4
Mayıs
2024
Cumartesi
İSTANBUL

Ergenekon'da savcılara suçlama

Ergenekon davasının bugün görülen 14. duruşmasında savunmasına devam eden emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, iddianamenin "Kurtlar Vadisi" adlı dizi ile örtüştüğünü iddia ederken, soruşturmayı yürüten savcılara yönelik, "Savcılar hukukçu kimliğinden uzaklaşmıştır. Çirkin siyasetin bir parçası haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.


Ergenekon davasının dünkü duruşmasında savunması yarıda kalan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin bugüne görülmesine devam edilen duruşmada savunmasına devam etti. Tekin, 3 bölümden oluşan savunmasının birinci bölümüne ait dün okuyamadığı 24 sayfalık bölümü okumayarak ikinci bölümden savunmasına devam etti. Tekin, 65 sayfadan oluşan savunmasının ikinci bölümünde Danıştay saldırısından mahkeme kararı ile aklandığını belirtti. Tekin, savcıların delil imal etme çabasına girdiklerini öne sürerken, iddianamenin "Kurtlar Vadisi" adlı dizi ile örtüştüğünün iddia etti.

Muzaffer Tekin, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan ve Danıştay saldırısında yer alıp bu dava kapsamında tanık olarak dinlenen Osman Yıldırım'ın gerçekleştirilen saldırıdan sonra verdikleri ifadeleri mahkeme huzurunda detaylı olarak okudu. Osman Yıldırım'ın her aşamada farklı ifadeler verdiğini ve ifadelerine güvenilmemesi gerektiğini belirten Tekin, Alparslan Aslan'ın saldırıyı dini duygularından ötürü işlediğini belirtip şöyle konuştu:
"Bırakın gayri yasal bir yapılanma içerisinde olmayı hayatımın hiçbir döneminde yasal bir yapılanma içerisinde de prensip olarak yer almadım. Danıştay saldırısından sonra duyduğum hakkında tek bir cümle dahi bilmediğim örgüt ile anılmak beni son derece üzmüştür. Kendimi bildim bileli çevremdeki herkesin hitap şekli olan ve 1975 yılındaki nikah davetiyemde de yer alan "Zafer" ismim iddianamede kod ismim olarak belirtilmiştir.

Hayatım boyunca sadece gönül bağı ve menfaat ilişkisi olmayan insanlara köprü görevi yaptım. Savcı Zekeriya Öz'ün bahsettiği gibi örgütsel manada bir çalışma içerisinde olmadım. 17 aylık tutukluluk dönemimde suçsuz bir insanı suç yapıştırma adına her türlü hukuksuzluk yapıldı. Gözaltına alınan kişilerden aleyhimde ifadeler vermeleri için pazarlıklar yapıldı. En temel hukuk kuralı olan delilden şüpheliye gitmek yerine, şüphelinin özgülüğü yok edilerek delil imal etme yöntemi uygulandı. Hiçbir güç Muzaffer Tekin'i alçakça bir saldırı ile özdeşleştiremez.

Bunu Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tescil etti. böyle olmasına rağmen mahkeme kararını yok sayan savcıların iddialarını yüze mahkeme önünde çürüteceğim. Köklü Türk hukuk sistemi çarkta aksayan dişlileri en kısa zamanda onarmasını bilir. İddianamede bombaların örgüt silahı olduğuna dair hiçbir ciddi delil olmadığı gibi bir bağlantıda kurulamamıştır. Danıştay şehidi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesinde bulunan tek bir kişi bile dahil davanın sanıkları arasında gösterilmemiştir.

Savcı iddianamede böyle bir bağlantıdan bahsetmediğine
göre nasıl olurda sanıklarda bile cenazelerde tepki arasında bir bağ oluşturarak, bu eylemlerden ötürü sanıklar sorumlu tutulabilir. Böyle bir suçlama ile ceza hukukunu şahsilik prensibi rafa atılmıştır. Bir yandan Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerini iddianameye alıp, Ergenekon sanıkları ile bir takım bağlantılar kurmaya çalışıp, ayrıntılı açıklamalar yapacaksınız ve bu suçların arasına psikolojik etki yaratmak amacıyla gazetenin bombalanması ve Danıştay saldırısını koyacaksınız, arkasındanda "bu suçlar için yeterli delil bulamadım o yüzden de dava açmıyorum" diyeceksiniz.

İddianamede iddia çok, ama suç yoktur. Osman Yıldım verdiği ifadelerde cezaevinden çıkış tarihleri yada askerlik dönüşüme uyması için genel olarak tarih vermekten kaçınmıştır. Tarih vermek zorunda kaldığında da yıl vermekle yetinmiştir. Bundan ötürü Osman Yıldırım'ın hangi tarihler arasında cezaevinde ve askerde olduğunun belirlenmesinde zaruret vardır. Alpaslan Arslan ifadelerinde Cumhuriyet Gazetesi saldırısı ve Danıştay saldırısı dini motifli olarak işlendiği netlik kazanmaktadır.

Aslan Danıştay 2. Daire Başkanı ve üyelerini hedef almasındaki etkeni bu dairenin başörtüsü konusunda verdiği kararlar olduğunu, bir daha benzer kararlar vermesi engellemek için bu eylemi gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Aslan Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıyı ise gazetede yer alan bir karikatürde domuz resmine başörtü takılmasından ötürü gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Sözde Ergenekon örgüt soruşturmasına benim büromda çıkan içi boş 2 adet kalemlik olarak kullanılan el bombası dökümleri bana Danıştay saldırısı soruşturmasında da soruldu. Emekli olurken hatıra olarak içi boş el bombalarını yanıma aldığımı ifade etmeme rağmen, bu iddianamede süs bombalarına sözde örgütün silahı olarak yer verilmesine bir anlam vermek mümkün değildir".


Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıları eleştiren emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, "İddianame savcıları her nedense Danıştay dosyasına bir bütünlük içerisinde bakmaktan itina etmişler. İşlerine gelen bölümleri parça parça alarak kendi tezlerine dayanak yapmak istemişlerdir. Seçilen bu zorlama yol inandırıcılıklarının kaybolmasına da sebebiyet vermiştir. Savcılar hukukçu kimliğinden uzaklaşmışlar. Çirkin siyasetin bir parçası haline gelmiştir.Kendilerinin bu durumuna Türk adaletinin hangi noktalara getirildiği bağlamında üzüldüğümü belirtiyorum" dedi.
Tekin, şu sıralar Ergenekon soruşturması kapsamında sanık olarak dinlenen, Danıştay saldırısında sanık olarak yer alan Osman Yıldırım'ın ifadelerindeki çelişkileri mahkemeye okuyor.

İha
Yayın Tarihi : 14 Kasım 2008 Cuma 14:09:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?