3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

Afrika Müslüman dini liderleri İstanbul'da

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu, "İslam tarihinin ve dünyasının düşünce ve kültür zenginliklerini her yönüyle keşfederek anlatmak, oluşturulan sahte İslam imajlarını düzeltmek hepimizin ortak görevidir" dedi.
 
"Afrika Kıtası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Toplantısı", Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ev sahipliğinde Dolmabahçe Sarayı'nda başladı. 01-03 Kasım 2006 tarihleri arasında devam edecek olan toplantıya Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu katıldı.
 
Türkiye ile Afrika Müslüman ülkeleri arasında dini bilgi ve tecrübe alanlarında fikir alışverişini hedefleyen çalışmalarla, din eğitimi ile kültür konularındaki iş birliklerin geliştirilmesi, küreselleşme sürecinde dini kimlik, Müslüman tarihi ve kültürel mirasının korunmasına yönelik ortak tutumların belirlenmesi gibi konuların ele alınacağı toplantıda Burkina Faso, Cezayir, Fildişi Sahili, Gambiya, Gine, Güney Afrika, Kamerun, Kenya, Komor Adaları, Kongo Cumhuriyeti, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Libya, Madagaskar, Mali, Mısır, Moritanya, Mozambik, Ruanda, Sudan, Togo ve Uganda'dan dini temsilciler hazır bulundu.
 
Açılış konuşmasını yapan Prof.Dr. Bardakoğlu, tarihin bir çok döneminde zorluklarla karşılaşan İslam dininin hızlı bir şekilde yayıldığını belirterek, "Hür insanlar ve zengin kaynaklar kıtası Afrika'nın kaderi, son asırlarda pek çok bölgesinde etkili olan uluslararası güç rekabetinin ve çıkar kavgalarının gölgesinde değişmiştir. Afrika bugün, son asırlarda insan ve tabii servet kaynağı olarak görülüp, bu amaçla ilgilenilmesinin derin izlerini hala acı bir hatıra olarak yaşatmaktadır. Biz inanıyoruz ki, Afrika'nın eskiden var olan öz güvenini, özgürlük ve birlikteliğini geri kazanmasında farklı din ve inanışları barış içinde yaşatabilmesinde İslam'ın yeniden inşa edici gücü ve değerleri ayrı bir önem taşımaktadır" dedi.
 
Bardakoğlu, Afrika ile Türkiye arasında tarihi köprüler bulunduğuna dikkat çekerek, "Sahip olduğu dini ve milli değerlerden güç alarak başarılı bir bağımsızlık mücadelesi vermiş olan genç Türkiye Cumhuriyeti, bu yönüyle pek çok Afrika ülkesi için de özgürlük örneği olmuş ve olmaya devam edecektir. Bugün bizi burada sadece aynı dine mensup olmamız, tesis edilen çok yönlü münasebetlerdeki yoğunluk ve yakınlığımız, tarihi birlikte inşa etmemiz bir araya getirmiyor, bunlarla birlikte etrafımızda olup bitenlere karşı duyarlılıklarımız, yaşadıklarımız ve gördüklerimiz, hissiyatımız ve geleceğe olan inancımız bizi kolayca bir araya getirmektedir. Bizler, farklı sorunlarla ve farklı meydan okumalarla karşı karşıyayız. Bu yönüyle hayat gerek bireyler ve toplumlar, gerekse ülkeler açısından adeta bir mücadele alanına dönüşebiliyor. Bu mücadelede her zaman dürüst olunduğu, hakkın teslim edildiği, insaflı ve insancıl hareket edildiği de söylenemez. Din ve inanış farklılıkları, bu mücadele alanının adeta bir güvenlik sorunu.

"MÜSLÜMANLAR, İSLAM'IN SAHİP OLDUĞU İNSANİ DEĞERLERİ DÜNYAYA ÖĞRETMEK ZORUNDADIR" 

Uluslararası stratejilerin ekseni ve aktif bir aktörü olarak gündeme alınmaktadır. Tarzı, bilgi düzeyi ne olursa olsun bugün İslam ve ona dair oluşan imaj, dünyanın büyük bir kısmının gündeminde baş sırayı almaktadır" diye konuştu.
 
Konunun uluslararası siyasetteki uzantıları üzerinde durmayacağını ifade eden Ali Bardakoğlu, şunları söyledi: 

"14 asırlık aydınlık ve temiz geçmişinde, başta kendi coğrafyası olmak üzere insanlık tarihinin bilgi ve medeniyetine inkar edilemez katkıları olan, insanlık tarihindeki ilerlemelerin en geniş ve temel halkalarından birini oluşturan İslam'ın ve İslam dünyasının bu saygın konumunun görmezden gelinmesi, hatta tam tersine İslam'ın özüyle bağdaşmayan bir çok itham ve genellemelerin İslam'a ve Müslümanlara karşı sürekli yöneltilmesi bizleri son derece derinden üzmektedir. Bugün Müslümanlar, İslam'ın sahip olduğu insani değerleri, fırsat verdiği düşünce zenginliklerini, mümkün kıldığı birlikte yaşama tecrübesini, hedeflediği bireysel ve toplumsal huzur ortamını başta kendilerine hatırlatmak, dünyaya anlatmak ve öğretmek zorundadır. İslam tarihinin ve dünyasının düşünce ve kültür zenginliklerini her yönüyle keşfederek anlatmak, oluşturulan sahte İslam imajlarını düzeltmek hepimizin ortak görevidir. Müslüman coğrafya, mevcut birikimini kısa sürede bir araya getireceği, çalışmalarını sürdüreceği ve hızla geliştireceği kurumsal yapılanmaları hedeflemek zorundadır. İslam'a dair doğru imajın oluşturulmasındaki en büyük sorumluluk biz farklı İslam ülkelerinin dini ve manevi hayatlarına rehberlik eden dini liderlere ve İslam bilginlerine düşmektedir. İslam'ın doğru anlaşılması ve anlatılmasındaki sorumluluk kadar, yüce rabbimizin yaratılanların en şereflisi olarak tanımladığı insana, onun hayatına, onuruna, inanç özgürlüğüne sahip çıkmak da bizlerin vazifesidir. Bugün insanlığın yaşadığı tecrübeleri bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ister yerel, ister küresel ölçekte olsun insanı feda ederek yürütülen politikaların tarihin sayfalarında kalmış olmasını beklerdik. Eşyaya hükmetmesi gereken insanın kendisi, bugün çok yerde maddeleştirilmiş ve sahip olduğu imkanlarda bir diğeri üzerinde hakimiyet kılmanın aracı kılınmıştır."
İHA
Yayın Tarihi : 1 Kasım 2006 Çarşamba 11:55:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?