4
Mayıs
2024
Cumartesi
İSTANBUL

Çetenin elinde 8 ay rehin tutuldu

İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'ne teşekkür etmek için giden İbrahim Ayaşlı Esen, çıkışta 'gayrimenkul' çetesi tarafından öldürülen annesi Vanda Ayaşlı Esen'in Ermeni asıllı olmadığını; Fransız asıllı olup İstanbul'da doğduğunu söyledi. 

Esen, "Vahşi bir çete kurup insanları katleden, daha sonra bunların mallarının üzerine çöküp onları gasp eden, bu insanlıktan nasibini almamış katil ve de cani insan sürülerinin yakalanmasında çok büyük emeği geçen bütün emniyet personeline teşekkür ederim" dedi. Esen, yalıyı satılığa çıkardıktan sonra adını Figen olarak bildiği kadınla birlikte gelen Çetin A.'nın, Ermeni asıllı işadamı olduğunu belirtip evi almak istediğini söyledi. Esen, oturup pazarlık yaptıklarını, paranın bir kısmının hazır olduğunu diğer yarısının ise yurt dışından geleceğini söylediklerini anlattı.

Kapora almadığını ve alıcıların kendileriyle sıcak ilişkiler kurduğunu belirten Esen, "Karısı diye tanıştırdığı bir kadınla gelerek güvenimizi kazandı. Daha sonradan kız arkadaşı olduğunu öğrendim. Ablası geldi. Katillerden birini de mimar diye tanıttı bize. Bunlar vasıtasıyla sıcak ilişki kurdular bizimle. Annemin de Hristiyan olmasından dolayı 'Ben de Hristiyanım' dedi. Daha sonra beni Şişli'deki yazıhanesine davet etti. Zaten daha önce de fabrikatör olduğunu söylemişti. 

Yazıhanesinde çayıma ilaç koyarak beni kaçırdılar. Gözümü Adana yolunda açtım. Orada beni dövdüler. Orada pet şişe ile bir ilaçlı su verdiler. Yine bayılmışım. Gözümü açtığımda nerede olduğumuzu sordum ve biri 'Adıyaman' dedi. Meğer Adana'daymışız. Sekiz ay ellerinde kaldım. Sürekli gezdirdiler. Kurtulduğum yerde bir kağıda beni rehin olarak tuttuklarını, adresimizi ve Allah rızası için beni kurtarmalarını isteyen bir yazı yazdım. Tuvalet penceresinin oradan geçen birinin önüne attım. O kişi jandarmaya, jandarma da polise haber vermiş. 24 Aralık'ta bir operasyonla kurtardılar beni. 24 Aralık benim yeniden doğum günüm oldu." şeklinde konuştu.

Annesinin öldüğünü Mersin Emniyet Müdürlüğü'nde öğrendiğini belirten Esen, 16 Mayıs tarihinde hesapta annesinin tapuyu verdiğini söylediklerini ifade etti.

Esen, "Beykoz'daki tapu müdürü olan pislik kadın annemin ölümüne sebep olanlardan birisi. Bu insan görünümündeki yılan kadın. Çetin'den 300 bin Dolar almış. Annemin imza taklidini filan yapmışlar. Annemin 20 Mayıs'ta da toprağa girdiğini duydum." dedi.

ÇETE 10 MİLYON DOLARLIK ZİYNET EŞYASINI DA GASP ETMİŞ

Üvey annesi Vanda'nın dedelerinin Sultan Abdulaziz döneminde Türkiye'ye geldiğini belirten Esen, "Bir bankada özel kasam vardı. On milyon dolar tuturında ziynet eşyam vardı. Kasayı bankada bir memurun yardımıyla Çetin A. kendisi açıp boşaltmış. Evimi gasp ettiklerinde kasanın anahtarını da evden almışlar. Kasamın içinde pırlanta kolleksiyonu, dedelerimizden kalma saat kolleksiyonu, Osmanlı Berlin anlaşmasına katılan sefirler tarafından imzalanmış özel ve tarihi değeri büyük bir yelpaze vardı. Yelpazenin her parçasında bir sefirin imzası bulunuyordu. Maddi değerinin yanısıra manevi değeri çok yüksek olan eşyalarımız vardı kasada." diye konuştu.

Çete üyeleri hakkında neler düşündüğü sorulan Esen, "İnsanlıktan nasibini almamış, insan sürüleri bunlar. Bunlara insan demeye utanıyorum çünkü bize de yazık insan değil, bunlar yaratık. Nasıl bir mantalitedir ve nasıl bir zihniyettir ki insanları öldüreceksin kanla vahşetle, sonra malına konacaksın. Kan gölünde yüzüyorlar daha ne diyeyim. Allah belalarını versin bunların." şeklinde konuştu.

Sekiz ay boyunca kendisinden ne istedikleri ve ne söyledikleri şeklindeki bir soruya Esen, "Bana bir şey söylemediler. Zaten benim üzerime değildi." dedi. Her gün eziyet çektiğini ifade eden Esen, aç bırakılmadığını, işkence görmediğini ancak 2 kez dayağa maruz kaldığını söyledi. "Sizi neden dövdüler?" sorusu üzerine Esen, "Döverler, nefes almana gıcık kapıyorlar çünkü. İnsanlar piskopat olmasın. Piskopat oldu mu nefes almadan bile gıcık kapar." yanıtını verdi.

Zanlıların cezaevinde olduğu hatırlatılan Esen, "Cenazeleri çıkar inşallah. Hakettikleri cezayı bulsunlar. İnsan suretindeki o yılan kadın, Beykoz'daki tapu müdürü Çetin kadar o da suçludur. Devletimiz ona güvenip onu müdür yapıyor. O da geliyor insanların katledilmesine göz yumuyor. Bunun Çetin'den ne farkı var. Çetin'den daha vahşidir." dedi.

Gasp ettikleri yerlere el koymuşlar ve bunların parasıyla da Heybeliada'da kendilerine villa almışlar şeklindeki hatırlatma üzerine, Esen, "Alırlar. Tabut işte. Kan gölünde yüzüyorlar. Onlar için o villalar tabuttur." diye konuştu.

Esen, daha sonra Emniyet Müdürlüğü'nden ayrıldı.

Milliyet
Yayın Tarihi : 17 Haziran 2008 Salı 16:27:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?