İstinyepark’ın otoparkında her gün yaklaşık 10, hafta sonları ise 50’nin üzerinde insan park ettiği arabasını bulamıyor. Ancak golf arabalı ekip, en fazla 5 dakika içinde sizi arabanıza kavuşturuyor

İstinyepark Alışveriş Merkezi’nin 5 katlı, 140 bin metrekare büyüklüğünde ve yaklaşık 4000 araç kapasiteli otoparkındayız. İddialara göre Türkiye’deki en büyük alışveriş merkezi otoparkı. Tabii ki en fazla sıkıntı da burada yaşanıyor. İnsanlar araçlarını otoparkta kaybediyor. Saatlerce arayıp bulamıyor ya da doğu ucundan batı ucuna kadar 400 metrelik mesafeye sahip olan bu alışveriş merkezinde yaklaşık 350 metre yürüdükten sonra otoparkta, üstelik bir de ellerinde alışveriş poşetleriyle dolaşmak istemiyorlar. Ancak bu sıkıntı kısa sürede çözülmüş. Nasıl mı? Golf arabalarıyla! Müşterilerin çektikleri bu zorlukları hemen fark ettiklerini anlatan İstinyepark Operasyon Müdürü Tolga Engin, artık herkesin halinden memnun olduğunu söylüyor. Müşterilerin imdadına golf arabalarındaki elemanlar yetişiyor, hatta sadece gezmek isteyen çocuklara bile bir tur attırılıyor. Tabii sık sık komik olaylarla da karşılaşıyorlar. Bize anlattıkları olaylar arasında ise Hyundai marka arabasını Porsche diye tarif edenden, yaşlı babasını otoparkta unutup eve giden müşterilerin öyküleri bile var...

Komik otopark öyküleri
“O benim gözümde Hyundai değil, Porsche!”
“Bir keresinde bir müşterimiz Porsche marka kırmızı aracını bulamadığını söyledi. Aradık ancak tarif ettiği yerde kırmızı bir Hyundai vardı. ‘Bu, bana göre bir Porsche’ yanıtını aldık. Biz de espri olsun diye ‘Arabanız aslında Jaguar’a daha çok benziyor’ dedik, çok güldük.”

“Amca meğer oğlunun arabasıyla gelmiş”
“Bir gün siyah bir Peugeot 307 arıyorduk. Üç saat uğraştık, bulamadık. Sonunda adam oğlunu aradı, oğlu da ‘Baba senin araban bende, benimki de sende’ yanıtını verdi. Yaşlı amca oğlunun Albea marka arabasıyla gelmiş. Onun da üç saattir önünde duruyormuşuz meğer.”

“Arabayı kocam hediye etti; markayı, plakayı o bilir”
“Müşterilere ‘Otoparka hangi girişten girdiniz?’ veya ‘Otoparktan çıktığınızda hangi mağazaları gördünüz?’ gibi sorular soruyoruz. Bir müşteri ‘Arabayı kocam hediye etti, markasını ve plakasını o bilir’ demişti. Ayrıca otoparka girdiği noktayı, hangi istikametten geldiğini de söyleyemiyordu, eşinin telefonunu bilmiyordu. Sonunda aracın anahtarıyla tarama usülü bütün katları gezdik. Ama anahtar çalınmış olabilir. Bu durumlarda kimlik ve ruhsatı görmek istiyoruz, yoksa aracı teslim etmiyoruz.”

“Babasını otoparkta unutup gitmiş”
“Bir gün yaşlı bir amca otoparkta oturmuş bekliyordu. Yarım saatte bir yanına gittim, amca sürekli ‘Oğlum mutlaka gelir’ diyordu. Tam dört saat bekledi. Cep telefonunu hatırlamıyordu. Sonunda ısrarlarımız üzerine ev telefonunu verdi. Aradık ve karşımıza oğlu çıktı! Meğer babasını otoparkta unutup, Üsküdar’daki evinde keyif yapıyormuş. Geldiğinde çok mahcuptu.

”“Erkekler araçlarını daha sık kaybediyor”

“Erkekler araçlarını daha sık kaybediyor, ancak kendilerine yediremiyor, hiç bozuntuya vermeden kaybetmemiş havasında arıyorlar. Bunu fark edip ‘Sizi arabanıza kadar götürelim mi?’ diyoruz. Sohbet arasında aracın hangi katta olduğunu, markasını çaktırmadan, kişiyi rencide etmeden öğreniyoruz ve buluyoruz. Adam da ‘İşte arabam burada, sağ ol’ deyip iniyor.”

“Arabadan vazgeçtim, karımı bulun’ dedi”
“Kadınlar genellikle aracın ve kolon numarasının fotoğrafını çekiyor. Kimisi ise kolonlardaki mağazaların ya da oto yıkamanın tabelasını çekip bize gösteriyor. Bu bilgi işimize yaramıyor. Çünkü bu tabelalardan 100 tane var! Bir müşteri de hem arabasını hem eşini kaybetmişti. Sonunda ‘Arabadan vazgeçtim, karımı bulun’ diye feryat etti. Her ikisini de bulduk.”

“Biz sadece gezmek için bindik”
“Bir gün arabamdan inerken ‘Aslında biz yorgun değiliz, aracımızın yerini de biliyorduk; sadece bu arabayla gezmek istedik’ dediler. Bir keresinde ise bir aile bindi, bebekleri ağlıyordu. Ama benim arabamda sustu. Ağlayan bebeklerini susturmak için binenler de oluyor.”

Milliyet

Yayın Tarihi : 22 Şubat 2009 Pazar 22:47:17