3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

Başbakan,sivil toplum üyeleriyle...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarının üyeleriyle bir araya geldiği toplantıda Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinin yorumlanmasından kaynaklanan bazı sıkıntılar olduğunu belirterek, "301. maddenin AB mevzuatına aykırı bir yönü de bulunmamaktadır" dedi.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir süre önce kendisinden görüşme talebinde bulunan 11 sivil toplum örgütünün yöneticilerini Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde kabul etti. Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin ele alındığı toplantıya, Erdoğan'ın yanı sıra, Devlet Bakanı Başmüzakereci Ali Babacan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AK Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ak Dış ilişkilerden Sorumlu Genel Danışmanları Egemen Bağış, Şaban Dişli ve Yaşar Yakış ile AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu katıldı.
 
Sivil toplum örgütlerini adına Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hizarcıklıoğlu, İKV Başkanı Davut Ökütçü, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkan Yardımcısı Pekin Baran, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kutadgubilig, HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Salih Kılıç, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Nuri Çolakoğlu ve Türk Tabipler Birliği Başkanı Gencay Gürün toplantıda hazır bulundu. Toplantıda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, hükümete verdikleri desteği teyit etmek üzere toplantıya katılan sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine teşekkür etti. Türkiye'nin AB sürecinde önemli bir dönemeçten geçtiğini belirten Erdoğan, "Türkiye'nin menfaatleri açısından, küresel ve bölgesel barış açısından çok yönlü yansımaları olan bir sürecin içersindeyiz. Biz AB'yi stratejik bir hedef olarak belirledik. AB'ye katılım süreci vatandaşlarımızı en ideal bir hayat standardına ulaştırma hedefimizin en önemli aşamasıdır. AB taşıdığı bu anlam sebebiyle 83 yıllık Cumhuriyetimizin idealidir. Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma felsefesi bu ideal içinde yer almıştır. Özgür ve müreffeh dünyanın bir parçası olarak insanımızı en iyi hayat standartlarına kavuşturmayı amaçlıyoruz. Bütün çabamız Türkiye'nin yakın bir gelecekte AB içerisinde eşit hak ve yükümlülüklere sahip bir üye olarak yerine almasına yöneliktir" dedi.
 
Gereken iradeye sahibiz AB'ye tam üyelik hedefine ulaşmak için gerekli siyasi iradeye sahip olduklarını belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
 
"3 Ekim 2005'de katılım müzakerelerine başladık. Böylece yaklaşık 50 küsur yıldır siyasi, 40 küsur yıldır da akdi olarak devam eden bu süreçte bana göre en kritik aşamayı geçmiş bulunuyoruz. Bu her bakımdan tarihi bir adım olmuş, küresel çapta yankı uyandırmıştır. Sor bir yıldır AB ile 33 fasılda tarama süreci başarıyla tamamlanmıştır. Bir fasılda müzakereler açılıp kapanmıştır. Önümüzdeki dönemde yeni fasılların müzakereye açılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. AB müktesebatına uyum yolundaki çalışmalarımız müzakerelerin açılmasıyla birlikte daha da yoğunlaşmıştır. Mevzuatımızın AB müktesebatına uyumlu hale getirilmesi çalışmalarımız ilgi bütün kurumlarımızla düzenli şekilde yürütülmektedir. Uygulamaya ilişkin idari kapasiteyi yükseltmeye özel önem veriyoruz. Tarama sürecinde bütün ilgili kurum ve kuruluşlarımızda 2 bin'i aşkın yetkilimiz görev almıştır. Kurumlarımız AB müktesebatına uyumla ilgili yükümlülüklerimiz konusunda daha da güçlendiler. Bütün gayemiz, Türkiye'nin insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında en yüksek norm ve standartlara kavuşturulmasıdır. Milletimizin bu konudaki destekleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki gayretlerimize de ivme kazandırmaktadır. Bütün bu reformlar öncelikle milletimizin hayat standardını artırmak, daha iyi bir gelecek hazırlamak içindir."

