7
Mayıs
2024
Salı
İSTANBUL

CHP gensoru verecek!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, teslim olan PKK'lıların tutuklanmaması için İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın hakim ve savcıları ayarladığı yönündeki iddialarla ilgili olarak, Ankara'ya döner dönmez Meclis'e gensoru vereceklerini açıkladı. "Yandaş medya yarattılar, şimdi yandaş yargı yaratmaya çalışıyorlar" diyen Baykal, Başbakan Erdoğan'ın moralinin bozuk olmasının nedeninin ise seçim anketleri olduğunu savundu.

CHP lideri Deniz Baykal, partisinin Akatlar Spor Kompleksi'nde düzenlenen İstanbul 33. Olağan İl Kongresi'ne katıldı. İl Başkanı Gürsel Tekin'in tek aday olduğu kongrede, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, parti yöneticileri ve çok sayıda partili de hazır bulundu. Kongrede partililere hitap eden Baykal, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin artık kesin bir karar vermesi gerektiğini belirten Baykal, "Önümüzdeki dönem geçmişin tekrar edildiği bir dönem olmamalı. Önümüzdeki dönem,

yeni bir başlangıcın yapılacağı Türkiye'nin önünün açılacağı bir karar seçimi olacaktır. Önümüzdeki yerel seçimler inanıyorum, CHP'nin İstanbul'da birinci siyasi parti olarak çıktığını herkese göstereceğimiz bir seçim olacaktır" diye konuştu.

AK Parti iktidarında ülkenin işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya kaldığını savunan Baykal, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi. Baykal, Türkiye'de tarımın bilinçli bir şekilde ihmal edilip, kendi kaderine terk edildiğini savundu. Hükümetin özelleştirme politikalarını da sert bir dille eleştiren Baykal, "Türkiye'de izlenen özelleştirme politikası Türkiye'nin sanayisinin modernleşmesine, verimliliğinin, üretkenliğinin artmasına yönelik olarak işletilmemiş, modernleşme, çağdaşlık diye yapılmıştır.

Ama ortaya çıkan sonuç tam tersi olmuştur. Özelleştirme sihirli bir değnek sanılmıştır. Türkiye bu dönemde muazzam özelleştirme yaptı. Elde avuçta ne varsa satıldı. Tamamen rant kavgasına özelleştirme yapıldı, Tekel işçileri onun bir örneğidir. Türkiye'de özelleştirme sanayide verimliliği, karlılığı artırmadı, işsizliği artırdı, verimsizliği artırdı, tekelleri güçlendirdi. Özelleştirme Türkiye'nin sanayisinin modernleşmesine katkı sağlamamış, tam tersine özelleştirme sonrası rekabet kaybolmuş, sosyal

sorunlar ve işsizlik daha da derinleşmiştir. Tarımdaki yanlış politika çiftçinin işsiz kalmasına, sanayideki özelleştirme işi olanın işsiz kalmasına yol açmıştır" şeklinde konuştu.

Baykal, AK Parti iktidarının sahte, taklitçi, dışarıdan aktarmaya yönelik bir anlayışla ekonomi politikası yürütmeye çalıştığını belirterek, "Bu politika işsizliği, işsizlik yoksulluğu doğurmuştur. Biz CHP olarak bu konuları çok önemsiyoruz. CHP olarak, tarıma destek vererek tarımın işsizliği bir sünger gibi emmesine katkı vereceğiz. Tarıma gayri safi milli hasıladan verilen desteğin yüzde 1'in üzerine çıkarılması gerekmektedir. Türkiye'de yatırım yapmak isteyenler cezalandırılıyor, para transfer etmek

isteyenler ödüllendiriliyor. Türkiye'de yıllardır GAP istismarı yapılmıştı. CHP iktidarında GAP yatırımları hızlandırılmayacak, bitirilecektir. GAP Türkiye'nin en öncelikli konularından biridir. Yeni bir tarım ve sanayileşme politikası izlenecektir. Türkiye bu yoksuzluğa, işsizliğe mahkum değildir. Bunları aşmanın gücü ve kudreti Türkiye'nin elindedir. Türkiye'nin potansiyeli Türkiye'nin kalkınması ve sorunlarının çözülmesi için kullanılacaktır" ifadelerini kullandı. "AK Parti manevi olarak iflas etmiş bir

siyasi partidir" diyen CHP lideri, 9 yıllık iktidar döneminin AKP'nin manevi olarak iflas ettiğinin bir göstergesi olduğunu savundu.

