30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

METRODAN MÜZİK SESİ GELİYOR

İstanbul Metrosu yeni hatları ile duraklarını uzatmasının yanı sıra yolcularına sunduğu müzik hizmetiyle de oldukça beğeni topluyor. Yerin metrelerce altından gelen müzik sesleri uzun metro koridorlarını keyifli bir hale getiriyor. Metroda
tulum, klarnet, akordeon, saksafon, keman, cümbüş, kanun gibi enstrümanları çalan her yaştan müzisyenle karşılaşabiliyorsunuz. Yaptıkları müzikten günde 350 lira kazanan da var, 50 lira da... Son dönemde verilen bahşişlerde ekonomik kriz nedeniyle azalma olsa da, müzisyenler hallerinden memnun. En iyi bahşiş ise Taksim istasyonundan geliyor.

 

Aslıhan Batur (Keman) - Tuğra Tilki (Yan flüt)
Kadın müzisyen olduğumuzdan bahşişler yüksek

Aslıhan Batur ve Tuğra Tilki Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Öğretmenliği üçüncü sınıf öğrencisi. Yaklaşık üç yıldır metroda müzik yapıyorlar. İlk kez metroyu kullandıkları sırada karşılaştıkları bir metro müzisyeni nedeniyle bu işe başlamaya karar veriyorlar. Akşam saatlerinde perşembe günü Levent’te, cuma ise Mecidiyeköy’de müzik yapıyorlar. Yedi yıldır bu enstrümanları çalan müzisyenler, metro sayesinde kalabalığa müzik yapma fobilerini yendiklerini söylüyorlar. Gözlerini kapadıklarında büyük bir alanda konser verdiklerini düşlediklerini anlatıyorlar. İki kadın müzisyeni karşılarında gören yolcular da verdikleri bahşişlerde daha cömert davranıyormuş. Batur; “Kadın müzisyen olmamız bahşiş alırkan avantaj oluyor. Yine de medeni düşünceye sahip insanların, müzik yaptığımızda bize gülümseyen bakışı ile gerici insanların iki kız olarak metroda müzik yapmamızı ayıplayan bakışıları arasındaki farkı o an yakalayabiliyoruz” diyor. Repartuvarlarında meşhur dizi ve film müzikleri, klasik batı müziği, bazı Türkçe eserler ve türküler de yer alıyor. Ailelerinin metroyu kullandığında, bahşiş atmadan geçmediklerini ve alkışladıklarını da anlatan ikiliye metroda çalmak büyük bir özgüven kazandırmış. Para kazanmanın yanı sıra metroyu kullananların müziklerini sevmesi ve beğenmesi onlara yetiyor.

Muharrem Yetkin (Gitar) - Mehmet Baran (Cümbüş)
Hayalimiz Avrupa metrolarında çalmak

Mehmet Baran ve Muharrem Yetkin yaklaşık 2 yıldır metroda müzisyenlik yapıyor. Taksim ve 4. Levent istasyonlarında onları müzik yaparken görmeniz mümkün. Mehmet Baran İstanbul Teknik Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği, Muharrem Yetkin ise inşaat mühendisliği okuyor. Harçlıklarına en büyük destek metroda kazandıkları bahşişlerden geliyor. Ne kadar kazandıklarını ise açıklamak istemiyorlar. Repartuvarlarını genellikle halk ve özgün müzikten seçmeye çalışıyorlar. En iyi para kazandıran istasyonun Taksim durağı olduğuna dair onlar da hemfikir. Metroda genellikle nasıl müzikler sevildiği sorusuna ise “Hareketli parçalar çaldığımız zaman bahşişler de dolgun oluyor” diye cevap veriyorlar. Parası olmayan yolcuların bahşiş olarak açılmamış çorap, tespih ve fındık attıklarını anlatan ikili, iş hayatına girmeden önce metroda müzik yaparak insanları tahlil etmeyi de öğrendiklerini söylüyor. Yerin altındaki beş saatlik performansları sırasında kendi bestelerini de ortaya çıkarmaya başlamışlar bile. En büyük hayalleri Avrupa’daki metrolarda müzik yapabilmek. Metrodaki tek sıkıntıları ise istasyonlararası müzisyen değişim süresinin uzun olması...

 

