3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

27 günlük 'Cap İstanbul' macerası

17 yıldır düzenlenen Fransa Solitaire Şampiyonası'nın bitiş ayağı bu yıl İstanbul oldu. 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamındaki yarış için tekneler Nice'ten yola çıktı

Yarışmacılar, 27 gün boyunca, kural gereği bin 660 deniz milini uykusuz, tuvaletsiz ve yemeksiz geçirdi. 29 yelkencinin arasında sponsor bulamadığı için Türkler yoktu

2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul çerçevesinde düzenlenen "Cap İstanbul" yelken yarışı geçtiğimiz cuma günü tamamlandı. 17 yıldır geleneksel olarak düzenlenen Fransa Solitaire Şampiyonası'nın bitiş ayağı bu yıl İstanbul olurken 'Olay Nautic'in sahibi organizatör Cumali Varer'in yoğun çalışmaları sonucu yarışma 2010'a kadar "Cap İstanbul" adını aldı.

Yelkencilerin özel Beneteau - Figaro teknelerini ilk kez tek başlarına kullandıkları organizasyonun finali 2010'a kadar İstanbul'da olacak. 29 yelkencinin kıyasıya mücadele ettiği yarışta Türk sporcunun olmamasının çok üzücü olduğunu belirten Varer "Dört Türk yarışmacı başvuru yapmıştı. Ancak sponsor bulamadıkları için bu organizasyona katılamadılar" dedi.

'İLGİYİ ARTIRMALIYIZ'
Varer'in "çılgın" olarak tanımladığı yarışçılar bin 660 deniz millik yolu yelkenlileri ile uyumadan, tuvaletleri ve yemek pişirecek yerleri olmadan tamamladı. 14 Eylül'de Fransa'nın Nice şehrinden başlayan 27 günlük maratonu yarışçılar İstanbul'da kebap yiyerek kutladı. "7.3 milyon Euro'luk Cap İstanbul sayesinde ülkemizi tüm dünyaya bir kez daha güzel bir şekilde tanıtma fırsatımız oldu" diyen Varer, İstanbul'u yarışlara dahil etme fikrini ilk olarak başbakanla paylaştığını vurguladı.

HÜKÜMET DEVREDE
2006'da Monaco'da Başbakan'a fikirlerini anlatma şansı bulan Varer Erdoğan'ın kendisine "Yarışcılar uyumadan nasıl o kadar yol gideceklerki" dediğini de gülerek aktarıyor. Sonrasında Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın kendisine "Projeyi kaçırmayalım ve İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti oluşu ile Cap İstanbul'u birleştirelim" dediğini sözlerine ekleyen Varer böylece ortaya bu organizasyonun çıktığını kaydetti. Cap İstanbul ile amaçlarının tüm dünyaya "Rotamız İstanbul, hep beraber İstanbul'a gidiyoruz" mesajını vermek olduğunu belirten Varer şöyle devam ediyor: "Yelken sporu zenginlerin uğraşı değil. 29 yarışmacımızın hiçbiri zengin değil sadece sporcular. Sponsorları sayesinde yarışlara katılabiliyorlar. Ülkemizde ise sponsor bulmak çok zor. Kapı kapı gezerek sponsor aradım. Kimileri beni hiç anlamadı bile. Halkın yelkenciliğe ilgisini artırmak için bu tip organizasyonlara ihtiyacımız var. Biz İstinye'ye Yarış Köyü kurarak halkı organizasyona dahil ettik."

BÜYÜK TANITIM
Varer'e göre, artık yeni nesil politikacıların vizyonları geniş. Tanıtım projelerine önem veriyorlar. Yelkenin gerçek ata sporumuz olduğunu belirten Varer, "Cap İstanbul basit bir yarış değil. Burada spor başta olmak üzere; kültürel etkinlik, ülke tanıtımı, ekonomiye katkı, halkı spora teşvik var. Deniz ulaşımına çok müsait olan ülkemizin kara sularını tüm dünyaya gösterdik" diyor. Yarışma sırasında ise en çok önplana çıkan olaylar 3'üncü etapta oldu. Yarışmanın en parkuru olarak kabul edilen etapta yelkenci kaybolurken birinciliği ise bayan yarışmacı göğüsledi. 

Konserve yedim ve su ısıtıcısıyla idare ettim

Üçüncü etap birincisi 26 yaşındaki Alman yarışmacı Isabelle Joschke bir gününü anlattı: 27 gün neredeyse hiç uyumadım. 10 dakikalık aralıklarla uyuma şansım oldu. Uyuduğumda otomatik pilot devreye giriyordu. Ama çok uyuyamazdım çünkü teknemin hızla yol alması gerekiyordu. Sürekli konserve yedim. Bir de su ısıtıcım vardı. Tuvaletimi bir kaba yapıyordum. Kadın olmamı hiçbir dezavantaj oluşturmadı. Gün içinde eğer programınızı iyi yapamazsanız çok yorgun düşer ve yarıştan kopabilirsiniz Yarışta unutamadığım gün ise, kaybolan arkadaşımızı bulduğumuz andı. İstanbul gibi büyük bir şehirde olmak gerçekten çok güzel." Cap İstanbul yarışının üçüncü etabında Sırma teknesini kullanan Christophe Bouvet denize düşünce tüm yarışmacılar ve görevliler arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Yoğun çalışmalardan sonra kurtarılan yelkenci ise yaşadığı şoku, "Arkadaşlarımın göstermiş olduğu dayanışmadan çok duygulandım. Hepsi yarışı bırakıp beni buldular. Şanslıyım ki hayatta kalabildim" diye anlattı. 

Büyük annesinin memleketinde

Diğer kadın yarışmacısı 32 yaşındaki Fransız Jeanne Gregoire'ın heyecanı bir başkaydı: "Büyükannem İstanbullu'ydu ama ben ilk kez geldim. Çanakkale Boğaz'ına girdiğimizde yemyeşil bir doğa ile karşılalınca çok şaşırdım. İstanbul da beklediğimden daha büyükmüş. Yarış boyunca çok uykusuz kaldım. Ama hazırlıklıydım. 7-8 saat spor yaparak yarışmaya hazırlandım. En büyük sorun tuvaletimiz ve yemek yapacak yerimizin olmamasıydı. Tüm bu zorlukların ardından İstanbul'a gelip şiş kebap yemek büyük bir mutluluk."

Sabah
Yayın Tarihi : 13 Ekim 2008 Pazartesi 10:25:06
Güncelleme :13 Ekim 2008 Pazartesi 10:43:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?