30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

İslam Şurası toplanıyor

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, internet ve televizyon yayıncılığı konularında çalışmalar yaptıklarını belirterek, ileride bir diyanet televizyonunun yayına başlamasının gündemde olduğunu söyledi.

Bardakoğlu, Mardin'de yaşanan katliamla ilgili olarak ise, "Katılaşmış, taşlaşmış kalplerimizin biraz yumuşaması gerekiyor" dedi.
12-15 Mayıs tarihleri arasında İstanbul'da düzenlenecek 7. Avrasya İslam Şurası öncesi bir bilgilendirme toplantısı düzenleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Avrasya Coğrafyası'nın birçok Müslüman ülke ve topluluğunun dini lider, müftü ve yetkililerinin katılacağı Şuranın önemini vurguladı.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Dış İlişkiler Daire Başkanı Ali Dere ve Din Eğitim Daire Başkanı Dr. Ulvi Ata ile birlikte kürsüye çıkan Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İslam dininin en doğru şekilde anlaşılması, toplumun aydınlatılması ve din hizmetlerinin yürütülmesi noktasında hayati bir görevi olduğunu belirtti.

Türkiye'nin köklü bir tarihi ve dünya ile ortak bağları olan bir devlet olduğunu vurgulayan Bardakoğlu, "Balkanlarda çok köklü tarihi bağlarımız var. Orta Asya Cumhuriyetleri ile son dönemde gitgide artan, gelişen bir kardeşlik bağımız ortak duygularımız var. Kafkasya Rusya Federasyonuna bağlı akraba topluluklarla aynı şekilde çok güçlü bağlarımız var. Böyle olduğu için başkanlık olarak bu coğrafyaya, hatta uzak doğudaki ülkelerle ilişkiye ayrı bir önem veriyoruz. Ama bizim gerek insan gerek bütçe imkanlarımız sınırlı olduğu için öncelik sıralaması yapıyoruz" dedi.

Avrasya coğrafyası ile ilişkilerin en az Avrupa kadar önem taşıdığını söyleyen Bardakoğlu, "Hem Avrupa hem de Afrika ile ilişkilerimize ilave olarak Avrasya Coğrafyası ile ilişkilerimiz daha farklı önem taşıyor. Türki cumhuriyetlerde genç ve dinamik nüfus var. Avrasya coğrafyası büyük bir tarihi mirası omuzlarında taşıyor. Yarına umutla bakan, özgüveni olan insan unsuruna sahip. Bizim için ayrı bir umut ve heyecan kaynağı" diye konuştu.

Dinin bölünmenin kavganın değil toplumsal huzurun ve birleşmenin kaynağı olması gerektiğini vurgulayan Bardakoğlu, Balkanlarda kardeş şehir projeleri ile çok sayıda tarihi mimari yapıları onardıklarını kaydetti.
Bardakoğlu, yarın yapılacak İslam Şurası'na 42 üye ülkeden 80'e yakın dini liderin katılacağını hatırlatarak şunları söyledi:
"Bu sizin için de bizim için de büyük bir buluşma. Lütfen bu dini liderleri yalnız bırakmayın. Yakalayın konuşun konuşturun ve o ülkelerin birikimini sorunlarını onlardan dinleyin. Emin olun 70-80 önemli misafirin her birini dinlediğinizde zihninizde çok güzel bir Avrasya kültürü, birikimi umutları ve heyecanı oluşacaktır. Bu heyecanı umutları taşımassak şura sahipliğini bu kadar zevkle yapmayız. Bu şura ilk olarak 1995 yılında toplanmaya başladı. Farlı ülkelerde de toplandık ancak misafirlerimiz İstanbul'da toplanmak istediklerini ısrarla belirtince son 3 toplantıyı da burada organize ettik. Bu şuranın amacı birbirimiz anlamak ve dinlemektir. Ortak aklı, ortak çözüm yolları aramaktır. Kimsenin iç işlerine, dini idaresine, din hizmetlerine müdahale etmesi, yön vermesi, şekil vermesi gibi bir düşünce asla söz konusu değil. 42 ülkenin dini lideri burada eşit dini idare mensupları olarak toplantıya katılacaktır. Hiçbirimizin diğerine ağabeylik yapmasına ihtiyaç da yoktur. Hepimizin ağabeyi bilgidir, ortak akıldır, ortak bağlarımızdır bizi bir araya getiren odur.

Şura'da bu yıl konuşacak konuların başında Dini bilginin kaynakları, üretilmesi, yenilenmesi ve paylaşılması olduğunu ifade eden Bardakoğlu, "Bizim özgüven kazanmamız, bu coğrafyanın tarihi kültürel bilgi zenginliğini fark etmemiz, hem bize özgüven kazandıracak hem de dış telkinlere, yönlendirmeler karşı daha direnç katacaktır. Bu durum tespiti yeterli değildir. Biz bunu bir adım ileri götürmek yeni bilgilere ulaşmak, üretmek ve biliyi yenilemek zorundayız. Bizde İhya ve tecdit vardır. Her şey bozuk, her şeyi yeniden inşa yoktur. Mevcudu sürekli yenileyerek, eksiklerini gidererek ileri gitme vardır. Sahip olduğumuz hazinenin farkına varıp, bu hazineden hareketle yeni çağa uygun yeni dini bilgiler üretmek, yeni metotları kullanıp yeni ufuklara koşmak zorundayız. Bunu yaparken bir rastgelelikten kurtulmalıyız. Dini bilginin rastgeleliği bizi birbirimize düşürür, din üzerinde yanlış planlı program toplumu rahatsız eder. Dini bilginin yönetilmesini, bilimin metodolojinin ışığında dini bilginin sağlıklı bir şekilde üretilmesini kastediyoruz. Bu niçin önemli çünkü din biliminde metodolojiyi üreten bu coğrafyanın insanlarıdır. Kuran-ı hadiseleri anlamada hatta diğer dini bilimleri anlamada metodolojiyi bulan, geliştiren ve bir metot üzerine bunların olması gerektiğini dünyaya ispatlayan hep bu coğrafyanın insanları olmuştur" şeklinde konuştu.

Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bardakoğlu, "Toplantının konusu belirlenirken özellikle Avrasya çoğrafyasında İslam bilincinin azaldığı konusunda bir tehdit mi sezildi" şeklindeki soruya, "Aslında dini bilgi, dinden uzaklaşmayı önleyen değil, din üzerinde düzgün düşünmeyi konuşmayı sağlayan bir alandır. Burada İslam'dan uzaklaşmayı önlemeden ziyade bu coğrafyadaki din üzerine din adına dinle ilgili konuşmaların bir metodunun zenginliğinin derli topluluğunun olması gerekiyor. Bilginin olmadığı yerde o boşluk duygu ile ve farklı amaçlarla çok kolay dolabilir. Bu gün Orta Asya'da çok kadim eski dini bilgisi okulları, medreseler var. Yeni açılmış okullar var. Din adına bu ülkelere verilen bilgilerin tartışılması lazım. Bilginin sakıncalısı ve yararlı şekilde ön yargı ve ayrım yapmaksızın öncelikle din adına ne biliyoruz, ne kadar sağlıklı biliyoruz bunları konuşmamız lazım. Ülkemizi ve birikimini önemsiyoruz. Biz sadece bu gün değil dün de dini bilgiyi önemsedik. Osmanlı devletinde, Cumhuriyetin kuruluşunda önemsedik. Rahmetli Atatürk Kuran tefsiri yazdırdı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın öncülüğünde hadis çalışmaları yapıldı. İstendi ki toplum İslam dinini kendi kaynaklarından doğru bilsin, din adına rastgelelikten keyfilikten kurtulalım" şeklinde yanıt verdi.

DİYANET TELEVİZYONU YAYINA BAŞLAYACAK
Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın interneti ne derecede kullandığı ile ilgili bir soru üzerine ise şunları söyledi: "Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 30'dan fazla ülkede temsilcimiz var. Ama görsel yayıncılık ve internet yayıncılığı konusunda henüz insanların bizden beklediği performansı gösteremedik ama bunun da artık vazgeçilmez bir önemli hizmet alanı olduğunun farkındayız. Yarın Avrasya web sayfamız açılacak. Belki ileride bir diyanet televizyonu yayına başlayacak. Biz de bu ihtiyacı çok acilen ve derinden hissediyoruz. Henüz düşünce aşamasında. Ankara'da başkanlıkta yeni inşaat alanlarımızda birini kültür ve yayın merkezi yapmak istiyoruz. Sadece televizyon değil, internet yayıncılğını biraz daha aktif olarak devreye katmak istiyoruz. Yeni nesiller daha hızlı ve yeni iletişim araçlarını kullanıyor. Diyanet işleri Başkanlığı'nın buna ayak uydurması gerekiyor. Buna göre mevzuatın değişmesi gerekiyor. Biz sadece kendi alanımızda kalarak yayıncılık yaparız. İslam Dininin inanç, ibadet ve ahlak
prensipleri alanında yayın yaparız".

MARDİN KATLİAMI
Bardakoğlu, Mardin'de yaşanan katliam ile ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Birkaç gün önce o Mardin'deki katliamda, vahşette hayatını kaybedenlerin birisi de 26 yaşındaki imam kardeşimizdi. Ben Beypazarı'nda zor da olsa onun cenaze namazını kaldırdım. Sadece onu değil bütün bu katliamlarda, terörde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyoruz. Maaşını paylaşmış, o insanlara kendini sevdirmiş, bölgenin dilini öğrenmiş, duygularını paylaşmış bir insandı ve hizmet için oraya gitmişti. İslam dini sadece bu tür acılardan sonra birbirimize sabır, merhamet, metanet, başsağlığı dilemek için olmamalıdır. Din sadece cenaze namazını kıldırmak, acıyı paylaşma ve dua etmek olmamalıdır. Din biraz da bu tür acıların yaşanmasını önlemelidir. Toplumda bir merhamet eğitimine ihtiyaç var. Merhametin kaynağı yüce rabbimizdir. Bir yerlerde demek ki yanlış yapıyoruz. Hem imam kardeşimizin, hem de Mardin'de katliamda şehit olan kişilerin geride bıraktığı yetimlere ve insanlara sahip çıkmamız gerekiyor. Diyanet işleri başkanlığı olarak da biz üzerimize düşenleri yapmayı amaçlıyoruz. Merhameti,
karışlıklı sevgiyi, saygıyı, toplumda yaygınlaştırmamız gerekiyor. Kalplerimizin biraz yumuşaması, katılaşmış, taşlaşmış kalplerimizin yumuşaması gerekiyor. Bu feodal yapı, töre ile açıklanamaz. Benzer katliamı batıda hali vakti yerinde insanlardan da çıkıyor. Demek ki sorun iç dünyamızda, iç dünyamızı imar etmeden sözlerin ve binaların önemi kalmıyor. Dinin bir merhamet dini olduğunu anlatan insanlara ihtayaç var".
 

iha
Yayın Tarihi : 11 Mayıs 2009 Pazartesi 16:20:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?