Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Soysal, "Yıllar evvel Nazım Hikmet'e bile daktilo verilmişti, bugün bu insanların kalemlerini kullanabilme olanakları ne yazık ki yok" dedi.

Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde tedavi süren Prof. Dr. Mehmet Haberal'a ziyarette bulundu. Hastane çıkışı basın mensuplarına açıklama yapan Soysal, Haberal'ın günde 15 farklı ilaç kullanarak yaşamını idame ettirmeye çalıştığını ifade ederek, "Bu içimizi acıtıyor" şeklinde konuştu.

TBMM İnsan Hakları Komitesi'nde yer aldığını hatırlatan Soysal, yargı süresinin içini acıttığını vurguladı. Milletvekili Çetin Soysal, "500 günlük bir süre. Diğer arkadaşlar içinde geçerli. Burada birkaç metre kare alanda yaşamını idame ettirmek zorunda kalan önemli tıp adamımızın, Türkiye'de ilklere imza atmış bir kişinin bunu hak ettiğini düşünmüyoruz. Yargı süreci içerisinde tutukluğun devamını bir insan hakkı ihlali olarak değerlendiriyorum. Yani burada özgürlükler adına özgürlük, demokrasi adına demokrasi ve daha da vahimi hukuk katlediliyor" diye konuştu.

Soysal, bu sürecin yaşanmasını Türkiye adına son derece utanç verici bir tablo olarak gördüğünü vurgulayarak, "En son bazı bakanların yaptığı açıklamalar da bu doğrultuda. Ben hak edilmeme noktasında bir takım şeyleri hukuksuzluk içerisinde yürütüldüğünü gözlemlemenin bir insan hakları üyesi olarak acısı ve utancı içerisindeyim. Burada bir haksızlık bir yanlışlık var" şeklinde konuştu.

Haberal ile referandumla ilgili konuşup, konuşmadıklarını soran basın mensuplarına ise Çetin Soysal, "Referandum yargıyı ele geçirme operasyonudur. Bu konuda hemfikiriz. Türkiye'ye demokrasiyi, demokrasi adına katletme anlayışının egemen olduğunu gözlemliyoruz. Daha dün Başbakan'ın yaptığı bir açıklama var: 'taraf olmayan bertaraf olur.' Burada Sayın Başbakan bir çatışmayı gündeme getiriyor. Çatışacaksınız, aksi takdirde sizi ortadan kaldırırız tehdidi içerisinde bir yaklaşım. Demokrasi adına gerçekten çok acı. Türkiye bu süreci yaşarken aslında demokrasiyi geliştirme adına yaşadığı bu süreçte demokrasiyi katleden bir anlayışın egemen olduğunu görüyoruz" dedi.

"12 Eylül Haberal ile paylaştığımız bir şeydir" diyen Soysal, şöyle devam etti: "Ben 12 Eylül Anayasası'na alenen karşı çıkmış, aydınlar dilekçesine imza atmış ve bundan ötürü de yargılanmış bir insanım. Haberal'ın bir demokrat olduğunu düşünüyorum. Demokrasi mücadelesi 12 Eylül ile birlikte çok uzun süredir devam ediyor. Ama 12 Eylül gibi 28 Şubat gibi, 27 Şubat gibi süreçlere şahit olanlar, izleyici olanlar, yani geçmişte mücahit olup, arkasından müşahit olup, daha sonra müteahhit olup ve ne yazık ki her işe müsait olanlar demokrasi adına ahkam kesemezler. Burada da demokrasi adına ne yazık ki ahkam kesenler aslında demokrasiyi katletme anlayışının ta kendisidir. Etkisiz, tepkisiz bir toplum yaratma anlayışıdır bu ve bir korku imparatorluğu yaratma anlayışıdır."

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Türkiye'deki önemli bilim adamları, gazeteciler ve demokrasi mücadelesinde zaman içerisinde bedel ödemiş nitelikteki insanların tutuklu bir şekilde yargılanmasının haklı bir gerekçeye dayanmadığını savundu. "Düşününüz ki Mustafa Balbay gibi, Tuncay Özkan gibi insanlar feryat ediyorlar" diyen Soysal, "Yıllar evvel Nazım Hikmet'e bile daktilo verilmişti, bugün bu insanların kalemlerini kullanabilme olanakları ne yazık ki yok. Ne yazık ki teröre bulaşmış eli kanlı insanlara bile tanınan imkanlar, Türkiye'de düşüncelerinden ötürü şuan tutuklu olarak yargılanan diğer arkadaşlara verilmiyor. Bu da Türkiye adına son derece utanç verici" açıklamasında bulundu.