarşı'yı andırıyor. Diğerlerine göre daha bakımlı ve ferah görünen pasajda antikacılar, sahaf dükkânları, şık çantalar, şallar bulunabilir. Üst katına yeni yerleşen bir yayınevinin çalışanları pasajın bozulmamasını da görev edinmişler kendilerine. Çok önceleri düğmecilerin, ibrişimcilerin ve iplik boyayanların çoğunlukta olduğu Avrupa Pasajı'nın konum olarak iyi bir yerde bulunduğuna inanıyorlar. Caddenin aşağısı giderek elitleşiyormuş, fiyatlar artıyor ve sakinler değişiyormuş.

ASLIHAN PASAJI

Avrupa Pasajı'yla yan yana duran Aslıhan Pasajı, Cağaloğlu'nun kaçırdığı sahafların sığınağı olmuş. Pasajın tarihçesini yönetici Vahan Antikyan anlatıyor: "25 sene önce bu kat sırf meyhaneydi. Gayrimüslimler rahmetlik olup da pasaj el değiştirince sahaflar buraya toplanmaya başladı." Pasajın ilk katında iplikten saçak ve kordon üreten Antikyan, bugün Hazzopulo olarak bildiğimiz Hacı Pulo Pasajı'nda uzun süre çalışmış. Çaycı Mustafa amcasıyla soluklanmak için ideal bir pasaj olan Hazzopulo'da tuhafiyeciler, ibrişimciler, gömlek atölyeleri ve kürkçüler varmış eskiden. Erzurum asıllı Antikyan; "Gümüş takılar, incik boncuk 1980'den sonra geldi." diyor.

BEYOĞLU PASAJI

Beyoğlu Pasajı diye bilinen; ama gerçekte Beyoğlu İş Merkezi adıyla hizmet veren mekân 26 yıldan bu yana ihraç fazlası kıyafetlerin en meşhur adresi ve sokak modasının belirleyicisi. Krize kadar satışların iyi gittiği hatta perakende alışverişin pek önemsenmediği pasaj şimdi bireysel müşteriye alışmaya çalışıyor.

Ülkü Özel Akagündüz - Zaman
Yayın Tarihi : 16 Ekim 2009 Cuma 20:31:30
Güncelleme :16 Ekim 2009 Cuma 20:42:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?