Metris Cezaevi'nde işkenci sonucu öldüğü iddia edilen Engin Ceber'in cezaevindeki arkadaşları savcıya verdikleri ifadelerinde infaz koruma memurlarından yedikleri dayakları anlattı.

Özgür Karakaya, gözaltına alındıktan sonra dayak yemeye başladıklarını cezaevi girişinde ve sayımlarda kaba dayağa maruz kaldıklarını anlatarak şöyle ifade verdi: "Çarşamba sabahı ise 5-6 infaz koruma memuru ellerindeki sopa ve demirlerle yarım saat bizi darp etti. Bu esnada Engin Ceber'in burnunun kanadığını da gördüm. Daha sonra, vücudumuzun tümü ıslanacak şekilde deterjan kaplarıyla su döktüler" ifadelerini kullandı.

Cihan Gün ise cezaevinde yaşadıklarını "Engin yan koğuşumdaydı. Havalandırmadan konuştuk. Çok hasta olduğunu, kendisine saldırıldığını, daha fazla konuşamayacağını söyledi. Görevlilere defalarca doktora görünmek istediğimizi söyledim ama kabul edilmedi" diye anlattı. Suç duyurusunda bulunan Halkın Hukuk Bürosu avukatı Taylan Taner yoğun bakımda çekilen fotoğraflarda Ceber'in vücudunda işkence izlerinin görüldüğünü söyledi. Bu arada Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek konunun Cumhuriyet savcılarının görev alanına girdiğini belirtirken Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı inceleme başlattı. 

Verilen sözler havada kaldı

Engin Ceber'in ölümü, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefiyle hazırladığı Ulusal Program'da (UP) kullanılan ifadeleri tartışmalı hale getirdi. UP, işkence ve kötü muameleye karşı elde edilen "büyük başarıları" ve atılacak adımları anlatıyor. İşkenceye karşı "sıfır tolerans" politikasının uygulandığı anlatılan UP'de, genelgeler yayımlandığı, hâkimlere dönük programlar hazırlandığı belirtiliyor.