30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

HALİÇ, YENİDEN UYGARLIK MERKEZİ...

Son dönemde yenileme çalışmaları sayesinde kültür ve eğitim merkezine dönüştürülen Altınboynuz Haliç, yapılan çalışmalar ve hazırlanan projeler sayesinde eski günlere inat altın yılını yaşıyor.

 

BBundan birkaç sene önce yanından geçerken koku yüzünden burnumuzu kapatmak zorunda kaldığımız Haliç artık o günlere veda etti. Bölgede açılan müzeler, kafeler ve kültür merkeziyle Haliç artık eski eğlenceli günlerine geri döndü.

İstanbul Byzantion (Bizantiyon) kenti iken altın boynuz anlamındaki Yunanca sözcük Khrysokeras adıyla anılan Haliç artık müzeleri, sanat atölyeleri ve yeni açılan Sütlüce Kültür Merkezi sayesinde sanatın ve eğlencenin semti. Bizans'ın sarayları ve kiliselerinin; Osmanlı'nın ise köşkleri, camileri ve hamamlarının süslediği Haliç, fabrikaların yarattığı tahribattan son on beş yıldır sürdürülen yenileme projeleriyle kurtuluyor. Bu projeler Haliç'in Kuzey yakasında yer alan yapı mirası (fabrikalar, tersaneler, gemi kızakları, elektrik santralleri, mezbahalar) kullanılarak yapılıyor.

Kuzey Haliç İstanbul Modern'den başlayarak, Tersane-i Amire, Aynalıkavak Kasrı, Koç Müzesi, Sütlüce Kültür Merkezi, Minyatürk, Silahtarağa Müze Bölgesi'ne kadar uzanan bir süreklilikte bir kültür kıyısı haline gelme sürecinde. Restore edilen Cibali Tütün Fabrikası, Sütlüce Mezbahası, Feshane ve Elektrik Santrali kültür merkezlerine dönüştü.

Eski tarihlerde kıyılarında fabrikaların olduğu ve insanların yanından geçmeye çekindiği Altın Boynuz üzerindeki çamuru atarak, eski Sadabat eğlencelerine dönüş yaptı. Eski Tekel Fabrikasıyken Kadir Has Üniversitesi'ne dönüşen binaları, devasa cüssesiyle Fener Rum Lisesi, namı diğer Kırmızı Mektep, kıyıda Fener Rum Patrikhanesi, sahilde Feshane'si, Miniatürk'ü, Yunus Gösteri Merkezi'yle Haliç hafta sonlarını geçirmek için de iyi bir adres.

İşte eski günlerine nazaran bir çok ünlü ve entelektüel ismin de uğrak noktası olan Haliç'te gidebileceğiniz mekânlar ve Haliç için kurulan cümleler…

Rahmi Koç Müzesi

Rahmi M. Koç Müzesi Haliç'in kıyısında, bulunduğu tarihi mekân ve İstanbul'un her iki yakasına da yakın oluşuyla biliniyor. Hasköy'ün iki önemli yapısından biri Rahmi Koç Müzesi tarafından onarılıp müze haline getirildi. Haliç sahilinde yer alan müzeye ulaşım oldukça kolay. Müzede şimdilerde Minyatürk Odalar sergisini gezebileceğiniz gibi Müze Mağazası'ndan da müze ve çevresi ile ilgili birçok hediyelik eşya satın alabiliyorsunuz. Müze ziyaretlerinde hafif bir şeyler atıştırmak ve dinlenmek isteyenler içinse Tearoom isimli mekân bulunuyor.

 

Cibalikapı Balıkçısı

Kentin eski nostaljisiyle yenisini harmanlayan yegâne yerlerden biri Haliç. İstanbul'un zengin tarihi yeni yapılmış parklar arasında daha da çarpıcı. Boynuz biçimindeki Haliç'in ağzında Cibali mevkiindeki Cibalikapı Balıkçısı neredeyse Haliç'le özdeşleşen mekânlardan biri. Haliç'te denize nazır bir akşam yemeği için tercih edebileceğiniz bu mekânda yemek yerken Altın Boynuz'un güzelliğini bir kez daha keşfediyorsunuz.