Baykal, Habur'dan giriş yapan 34 PKK'lının tutuklanmaması yönünde İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, kapatılan DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'e söylediği öne sürülen "Hakim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK'lılar geldikleri gibi geçecekler" şeklindeki iddialara da değindi. Konuyla ilgili olarak eleştirilerde bulunan Baykal, "Bir devlet düzeni tasavvur ediniz, İçişleri Bakanı o zamanki DTP'lilere 'Habur'dan gelenler için hakimleri ayarladık, hiçbir şey olmadan gidecekler' diyor. Hakimleri ayarlamak ne

demek? Hakimleri İçişleri Bakanı mı ayarlıyor? İçişleri Bakanını kim ayarlıyor? Bu ne biçim iş? Ortada bir ayarlama varsa, o ayarlama ne demektir. Bu olağanüstü vahim bir manzaradır. Şaşırmadık ama itiraf yeni. Tüm millet burada ayarlama olduğunu seziyordu, şimdi ayarlama itiraf edildi. Bu ayarlamayı yapanlar ne olacak?" dedi.

Baykal, Ankara'ya döner dönmez hükümet, İçişleri Bakanı, Başbakan ve olayda ismi geçenler hakkında Meclis'e gensoru vereceklerini belirterek, şöyle konuştu;

"Ayarlama sadece burada mı oluyor, başka yerde yok mu? Ayarlama daha önce olmadı mı? Daha önce savcı aramadı mı bunlar? Yandaş medya yarattılar, şimdi yandaş yargı yaratmaya çalışıyorlar. Yandaş yargı varsa, hakimler savcılar ayarlanıyorsa hukuk nerede, adalet nerede? Habur'da gördük Ergenekon da tablo ne? Nasıl inanacağız? Başbakan dava planlıyor, Danıştay'a saldırı yapılmış, Ankara'da yargılama yapılmış mahkeme hükme bağlamış. Mahkeme burada bir fanatik bir dinci, türban konusundaki kararı dolaysıyla

karar alan mahkemeye saldırı düzenlemiş. Ama Başbakan o saldırının hemen ertesi günü bunu dinciler yapmadı bunun altında ne var yakında görürsünüz dedi. Ankara'daki yargılamadan sonra göremedik. Başbakan'dan sonra gizli tanık ortaya çıktı, marifetli bir gizli tanık dedi ki bu irticanın değil Ergenekon'un eseri. Ergenekon'la bağlantılı hale getirildi. Böyle hukuk olur mu? Yargı ayarlam elleştirme sonrası rekabet kaybolmuş, sosyal sorunlar anın mekanizmaları neler, yandaş medya bunun bir numaralı mekanizması.

Ama onun dışında gizli tanık mekanizması var. Adam bir davayla yargılanıyor; ilk aşamada hüküm veriliyor, sonra dilekçe veriyor, mahkum gizli tanık olacağım diyor. Onun verdiği bilgilerle yargılama yapılıyor. Bunların yanlış olduğunu başından beri söylüyoruz. Bu davalar hukuki değil, siyasi davalar. Her geçen gün bunun böyle olduğu daha açık bir biçimde ortaya çıkıyor."

Anayasa değişikliğine de değinen CHP lideri Deniz Baykal, büyük bir mücadele verilerek Anayasa değişiklikleri hazırlandığını söyledi. Baykal, "HSYK milletvekillerinin tayin ettiği kişilerle dolduracak. Böylece siyaset Anayasa Mahkemesi'ni, HSKY'yı egemenliği altına alacak. Şuandaki kavga bu. Paket her an hazır ellerinde var ama bir türlü düğmeye basamıyorlar. 330'un üzerinde milletvekilleri var, kendilerine destek olacak Sorun mecliste değil, sorun halkta. Bu işin sonunda referandum var. Referanduma bunu

taşıyacak gücü iktidar kendinde bulamıyor. Halktan korkuyorlar. Türkiye'de yükselen muhalefetten, Tekel işçilerinin muhalefetinden, adam yerine koymadıkları esnafımızdan, artık umudunu yitirtmeye başlayan işadamından, halkımızın muhalefetinden korkup, referandumdan kaçıyorlar" diye konuştu.

Deniz Baykal, Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 mi yoksa 7 yıl mı olacağı konusunda son günlerde tartışma yaşandığına değinerek, "Önce meclisin görev süresi ile ilgili bir tereddüt yarattılar. O konu aşıldı. Şimdi cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili tereddüt yaratmaya çalışıyorlar. Bazıları demek istiyor ki 7 yıl yürürlükteyken seçildi, 7 yıl görevi sürsün. Bu konuda herhangi bir şüpheyi haklı kılacak bir unsur yoktur. Hiçbirimizin anayasa karşısında 'ben daha önce böyle yapmıştım' deme hakkı yok.

