7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

Beyoğlu'nun Çirkin Binası TRT

Daima ilginçtir Beyoğlu: Bazen 1 mayıs bayramına tanıklık eder, bazense polis bayramına. Bazen festivallere, bazense tinercilerin saldırısına… Bir kereliğine de olsa Taksim Meydan’ından Tünel’e indiğinizde kalabalıkta kaybolursunuz: Durmak yok; durmak imkansız. Ve birbirinden farklı fakat Beyoğlu gerçeğinin parçası yerler görürsünüz: Bir yerde Ağa Camii, bir yerde Saint-Antoine Kilisesi veya Galata Mevlevihanesi, bir yerde Asmalı Mesçit Sokağı ve Büyük Hendek Sokak, Mısırlı Apartmanı ve Camondo Evi, Pera Palas Oteli ve TRT’nin binası...

Bir zamanlar kitap veya hediyelik eşya fuarlarıyla özdeşleşmiş TÜYAP Sergi Sarayı’nı TRT aldı alalı yoğun bir çalışma başlamıştı Tepebaşı’ndaki Haliç manzaralı binada. Ve ben, hemen her gün önünden geçtiğim bu yapıya “ne yapıyorlar?” diye bakmaya başlamıştım. Önce iskeleler kurulmuştu, ön cephenin değişmesi, çatının boyanması derken binanın renovasyonu tamamlanmıştı. Tepebaşı’ndaki koyu renkli TÜYAP binasının yerini, dışta betondan eser olmayan(binanın altındaki otopark hariç) masmavi camlarıyla, kırmızı çatısıyla ve cart yeşil üst katlarıyla bir yapı aldı. Kırmızı, masmavi ve cart yeşil…

Barnett Newman’ın Berlin Staatliche Museen’da bulunan Kim Korkar Kırmızı, Sarı ve Maviden adını verdiği bir resmi vardır. Resmin sağ tarafı sarı renk, sol tarafı kırmızı ve ortasıysa laciverte kaçan mavi ince bir çizgiden oluşur. Üç rengin üçü de bir arada olunca tezat oluştururmuş gibi gözükebilir aslında, ama Newman tabloda uyumu sağlamamış olsa da bir geçişkenliği yakalamıştır renkler arasında. Gelgelelim aynısını TRT’nin yeni binası için söyleyebilir miyiz?

Şüphesiz, Tepebaşı’ndaki binanın renklerinin seçiminde TRT’nin yeni logosundakilerden esinlenilmiş. Fakat söz konusu yapı tek boyutlu, minik bir logonun renklerinin çok boyutlu ve katlı bir binada kullanıldığı vakit aynı sonucu vermediğine bir örnektir. Bir başka deyimle, aynı renklerin farklı mekanlarda aynı sonucu vereceği yanılgısıyla karşı karşıya kalmıştır eski TÜYAP Sergi Sarayı. Kanımca, binanın masmavi camlarla örtülü cephesinin başlı başına sırıtan kırmızı tavanıyla hiçbir geçişkenliği ve uyumu yoktur.

Mimarisiyle çevresinde sadece ve sadece Odakule’yle uyumlu olan bina şimdilerde renkleriyle de aykırılığın simgesi olmuş durumda. Bir tarafında İtalyan Rönesans üslubuna uygun [1] İngiliz Elçiliği, diğer tarafında 1894’ten bu yana hizmet veren Pera Palas Oteli ve bitişiğindeki Osmanlı Devleti’nden deniz feneri yapma tekelini alan Baudouy’nün eviyle [2] (günümüzde TÜSİAD binası) oluşturduğu tezat göze çarpıcıdır.

Aslına bakarsanız TRT binasını, bu eski yapılara benzemesi gerektiğini savunmak abestir. Fakat binanın renkleri şimdikinden farklı kullanılabilirdi. Örneğin, çatının kırmızı yerine yeşile boyanması ve kırmızının bir detay olarak kullanılması daha estetik olmaz mıydı? Veyahut her tarafı cam olan bina cephesi daha koyu mavi olamaz mıydı? Böylelikle, hem Barnett Newman’ın tablosundaki gibi binanın renkleri arasında bir akıcılık gerçekleşir, hem de bina; Pera Palas, Büyük Londra Oteli ve İngiliz Elçiliğiyle Beyoğlu’nun bir parçası olan Tepebaşı’nın bütünlüğüne ses çıkarmamış olurdu.

Nasıl Boğaziçi için yeşilliğini ve özelliğini kaybetmekte diyorsak aynısını yeni ve farklı tip yapılaşmalarla Beyoğlu için de söyleyebilmeli ve bunun için yapıcı çözümler bulmalıyız. Aksi takdirde İstanbul’u İstanbul yapan tüm semtleri tek tek ve farkında olmadan kaybederiz: İstanbul’u kaybederiz.


Ahmet Emre ATEŞ
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2003 Perşembe 00:00:13
Güncelleme :13 Ocak 2004 Salı 15:48:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?