Müzisyenler Kahvesi

Dede Efendi ile Itri'nin bestelerini yaptığı mekan olan ve yirmi yıl önce kamulaştırma adı altında İstanbul haritasından silinen Müzisyenler Kahvesi yeniden inşa edildi. 3. Selim'in annesi Mihrişah Sultan tarafından yaptırılmış olan Müzisyenler Kahvesi'nin kapıları müzisyen olan olmayan herkese açık.

Kadir Has Üniversitesi

1900'lerin başında faaliyete geçen Cibali Tütün Fabrikası, artık Kadir Has Üniversitesi olarak hizmet veriyor. İstanbul'un zengin tarihi yapısını temsil eden Kadir Has Üniversitesi binası dört katmandan oluşuyor. En altta başlangıcı 11. yüzyıla tarihlenen Bizans sarnıcı, onun üzerinde 17. yüzyıla tarihlenen bir Osmanlı hamamının kalıntısı ve son olarak ise 1880'lerde yapılmış olan Cibali Tütün Fabrikası yer alıyordu. Şimdilerde binanın sarnıç kısmında Rezan Has Haliç Kültürleri Müzesi faaliyet gösteriyor. Müze, bulunduğu konum dolayısı ile Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin izlerini barından Haliç'i kendine konu alarak, sergilerini bu yönde hazırlıyor.

Miniatürk

2001 yılında açılan Miniatürk'te Haliç'in kültür merkezi olmasını sağlayan önemli mekânlardan biri. Toplam 60.000 metrekare alan üzerine kurulan Miniaturk'te, 15.000 metrekare maket alanı, 40.000 metrekare yeşil ve açık alan, 3.500 metrekare kapalı alan, 2.000 metrekare havuz ve suyolu, 500 araçlık otopark yer alıyor. Haliç'e her gün yüzlerce misafirin gelmesini sağlayan Miniaturk, dünyanın en geniş maket alanına sahip ve en kısa sürede tamamlanan minyatür kenti sayılıyor.

Türkiye ve Osmanlı coğrafyasından seçilmiş eserlerin 1/25 ölçekli maketlerinin yer aldığı Miniaturk'te, 45 eser İstanbul'dan, 45 eser Anadolu'dan 15 eser ise bugün Türkiye sınırları dışında kalan Osmanlı coğrafyasından olmak üzere, ilk etapta 105 sabit eser sergileniyor. Miniatürk'te Ayasofya'dan Selimiye'ye, Rumeli Hisarı'ndan Galata Kulesi'ne, Safranbolu Evleri'nden Sümela Manastırı'na, Kubbet-üs Sahra'dan, Nemrut Dağı kalıntılarına kadar pek çok kültür ve medeniyetin izlerini görüyorsunuz. Miniaturk'te, bir açık hava müzesi atmosferinde sergilenen maketlerin yanı sıra, ziyaretçilerin hoşça vakit geçirmesini sağlamak amacıyla farklı mekânlar da tasarlanmış; 400 kişilik oturma kapasitesiyle amfitiyatro, Miniaturk'ü hatırlatacak hediyelik eşyaların satışa sunulduğu alışveriş merkezi bunlardan bazıları. Müze 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.

Feshane

Haliç deyince şüphesiz akla gelen ilklerdendir Feshane. Osmanlı ordusunun fes ve aba ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan Feshane binası 56 bin metrekarelik Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi haline dönüştürüldü. Feshane, Haliç kıyısında uluslararası her türlü fuar, organizasyon, toplantı, seminer, konser, gala, davet, sergi ve kültür etkinlileri yapılabilen bir mekan olarak biliniyor şimdilerde. Feshane'nin Haliç'e açılan kendine özel bir iskelesi de bulunuyor. Feshane'de ayrıca Lale Restaurant'ta Haliç'e nazır bir yemek yemeniz de mümkün. Feshane'ye Taksim, Levent, Mecidiyeköy, Eminönü ve Atatürk Havalimanı gibi önemli merkezlerden çevre yolu kullanılarak 5 ile 25 dakikada ulaşmak mümkün. Üsküdar'dan Feshane'nin komşu olduğu Eyüp iskelesine her saat başı karşılıklı şehir hatları vapur seferleri de mevcut. Ayrıca vereceğiniz davetlerde İstanbul'un çeşitli noktalarından özel tekne seferleriyle konuklarınızı doğrudan Feshane'nin kendi iskelesine ulaştırabiliyorsunuz.