Şuandaki anayasada cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. 5 yıldır demiş, bitmiş. Eğer kanun demiş olsaydı ki geçici madde ile 7 yıl görev yapar o zaman olurdu. Kanun ne diyorsa o. Hiç tereddüde yer yoktur ki cumhurbaşkanı için görev süresi 5 yıldır. Yeni bir anayasa yeni bir düzenleme ortaya koyana kadar tartışmasız konu budur. Yüksek Seçim Kurulu'na konuyu aktaralım, bir çözüm bulsun diyorlar. YSK, anayasayı yorumlayacak, anayasa maddelerine yön verecek bir kurul değildir. Ama cumhurbaşkanının,

meclisin görev süresi ne kadar bunu belirleyecek YSK değildir. Herkes aklını başına alsın. Bu konuda hiç kimse bir tereddüde düşmesin. Meclisin görev süresi 4 yıldır, cumhurbaşkanının ise 5 yıldır, o kadar" şeklinde konuştu.

Baykal, uzun bir süreden beri Türkiye kurumların yıpratıldığını, etkisizleştirildiği ve suçlandığı bir sürecin içinden geçildiğini ifade ederek, "Bunu milletçe büyük bir üzüntü ile değerlendiriyoruz. Bu tablonun bu kadar başıboş bırakılması, bu kadar rahat suçlama yapılması herkesi rahatsız ve tedirgin ediyor" dedi.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarına da değinen Baykal, Başbuğ'un feryadının kulak verilmesi gereken bir feryat olduğunu söyledi. Türkiye'de yaşanan olayların birbirinden kopuk, tesadüflerin sevki ile ortaya çıkmış, rastlantısal olaylar olmadığını belirten Baykal, "Bunların arkasında bir planlama, tertip vardır. Bu tertibi yapmakla görevlendirilmiş elemanlar vardır. B elleştirme sonrası rekabet kaybolmuş, sosyal sorunlar unun arkasında telefon dinleme olaylar var. Telefonlar dedikodu

merakından dolayı dinlenmiyor. Belli bir siyasi proje nedeniyle dinleniyor. Açıkları yakalamak, kullanılacak malzeme aramak gayreti içinde dinleniyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan düzenlemeler getiriliyor. İlk kez Başbakanlığa bağlı Telekomünikasyon Kurulu kuruluyor. Başbakan, bunları temin edecek adamları tayin edecek Kurumsallaşma bu mu? Telefon dinlemeleri, hakim savcı ayarlamaları. Kurumlar sağdan bir yumruk, soldan bir yumruk, benimle birisi kavga ediyor ama anlayamıyorum diyorlar. Bu rastlantı

değil. Bunun arkasında bir tertip var. Bunu başından fark etmek gerekirdi. Yaşananlar arkasında bir tertip olduğu oldukça gecikerek tespit edildi. Üzüntü verici bir manzara. Bu böyle gitmemelidir. Türkiye çok yanlış yönetiliyor, çok yoruldu, yıpratıldı. Birileri kurumları birbirine düşürecek şekilde ayarlanmıştır. Şikayetlerle bunun önünü almak mümkün değildir. Bu işte şikayet mercii olarak görülenler bu işin içindedir" şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Baykal, Başbakan Erdoğan'ın moralinin bozulması için bir neden olmadığını da ifade ederek, "Her istediğini elde ediyor. Bir eli yağda, bir eli balda. Kendisi eşi, dostu, yandaş medyası. İstediğini dinliyor, egemenliğini kurmuş. Başbakanın moralini bozan seçim anketleridir. O da görüyor ki bu gidişin sonu yok. Mutlaka bunun hesabı görülecektir, bu gerçeği o da sezmeye başlamıştır. Bence morali bozuluyorsa bundan bozuluyordur. Asıl temel neden iktidarın kaybedildiği gerçeğidir. Bu da

kaçınılmazdır. Hepsi geldikleri gibi gitmişlerdir. Bunlarda gidecektir. Bunların gidişini Türkiye için bir başlangıcıdır. Saymak, Türkiye'yi derleyip toparlamak, sizlerin, bizlerin, milletin temel sorumluluğudur" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 14 Şubat 2010 Pazar 15:29:01
Güncelleme :14 Şubat 2010 Pazar 23:52:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?