Bahrettin Pıçakçı (Tulum)
Yolcular durup, dans ediyor

Bahrettin Pıçakçı, İstanbul metrosunun en tanınan ve en renkli müzisyenlerinden biri. Bir gün sokakta çalarken metro istasyon şefinin onu metroya davet etmesiyle hikâyesi başlıyor. Üç yıldır yaptığı müzikle her kültürden insanı yakalayabilmiş. Pıçakçı; “Metro beni evrenselleştirdi. Bahşiş atmalarını istiyorsam eğer onlara yönelik bir şeyler çalmam lazım” diyor. Karadeniz yöresine ait tulum ile Doğu Anadolu’dan da Ege’den de ezgiler çalıyor. İnsanların onu dinlerken yörelerine ve geçmişlerine geri döndüğünü söylüyor. Yolcuların durup “Helal olsun sana!” gibi naralar attığını ve dans ettiklerini anlatıyor. Ayrıca demo CD’lerini de satıyor. Metro sayesinde televizyon, düğünler ve açılışlarda çalması için teklifler alıyor. Hüsnü Şenlendirici ve Volkan Konak ile metroda tanıştığını, durup onu dinlerken çok iyi bahşişler verdiklerini de söylüyor. Yine burada tanıştığı Amerikalı genç bir kıza özel tulum dersi de veriyor. Pıçakçı ile metronun her istasyonunda karşılaşabilirsiniz. Ona göre burası kendisini tek özgür hissettiği yer. İlk çaldığı yıllarda ciddi paralar kazandığını ama krizin onları da vurduğunu söylüyor.
Arada sırada yanına uğrayan ve ismini vermek istemeyen İstanbul Üniversitesi İktisat mezunu arkadaşı da kendini tuluma adamış. Bahrettin Pıçakçı ile metroda tanışıp, özel dersler almış.


Bora Tanyeli (Saksafon)
İstek şarkıda Bulunuyorlar

 

Bora Tanyeli iki senedir İstanbul metrosunda müzik yapıyor. Bir arkadaşı da gitar ile ona eşlik ediyor. Tanyeli’yi salı günleri Mecidiyeköy, cumaları ise Levent’te dinlenmeniz mümkün. Üniversiteden mezun olmadan önce aldığı bir senelik eğitimiyle saksafon enstrümanını çalmayı öğrenmiş. Ayrıca bir müzik okulunda saksafon dersi de veriyor. Bora Tanyeli için metroda müzik yapmak pratik değerinde, “Sürekli stüdyoda prova yapmak gerekiyor, bunun için de maddi destek yok. Metroda hem pratiğimi yapmış oluyorum, hem de para kazanıyorum” diyor. Her hafta repartuvarı değişiyor. Metroda genellikle Anadolu ezgileri duyulmasına rağmen nadir Batı müziği yapan kişilerden. En iyi bahşiş hangi günler geliyor sorusuna ise “Cuma ve cumartesi günleri daha çok para kazanıyoruz” diye cevap veriyor. İki kişi çaldıkları için, günlük kişi başı en düşük gelirin 50 TL’den başladığını, en yüksek hasılatın ise 350 TL olduğunu da belirtiyor. Bir günde beş saat müzik yapmanın onu dayanıklı hâlâ getirdiğini de vurguluyor.
İkilinin müdavimleri bile var. Tanyeli, “Çok sevdiğimiz bir ağabeyimiz var. Parayı veriyor, göz kırpıyor. ‘Sen biliyorsun o şarkıyı’ diyor ve Frank Sinatra’dan My Way şarkısını istiyor” diye anlatıyor. Yolculardan bazıları restoranlarında müzik yapmaları için teklif bile götürmüş. Öyle ki sevgilisiyle romantik bir akşam yemeğine çıkanlar dahi onları tercih ediyor.
Metronun müzikal anlamda gelişmelerini sağladığını vurgularken, burada sonsuza kadar çalabileceğini de belirtiyor.


Burada kendimi ünlü biri gibi hissediyorum
Sinan Durgu (Kanun)


Sinan Durgu konservatuvara hazırlanıyor ve iki aydır metroda müzisyenlik yapıyor. Kanunuyla beraber gittiği elemelerde ilgili kişilere çaldıktan sonra metroda çalmasına izin verilmiş. Pazartesi ve salı günleri yerin altında müziğini yapıyor. İlk çalmaya başladığı günler çok heyecanlandığından kanunu çalamamış bile... Verilen bahşişler 200 Lira’nın altına düşmüyor. Yanından geçen mutsuz insanlar kanun sesini duyunca gülerek ve “İyi ki varsın” diyerek tepki veriyor. Kanun sesiyle en çok Arap turistlerin ilgilendiğini söylüyor. Durgu; “20 kişilik bir Arap kafilesi durdu ve fotoğraflarımı çekti. Kendimi ünlü bir sanatçı gibi hissettim” diyor. En çok hasılatı iş çıkış saatlerinde kazanıyor. Metronun akustiğinin müzik yapanlar için çok iyi olduğunu da belirtiyor.


Metroda müzisyen olmanın kriterleri

İstanbul metrosunda çalabilmek için, Ulaşım A.Ş.’ye sabıka kaydı ve öğrenciyseniz öğrenci belgesi gibi belgelerle başvuru yapmanız gerekiyor.

Seçmelerde Ulaşım A.Ş.’nin görevlendirdiği, bir memur müzisyeni dinliyor.

Müzisyenlerin yolculardan herhangi bir şekilde para talep etmesi yasak. Ama enstrümanların kılıflarına konan bahşişi alabiliyorlar.

Müzik yaparken, dinleyiciler yığılmaya neden olursa mola vererek kalabalığın dağılmasını sağlamaları gerekiyor.

Kılık-kıyafetin temiz ve bakımlı olması isteniyor.
 

Eda Solmaz - Vatan
Yayın Tarihi : 10 Mayıs 2009 Pazar 20:14:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?