Yunus Gösteri Merkezi

Haliç kıyısında 8 bin 695 metrekarelik alana kurulan 5 bin 800 metrekarelik kapalı alana sahip İstanbul İstanbul Dolphinarium projesi Moskova Dolphinarium proje uzmanlarınca hazırlanmış. Toplam 3 bin 500 metreküp su hacmine sahip ve karantina havuzu dışında birbirine geçiş bağlantısı olan havuzların suyu Haliç'ten alınıp, filtrasyon sistemlerinden geçirildikten sonra

deniz memelilerinin yaşaması için uluslararası standartlara uygun hale getiriliyor. Toplam 1000 kişi kapasiteli tribünleri, 120 araçlık otoparkı, 800 kişilik restoran ve kafeteryası bulunan tesiste pazartesi haricindeki günlerde dört ila altı gösteri yapılıyor. Gösteri merkezinde öğrenciler 15, yetişkinler ise 20 TL ödeyerek gösterileri izleyebiliyor.


Sütlüce Kültür Merkezi

Kapılarını ilk kez Dünya Su forumu toplantısı ile açan Sütlüce Kültür Merkezi eski Sütlüce Mezbahası'nın yerine yapıldı. Kültür Merkezi'nde konser, kongre, sinema, sergi ve toplantı, açık hava salonu, tiyatro salonu, katlı otopark, gezi alanları, alt geçit ve rıhtım blokları yer alıyor. Tesisin restoran kapasitesi 950 kişi; otopark kapasitesi de 700 araç. Merkezde şimdi konser, kongre, tiyatro, sinema, sergi salonlarında birbirinden değerli kültürel etkinlikler düzenleniyor.

Santralistanbul

İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne ait santralistanbul'da İstanbul'un kültür sanat hayatına büyük katkılar sağlanıyor. Bilgi Üniversitesi'nin birçok fakültesini içinde barındıran santralistanbul tarihi bina makine dairelerinin dönüştürülmesiyle enerji müzesi ve modern sanatlar müzesi olarak iki ayrı formda kullanılıyor.

Geleceğin Haliç'i şimdiden şekilleniyor

 

Haliç'te bugüne dek yapılan yenilemeler hız kesmiş değil. Eyüp Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi şimdilerde Haliç için hummalı bir çalışma içerisindeler. İşte Haliç'te gelecek dönemde yapılması planlanan yenilikler:

HALİÇ DÖNMEDOLABI

Seyir amaçlı dönme dolap, Eyüp Belediyesi tarafından Haliç kıyısına kuruluyor. Londra'daki London Eye'ın benzeri, Haliç'te inşa ediliyor. 25 bin metrekarelik bir alanı kapsayacak dönme dolap, konuklarına Haliç ekseninde 360 derecelik dönüşle, muhteşem İstanbul manzarasını gökyüzünden izleme şansını verecek. Tamamen şeffaf olan ve kent görünümüne şıklık katan dönme dolapta, müzik eşliğinde yemekler yenilebilecek.

LEONARDO DA VINCI KÖPRÜSÜ PROJESİ

Ünlü İtalyan sanatçı, bilim adamı Leonardo Da Vinci'nin yüzyıllar önce çizimini yaptığı bir köprü projesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçiriliyor. Haliç üzerinde konumlanacak ve Eyüp ile Sütlüce arasında yaya geçişini sağlayacak köprü projesi, bölgedeki turizmin canlanmasını sağlayacak. Sultan II. Beyazıd'ın arzusuyla Leonardo Da Vinci'nin tasarladığı köprü, günümüze uyarlanarak en kısa zamanda inşa edilecek.

