4
Mayıs
2024
Cumartesi
İSTANBUL

Enerjisi herkese yetti

Seyirci, grubun yeni albümündeki şarkılara çok çalışmamış da olsa, R.E.M.’in solisti Michael Stipe’ın enerjisi muhteşemdi. Güzel hava, ‘klasik’ parçalar ve de Stipe’ın danslarıyla R.E.M, seyircisini mutlu etti.

Merakla beklenen konser önceki akşam gerçekleşti: 1980’lerin sonu ve 1990’ların başındaki alternatif rock dalgasının öncü gruplarından R.E.M., İKSV ve Pozitif işbirliğinde; Virgin Radio sponsorluğunda düzenlenen S.O.S. İstanbul adlı etkinlik kapsamında Kuruçeşme Arena’da sahne aldı. Cuma akşamının aksine, korkulan sağanak yağmur da gelmeyince, denize nazır ‘huzur’ dolu bir konser izledik önceki gece. ‘Huzur’un bir nedeni de hem R.E.M.’in çıkış yaptığı tarihsel dönem, hem de bilet fiyatının etkisiyle, orta yaş ve üstü dinleyicinin ağırlıklı olmasıydı. Üst orta sınıftan, çoğunluğu üniversite mezunu bir topluluk, görece sakin biçimde, öyle fazla heyecana kapılmadan dinledi konseri: Bir kokteyl havası, şarkı aralarında da süren düzenli bir mırıltı hâkimdi Arena’ya.

Yeni albümden bolca 

R.E.M. geçen haftalardaki İspanya konserlerinde olduğu gibi, eski klasiklerle, yeni albüm “Accelerate”ten çok sayıda parçanın aşağı yukarı eşit dağıtıldığı bir program hazırlamıştı. Konser öncesi röportajlardaki “İstanbul seyircisinin yeni albümden parçalara nasıl tepki vereceğini merak ediyoruz” cümlelerinden, herkesin program hakkında aşağı yukarı bir fikri vardı; ama yine de İstanbul pek iyi hazırlanmamıştı sözlüye. 

Seyirciyi Türkçe selamlama klişesine başvurmadan, son albümden “Living Well is the Best Revenge” ile sahneye çıktı grup. İlk başta halsizliğini üzerinden atamayan izleyici, eskilerden “Drive”, “Smack, crack, bushwhacked...” gibi şarkılarla birlikte hepbir ağızdan solist Michael Stipe’a eşlik etmeye koyuldu.

Seçimlere gönderme 

“What’s The Frequency Kenneth?”i bitirdikten sonra, seyirciye geldikleri için teşekkür eden Stipe, günün anlam ve önemini atlamadı: “Biz uzak ve anlaması güç bir ülkeden geliyoruz: Amerika Birleşik Devletleri. Ama önümüzdeki seçimlerle birlikte bir hükümet değişikliği olacağını umuyoruz.” 

Sözleri coşkulu bir tepki aldı kitleden. 2004 seçimlerinde olduğu gibi Kasım ayındaki seçimlerde de açık bir biçimde Demokrat Parti’yi destekliyor grup. Buna uygun olarak, izleyen şarkı “Man Size Wreath”, bir Martin Luther King anmasında polisin tehditkâr tavrını protesto etmek için yazılmış, son albümdeki angaje parçalardandı.
Seyirciyi coşturan şarkılardan biri de “New Adventures in Hi-Fi” albümünden “Electrolite” oldu: Mike Mills’in basını bırakıp klavyenin başına geçtiği şarkıyı gitarist Peter Buck uzunca bir soloyla süsledi. Gri saçları Boğaz rüzgârında savrulan Peter Buck da, kovboy şapkası ve siyah kemik gözlükleriyle evcimen bir country şarkıcısı imajı çizen Mills de sakin günlerindeydi.

Flamenkodan oryantale...
 
Gelgelelim, ne ekip arkadaşlarından ne de seyirciden yoğun bir enerji alabilen Michael Stipe elektrik yüklüydü. Bütün içtenliğiyle dans etti; hemcinslerinde doğuştan kilitli olan bütün kasları gevşetti, içinden geldiği gibi kıvırdı, flamenkodan oryantale gitti, geldi. Jestleri, özellikle kadın dinleyicilerin destek çığlıklarıyla karşılandı. Numaradan çalar gibi yaptığı armonikayı sonunda seyirciye fırlatması da epey alkış aldı, kahkaha yarattı. 

Stipe, mikrofonu sık sık seyirciye uzatıp nabız da tuttu. Seyirciyi coşturmak için mi, yoksa kitle, yeni şarkılara bir nebze yabancı olduğundan mı bilinmez, bir ara dalgasını da geçti: “Bizi duyuyor musunuz? Mutlu musunuz?” “Yes-Evet” yanıtları biraz cılız gelince, devamını getirdi: “Mest mi oldunuz? Peki mest olmaya yakın mısınız?”

Coşkulu kapanış 

Soloların ya hiç olmadığı, ya kısa tutulduğu R.E.M. parçaları, gücünü asıl olarak ritim gitar üzerine Stipe’ın yazdığı çarpıcı sözlerden alıyordu:
Yeni albümden “Hollow Man” ve “Horse to Water”ı dinledik. Mills bir ara akustik gitarını kapıp mikrofona geçti ve “Don’t Go Back to Rockville” dedi. 

Eskilerden “The One I Love”, “Let Me In” ve “Bad Day” seyirciyi özellikle hareketlendiren parçalar oldu. “Green” albümündeki “Orange Crush”ın bolca turuncu ışıkla seslendirildiği, coşkulu bir yorumla kapandı normal program.

Ve beklenen şarkı 

Ancak elbette artan alkışlar üzerine R.E.M. bis için tekrar sahne aldı. Yeni albümden “Supernatural Superserious”ı da herkes güzel güzel dinledi elbet; “Bak bu parçayı da öğrendik” diyenler oldu. 

Ama herkesin asıl beklediği, gelenlerin çoğunluğunu oluşturan yaş grubunun ilk gençlik yıllarının fon müziği “Losing My Religion”dı. Sahildeki minderlere yayılmış R.E.M. severlerin bile koşa koşa alana gelip, sözlere katılmasıyla beraber, coşkulu bir sona vardı gece. 

Son ise bu turnedeki bütün konserlerinde olduğu gibi “Man on the Moon”du.

Barış Yıldırım/ Milliyet
Yayın Tarihi : 6 Ekim 2008 Pazartesi 10:58:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?