6
Mayıs
2024
Pazertesi
İSTANBUL

Bu da Adliyelerin Temizlik Kralı

Nizam Bağcı, Kars Ardahan Binbaşlar Köyü’nde İstanbul hayalleri kuran küçücük bir çocukken kafaya takmış büyük işler yapıp, zengin olmayı... Hülya Avşar’ın yan köyünde yetişen Bağcı ilkokulu bitirir bitirmez babasının cebinden ödünç aldığı parayla İstanbul’un yolunu tutmuş.

On iki yaşından itibaren İstanbul’da akrabalarıyla kalan Bağcı, inşaatlarda amelelik de yapmış, bekçilik de. Ama O’nu bugünlere getiren, ’Temizlikçiler Kralı’ olmasını sağlayan iş Osmanbey’de çıkmış karşısına. Nizam Bağcı o günleri şöyle anlatıyor: "Askerden sonra Koçbank’a bir şirket aracılığıyla temizlik elemanı olarak girdim. Kadrolu çalıştım temizlik elemanı olarak. O işten sonra ayrıldım, Osmanbey’de mağazaların camlarını silmeye başladım. Bir mağaza iki mağaza derken esnaf beni çok sevdi. 150-200 mağazanın camlarını silme işini aldım. Baktım yetişemiyorum, yanıma elemanlar, işçiler aldım. Küçük bir şirket oldum orada. Temizlik işi çok hoşuma gidiyordu." Bir deterjan, biz bez ve bir kovayı sermaye yaparak başladığı işte basamakları hızla çıkan Bağcı, işler büyüdükçe hedeflerini de büyütmüş. Sabıka kaydı almak için gittiği İstanbul Adliyesi O’na şans kapılarının açıldığı yer... "Altı ayda zaten 150 mağazanın işini aldım." diyen Bağcı, şöyle devam ediyor: "Bende şeytan tüyü var insanlar hemen beni samimibuluyor, seviyorlar. Bu sayede altı ayda o kadar mağazanın işini aldım. O işler devam ederken bir gün sabıka kaydı çıkartmak için İstanbul Adliyesi’ne geldim. Duvarda ilan vardı tuvalet temizliği ihalesi. Ben de ihaleye girdim. On kişi daha vardı ihaleye giren çok tehdit ettiler ihaleye giremezsin diye. Ben yine de ihaleye girdim. En düşük fiyat benim çıktı. Bir de evraklarım çok düzenliydi o nedenle ihaleyi ben kazandım." İstanbul Adliyesi’nin tuvalet ihalesini alan Nizam Bağcı kısa sürede adliyenin tüm temizliğiyle ilgilenmeye başlamış. Hatta adliye koridorlarına yeni bir bakış açısı da getirmiş. Her kata kendi parasıyla silme makineleri alan Bağcı’nın işe düşkünlüğünün ünü diğer adliyeleri de sarınca kimse tutamamış. Bağcı, "Diğer adliyeler odacı sistemiyle çalışıyordu, sonra baktılar böyle daha iyi. Bir de benim fiyatım ucuz ama iyi iş yapıyorum. Diğer adliyeleri de bana bağladılar, odacılar bana bağlı oldu" diyor.

Adliyelerde işin böyle iyi gitmesi Nizam Bağcı’yı daha da yüreklendirmiş. Bağcı adliyeyle sınırlı kalmayıp başka yerlere de açılmış ama sonu iyi olmamış. Sözü yine Bağcı’ya bırakıyoruz: "Daha sonra işi büyüttüm. Koşuyolu Kalp Hastanesi’nin de ihalesini aldım.Altımda 300 tane eleman çalışmaya başladı, adliyeler vardı, Gayrettepe Emniyet vardı. Narkotik Şube’yi yaptım, DGM’de de ihaleler almıştım. Ama bu kadar büyüyünce işin içine mafya girdi ve beni tehdit ettiler. Hatta arabam tarandı. O sırada battım. Hiçbir şeyim kalmadı. Yanıma işsiz güçsüz diye aldığım akrabalar birer birer kaçtı. İşler kötü gidince dostun da kalmaz ya... Beş arabam varken bir tane arabaya kaldım. Ama yılmadım çalışmaya devam ettim." Bugün İstanbul’daki 20 adliyenin 17’sinin temizliği Nizam Bağcı’dan soruluyor. 60 elemanıyla hizmet veren Bağcı, "Adliyede çalışıyorsan güvenlik çok önemlidir. Ben elemanlarımı öyle bir sabıka kaydıyla işe almıyorum elli yerden güvence isterim. O güvence veren insanları bulur konuşurum. Kolay kolay işe almam kolay kolay da işten çıkarmam. Adliyede çalışıyorsanız bu çok önemli bir husus. Bir olay çıksa ilk suçlanacak kişi temizlik elemanı olur çünkü" ifadelerini kullanıyor. Bağcı kendi ifadesine göre tüm hakim ve savcılar tarafından çok seviliyor. Başsavcıların hepsinin titiz olduğunun altını çizen Bağcı, "O’nu babam gibi sever ve sayarım" dediği İstanbul Adliyesi Eski Başsavcısı Ferzan Çitici’yi ayrı bir yere koyuyor

kenthaber-ajanslar-istanbul
Yayın Tarihi : 23 Ekim 2004 Cumartesi 18:14:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?