DEKOVİL HATTI PROJESİ

1914 yılında kurulan Silahtarağa Elektrik Santralı'nın kömür ihtiyacını karşılamak üzere yapılan Dekovil Hattı, yüz yıl sonra yeniden canlanıyor. Bu hat, Eyüp Belediyesi tarafından yeniden yapılıyor. Haliç'i Karadeniz'e bağlayacak bu tarihi demiryolunda, Eyüp Sultan'ı ve ilçeyi ziyarete gelen turistler, trene binerek geçmişe doğru nostaljik bir yolculuğa çıkacak.

Haliç için neler dediler?

İskender Pala: Haliç rüya gibi bir mekân

Haliç benim için tarihin adıdır ve sanki küçük bir sandalın içinde oturup iki yakadan gelen ortak nağmelerin bütünleştiğini dinlemek kadar kuşatıcı etkisi vardır. Şarkıların, gazellerin, renklerin ve desenlerin taşa toprağa yansıdığı zamanlarına dair çok şey bilirim. Bu sular ve yamaçları, Katre-i Matem'de Haliç'in koynunda emzirilip Sadabad'ın beşiğinde sallanarak büyütülmüş bir laleyi anlatacak kadar İstanbul'dur benim için. Bir zamanlar şıpırtılı dalgaları İstanbul surlarına vuran, yamaçlardaki kademe evlerin sönük ışıklarından yakamozlar oluşan yemyeşil sırtlar bir hayal olsa da Haliç rüya gibi bir mekândır. Baharı başka, kışı başka bir mekan. Osmanlı kayıtlarına göre yaklaşık on yılda bir Haliç'in donduğunu, gençlerin de ayaklarının altına sığırların kaburga kemiklerinden yatay kızaklar veya koyunların aşık kemiklerinden dikey patenler takıp slalom yaptıklarını düşünebiliyor musunuz?!.. Şimdiki Haliç, Fatih'in gemilerini indirdiği Haliç'e nazaran neredeyse dörtte bir oranında dolmuş sayılır. Benim için hala, Haliç'e Sütlüce'den bakmak, Bahariye sırtlarından güneşin aşıp gittiğini görmek heyecan vericidir.

Murat Belge: Hey gidi Golden Horn!

Kıtaları “dudak dudağa” getiren ve denizleri birbirine bağlayan Boğazlar (İstanbul ve Çanakkale), daha buralarda yaşayan insan yokken, gelecekte önemli merkezler olacağının garantisini kendi içlerinde taşıyorlardı. Coğrafyanın Çanakkale'ye değil de İstanbul'a bağışladığı özel bir armağan vardı: Haliç. Yani her mevsimde, her türlü havada çok güvenli bir liman. Tabii bir süre sonra gitmemeye başladı. Kıyı bir mezbelelik, deniz bir çöplük, Haliç İstanbul'un en sefil bölgesi haline geldi. Hey gidi 'Golden Horn'! O zaman bu kararın yanlış bir karar olduğu anlaşıldı.

Neredeyse iki yüzyıl orada mantar gibi biten bu 'sanayi' sonunda 'püf' deyince silinip gitti. Şimdi ana caddeyle deniz arası “yeşil alan” haline geldi. Burada çocuk parkları, spor alanları var. Belediyenin tesisleri var. Ama bir yandan da insanları denizden uzaklaştıran ana caddeye dikkat etmek gerekiyor. Bir tarafın aktığı geniş bir yol açıyoruz deniz kenarına. Bu insanların denizle ilişkisini kesiyor. Sözün kısası, bugün Haliç, bundan otuz yıl, yirmi yıl hatta ve hatta on yıl öncesine göre, çok değişti. Büyük ölçüde altyapı mahiyetinde, ama elle tutulur Haliç'te de çok önemli değişimler oldu. Unkapanı Köprüsü'ne kadar Haliç ticari işlevini hala bir ölçüde koruyor, ama bu ticaret artık daha çok turizme yönelmiş durumda.

Aysel Yaşa - Yeni Şafak
Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2009 Cumartesi 21:11:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?