4
Mayıs
2024
Cumartesi
İSTANBUL

İSTANBUL'UN 'AHŞAP KUŞAĞI'

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde açılan “Ahşap İstanbul; Konut Mimarisinden Örnekler” adlı sergide, bakımsızlığa mahkûm edilmiş ahşap konutlara dikkat çekiliyor

İstanbul’un en önemli mimari ögeleri arasında yer alan ahşap konutlar, Suna ve İnan Kıraç Vakfı, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen sergiyle yeniden gündeme getirildi. “Ahşap İstanbul; Konut Mimarisinden Örnekler” adlı sergi, pek çoğu günümüze ulaşamamış ya da bakımsızlığa mahkûm edilmiş ahşap konutlara dikkat çekiyor.
Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi’nin, geçmişi 1960’lı yıllara kadar uzanan araştırmalarından yola çıkılarak hazırlanan sergide, Asya’dan Avrupa yakasına, geniş bir ahşap kuşağın kaybediliş süreci fotoğraflar, bilgi panoları, planlar, maketler, ahşap konut yapımında kullanılan araç ve gereçlerle kapsamlı bir biçimde inceleniyor.

Sergideki örnekler


Sergi 17. yüzyılda inşa edilen Amcazade Yalısı ile başlıyor. Büyükada’da, 20. yüzyılın başlarına ait olan bir konuta kadar uzanıyor. Serginin danışmanı Baha Tanman artık günümüzde çok az ahşap konut gördüğümüzü, bu sergiyle aslında biraz da onlara dikkat çekmek istediklerini söylüyor:
“Bu eserlerin hiç değilse bundan sonra korunabilmesine kamuoyu açısından biraz katkıda bulunmak istedik. Sergi için seçilen konutlar bugün halen ayakta kalanlar. Sadece arka salonda yer alan Zeyrek evlerinden bazıları artık yok.”
Sergi için seçilen tüm yapılar, konak, yalı, köşk olmak üzere üç başlıkta toplanıyor. Sözgelimi Kayserili Ahmet Paşa Konağı, kent içi konut örneği. Sadullah Paşa Yalısı, 18. yüzyıl sonu ile 19. yüzyılın ilk yalısına tarihlenmiş bir yazlık konut. Mazlumağa Köşkü ise 19. yüzyılın ortalarına ait bir köşk.

Son anda kurtarılan yapı


Sergide yer alan, ince bir işçiliğe, süslemeye sahip ahşap konutlar içinde en önemlisinin Amcazade Yalısı olduğunu belirtiyor Tanman:
“Koskoca İstanbul’da sadece bir tane 17. yüzyılın sonuna ait örnek var: Amcazade Yalısı. Bu yalının meşhur selamlık divanhanesi günümüze ulaşmış en eski örnek, Topkapı Sarayı dışında. Divanhane son anda yok olmaktan kurtarılmış. Bugünlerde onarımı yapılıyor ama bununla ilgili tereddütlerim var. Boyutları sınırlı ve çok eski, bu yorgun divanhaneye kalabalık ziyaretçi sokmak bile sakıncalı. Oraya turistik işlev yüklenemez. Ancak üzerine titrenecek çok nadir bir eser.”
Tanman, ahşap konutları koruyamamış olmamıza da dikkat çekiyor:

15 Mart’a kadar açık


“Yönetim ve toplum olarak yeterli duyarlılığa sahip olmadığımızdan, değişen yaşam koşullarını öne sürerek ‘bu yapılar yok olmaya mahkum’ demişiz. Halbuki dünyada görüyoruz örneklerini. İstanbul’daki ahşap konutlardan çok daha eski ve içinde yaşanması en az onlar kadar zor olan birtakım konutları 21. yüzyıla kadar sapasağlam taşımışlar.

Mesela Bern şehrinde hayrete düştüm. Orada, Süleymaniye Külliyesi ile aynı yaşta 1550-1560 yıllarına ait, sokaklar dolusu ev var ve hepsi de çok iyi korunmuş. Üstelik evlerin mimarisi bozulmamış ve tümüyle turizme de tahsis edilmemişler.”
İstanbul kimliğine dair önemli ipuçları sunan bu sergi 15 Mart 2009’a kadar izlenebilir.
(0212) 334 09 00

Sabah
Yayın Tarihi : 10 Aralık 2008 Çarşamba 17:37:21
Güncelleme :10 Aralık 2008 Çarşamba 17:49:10


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?