"AB HEDEFİMİZDEN EN UFAK BİR SAPMA YOKTUR" 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bazı kesimlerin iddia ettiği ve kamuoyunda hükümetin AB'ye olan ilgisinin azaldığı yolundaki eleştirileri büyük üzüntüyle karşıladığını söylerek, "Son derece önemli reformları hayata geçiren hükümetimize yönelik bu değerlendirmeler çok yanlış ve insafsızcadır. AB hedefimizden en ufak bir sapma yoktur. Hükümetimiz, kurumlarımız ve milletimiz AB tam üyelik hedefinin özüne sımsıkı bağlıdır. Müzakere sürecinden güç alarak bu hedefe kararlı bir şekilde ilerlemekteyiz. Meclisimizin yoğun mesaisi sayesinde,12 Nisan 2006 tarihinde açıkladığımız dokuzuncu reform paketi büyüt ölçüde hayata geçmiştir. Bu paket kapsamında TBMM'nin Kopenhag Siyasi Kriterleri'ne tam uyum açısından önem taşıyan, birçok kanun ve uluslar arası mevzuat da onaylanmıştır.
Meclisimiz paketin bütün unsurlarını tamamlamak için çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir" ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan kamuoyunda uzun süredir gündemde olan düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdıklarını belirterek, "Bu konudaki tavrımız açıktır ve kararlılığımız ortadadır. Uygulamada ortaya çıkan ve çıkabilecek problemleri de elbette değerlendiriyoruz. TCK'nın 301. maddesinin yorumlanmasından kaynaklanan bazı sıkıntılar vardır. Maddenin daha somut hale getirilmesine açık olduğumuzu da her zaman söyledik. Bu konudaki yaklaşımımızı muhafaza ediyoruz. Benzer düzenlemelerin bütün AB ülkelerinde var olduğunu burada açıkça ifade ediyoruz. 301. maddenin AB mevzuatına aykırı bir yönü de bulunmamaktadır. Uygulamada sazı problemler olduğunu biz de görüyoruz. Bana göre 301. maddenin yasa koyucunun açık maksadına uygun olarak özgürlükçü bir şekilde yorumlanması halinde düşünce ve ifade özgürlü konusunda hiçbir problem kalmayacaktır. Zira bu madde açık bir şekilde eleştiri özgürlüğünü aşağılama suçundan ayrı tutmaktadır. Bunun özgürlükçü bir yaklaşımla yorumlanması için gerekli şartların ortaya çıkmasına ve dolayısıyla bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır ki bu da biraz zaman alacaktır. Yasa koyucunun amaçlamadığı bir özgürlük ihlalinin ortaya çıkmaması için 301. maddenin reformların lafzına ve ruhuna uygun olarak ne şekilde yeniden ele alınabileceğine ilişkin çeşitli seçenekleri inceliyoruz. Türkiye AB ilişkilerinin temelinde ülkemizin ve halklarımızın karşılıklı menfaatleri ile demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler vardır. O sebeple AB ile ilgili sürecimiz sazı konjektürel gelişmelerin sekteye uğratamayacağı bir derinliğe sahiptir. Yapacağımız bu değerlendirmelerden sonra ilgili bakan arkadaşlarımızla, ilgili bürokratlarımızla bu çalışmalarımıza devam edeceğiz" diye konuştu.
 
Açılışta sivil toplum örgütleri adına söz alan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "AB sürecinde gerek devletin kurumları gerekse bütün sivil toplum örgütleri dayanışma içinde olmalıdır. İş dünyası AB sürecinde İKV'yi kurarak verdiği desteği bugün de devam ettirmektedir. Bu konuda görüşlerimizi sayın Başbakan'a bu toplantıda sunacağız" dedi.
 
Toplantının devamı daha sonra basına kapalı olarak gerçekleştirildi.
İHA
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2006 Pazar 17:26:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?