3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

Geleceğe kalan 'Buluşma'

Kurtuluş Savaşı’nın son üç gazisinin yaşamını anlatan Çölgeçen, belgeselin izleyicilerde yarattığı etkiyi, “Onlarla yaşadıklarımı ve hissettiklerimi seyirci de yaşasın istedim. Yani onların insanlığını kendime saklamadım, herkese açtım” sözleriyle açıklıyor

Geçen hafta vizyona giren ve seyircilerine duygusal anlar yaşatan “Son Buluşma”, yaşayan son üç Kurtuluş Savaşı gazisini anlatan bir belgesel. Gaziler vefat etmeden önce onların gündelik yaşamlarını yakalamayı başaran Nesli Çölgeçen, belgesel türündeki filmiyle karşımıza çıksa da, “Selamsız Bandosu” ve “Züğürt Ağa” gibi önemli Türk filmlerine imza atmış bir yönetmen. Başarılı kurmaca filmlerden gelen tecrübesiyle Çölgeçen, zoru başarıyor ve ülkemizde belgesel filmciliğin kötü talihini yenerek, ilgi çeken belgeseliyle son gazilerin yaşamını kitlelere gösteriyor. “Son Buluşma”, vizyondaki ilk haftasını tamamlarken, Çölgeçen belgeselin yapılış sürecine ve filmine dair sorularımızı cevapladı.


“Son Buluşma”yı başta kurmaca olarak çekmek istemişsiniz. Filmin belgesele dönme sürecini anlatır mısınız?
Kurmacayı yapmak tamamen elimde olan bir şeydi. Nasılsa istediğim an onu yaparım. Önce gerçek kahramanların gerçek hikayelerini çek, hem belgesel yapmış olursun diye düşündüm. Hem de gerekirse bu kayıtları, yapmak istediğin kurmacanın içinde kullanırsın...
Kurmaca film çekmeyi düşündüğünüz dönemde, konuyla ilgili araştırma yaptığınızı okudum. Bu araştırma, belgeselin çekim sürecinde işinize yaradı mı?
Hayır. Çünkü bu belgesel, ana kaynağın kendisini kayıt altına alarak yapıldı. Biz bir gerçek sinema çalışması yaptık. İzledikleriniz belgesiz, araştırmasız, senaryosuz, provasız, müdahalesiz çekimlerdi. Biz onların o andaki dünyalarında, çevrelerinde ne varsa canlı olarak kaydettik. Daha önceden oluşturulmuş hiçbir belge, fotoğraf, film gibi materyallere ihtiyacımız yoktu. Çünkü bu film bir anlatıcının açıklamalarına ve bir takım belgelere ihtiyaç duyan türden bir belgesel değil. Kahramanlarının kendilerini filmin içinde anlatarak ve var ederek oluşturdukları bir öykü... Gaziler kabul ettiği müddetçe herkes gidip onlarla ilgili bir şeyler yapabilirdi. Nitekim biz çekimlerimizi yaparken gerek yerel muhabirler geliyor, çekimler yapıp gidiyordu. Bunu filmin içinde de görüyorsunuz zaten.

‘Onlar dedelerimizdi’
Gaziler filmde çok doğal davranıyorlar. Bunu nasıl başardınız?
Biz onlarla birlikte yaşadık ve yaşadığımız her anı kaydettik. Onlar bizim dedelerimizdi, biz de onların torunları. Dedelerle torunları sohbet ettiler yani.
Sanırım gelecek kuşaklara gazilere dair bir belge bırakmış olmak sizin için büyük önem taşıyor. Bir yönetmen olarak sorumluluğunuzu yerine getirmiş olmaktan mutlu musunuz?
Böyle bir film yapmış olmaktan dolayı kendimi hem çok şanslı hem de çok mutlu hissediyorum. Ayrıca son üç Kurtuluş Savaşı gazimizin son yıllarında onlarla birlikte olmak, onlarla birlikte yaşamak, yemek, içmek, gezmek, gülmek, ağlamak bana özel bir gurur ve heyecan verdi. Belgesel film yapmak, gelecek kuşaklara kalacak bir belge bırakmak elbette ki büyük bir sorumluluk ister. “Ben yaptım oldu” diyemezsiniz.
Her şeyden önce ortaya çıkan eser gerçek olmalı, doğal olmalı, inandırıcı ve dürüst olmalı.

‘Üçünü de çok sevdim’
Ömer Küyük diğer gaziler arasında filmde biraz daha fazla ön plana çıkıyor. Bu Küyük’ün karakteriyle ilgili bir durum muydu?
Evet, hem karakteri hem de hareketliliğiyle ilgili bir durumdu. Ama diğer iki gazimiz Veysel Turan ve Yakup Satar’da inanılmaz insanlardı. Ben üçünü de aynı derecede çok sevdim.
Film tüm gösterimlerinde duygusal tepkilerle karşılandı. Bunu bekliyor muydunuz? Ne de olsa belgesel, tür itibariyle seyirciye biraz mesafeli durur.
Evet, bekliyordum. Çünkü filmi çekerken hissettiklerimizi aynen filme yansıttık. Dolayısıyla seyirci filmi seyrederken, bir süre sonra onlarla birlikte yaşamaya başlıyor. Bu benim için çok önemliydi. Benim gerçek hayatta onlarla yaşadıklarımı ve hissettiklerimi seyirci de “Son Buluşma” aracılığıyla yaşasın istedim. Yani onların insanlığını kendime saklamadım, herkese açtım.
3 gazimiz aracılığıyla günümüz insanının Kurtuluş Savaşı’nı yapan kuşağı, babalarını, dedelerini tanımalarını istedim. Bunun gelecek kuşaklara da kalmasını hedefledim. Bundan ötesini ben değil film anlatsın artık.

Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Kasım 2008 Cuma 10:33:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?