İstanbul Valisi Muammer Güler, eğlence yerlerindeki gürültü kirliliği ile ilgili yürütmeyi durdurma kararının kaldırıldığını bildirdi.

İstanbul Sanayi Odasının 22'nci Çevre Danışma Kurulu toplantısında konuşan Güler, İstanbul'daki planlamanın ''önce yerleş, sora kentleş, sonra da kentlileş'' olduğunu belirtti.

İstanbul'daki yoğunlaşmanın çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden biri olduğunu ifade eden Güler, ''İstanbul'daki çarpık yapılaşmada ruhsatlı kaçaklar ruhsatsızların çok önünde... Ruhsatlı kaçaklarda sorun var. Ruhsat almış ama ruhsata aykırı yapılaşmış'' dedi.

Bu sorunun çözülmesi için siyasi iradenin ötesinde toplumsal bilince ihtiyaç olduğuna işaret eden Güler, ''Ya bu binaların hepsini yıkacağız ya da ileride bu çarpıklıkları yaratmayacak kararlılıkta, tolere edebildiğimiz kadarını tolere ederek bu çarpıklıkları ileride yaratmayacak kararlıkta davranacağız'' diye konuştu.

Muammmer Güler eğlence yerlerindeki gürültü kirliliği ile ilgili olarak da şunları söyledi: ''Başlangıçta bazı yargı kararları ile yürütmeyi durdurma kararı çarşaf çarşaf bütün gazetelerde basıldı. Sanki idare yanlış bir şey yapmış gibi oldu.

Fakat yürütmeyi durdurma kararına itiraz ettik. Mahkeme o kararları kaldırdı. Şu anda hiç kimse de bilmiyor İstanbul'da bu kararların kaldırıldığını... Verdiğimiz kararın doğru olduğu yargı kararı ile de tescil edildi.'' Güler, İstanbul'un birinci sorununun trafik ya da deprem değil su havzalarının korunması olduğunu belirtti.

-TOPBAŞ-

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da konuşmasında, sanayinin İstanbul'u baskı altında tutmaması için çevre illerde oluşmasını sağlamak gerektiğini, Marmara Bölgesi'nin çevre düzenleme planının buna göre yapılmasının önemli olduğunu söyledi.

İstanbul genelinde 608 kilometre derenin hemen hemen tamamının kirli olduğunu ifade eden Topbaş, ''Bu derelerin 284 kilometresini temizledik. Geri kalan 324 kilometrenin temizliği için 3 milyar dolara ihtiyacımız var. Programımıza koyduk, bunu da yapacağız'' dedi.

Topbaş, şu anda İstanbul sahillerinin 161 kilometresinde denize girilebildiğini, 3 yıl içinde tüm sahilleri İstanbullular'ın istifade edebileceği hale getireceklerini kaydetti. Şu anda ciddi anlamda su havzalarının tehdit ve baskı altında olduğuna dikkat çeken Topbaş şunları kaydetti:

''İstanbul'a biz günde 1 milyon 800 bin metre küp su vermekteyiz. Bu dünyadaki kişi başına düşen su kullanımının altında esasında... Biraz daha ölçekler değiştiği takdirde sıkıntılar beklenebilir. Şu anda problem yok. Yüzde 53 doluluğumuz var. Kocaeli şu anda bir problem yaşıyor. Günde 25 bin metre küp su veriyorduk. Şimdi 25 bin daha veriyoruz. Ayrıca 20 bin metre küp vermek için de altyapı çalışması yapıyoruz.''

-''İSTANBUL'UN DOĞASI KENTLEŞMEYE KURBAN GİTTİ''-

İSO Çevre İhtisas Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay ise çevre sorununun ekonomik faaliyetleri etkilediğini, bunun için planlama gerektiğini söyledi. Okyay, ''İstanbul'daki sanayi, temiz teknoloji kullanan yüksek katma değerli ve ileri teknolojik ürünler üreten bir sanayi olmalı. Böyle bir sanayi altyapısının oluşturulması hedeflenmeli'' dedi.

Doğal Hayatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Orbay da İstanbul'un doğasının büyük bir hızla kentleşmeye kurban edildiği görüşünü dile getirdi.

Kişi başına düşen yeşil alan miktarının Köln'de 75 metre kare, Brüksel'de 27 metre kare, İstanbul'da ise sadece 4,64 metre kare olduğunu söyleyen Orbay, İstanbul çevresinde Bahçeköy, Zekeriyaköy, Uskumruköy, Göktürk, Kavacık, Çavuşbaşı, Sultanbeyli, Alemdağ ve Çekmeköy'ün ciddi anlamda yok olma tehlike altında bulunduğuna dikkat çekti.