2
Mayıs
2024
Perşembe
İSTANBUL

Marmara'da korkutan gerçek!

Türk ve Fransız bilim adamlarınca Le'Atalante gemisi ile 12 Mayısta Marmara Denizi'nde başlatılan ve Nautile denizaltısı ile deniz dibinde gerçekleştirilen incelemeler 12 Haziranda sonra erdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Fransızların Deniz Araştırma Merkezi IFREMER'e ait Le'Atalante araştırma gemisi ve Nautile denizaltısı ile Marmara Denizi dibinde yapılan araştırmalara ilişkin bilgi veren İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi ve Proje Araştırma Genel Koordinatörü Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu fayının kuzey kolu üzerindeki deprem beklentisi dolayısıyla, 1999 depreminden sonra Fransız bilim kuruluşlarıyla bir dizi araştırma başlatıldığını hatırlattı.

Daha önceki araştırmalarda 1999 Gölcük Depremi'nden sonra, İzmit Körfezi ve Marmara Denizi'nde aktif faylar boyunca bazı akışkanların (su ve gaz) çıkışının olduğunun saptandığını ifade eden Görür, ''Gaz çıkışları fayların aktivitesi bakımından önemli. Fayın aktif olduğunun da belirtisidir'' dedi.

Naci Görür, gaz ve su çıkışlarının hacmindeki değişiklikler, bunların bileşiminde olan değişimlerin yaklaşmakta olan deprem hakkında önemli ipucları vereceğini, bu nedenle de Nautile denizaltısı ile bilim adamlarının denizin tabanına daldıklarını ve her dalışta en az 7 saat kalarak çeşitli çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getirdi. Prof. Dr. Naci Görür, şu bilgileri verdi: ''Yaptığımız araştırmalar, bu gazların derinlerden geldiğini ortaya koydu. Bu gazlar yüzeyde bizim bataklık gazı olarak nitelediğimiz cinsten değil. Deniz tabanında organik maddenin bozulması sonucu meydana elen gaz değil, deprem derinliklerindeki kırıklardan gelen gazlar. Dolayısıyla biz bunları daha önce insansız denizaltı ile tespit etmiştik, şimdi görerek tespit ettik.''

Görür, denizaltı ile yapılan dalışlarda, ''denizin tabanında akustik yöntemlerle akışkanların çıktığı yerlerin belirlendiğini ve haritalandığını, akışkan çıkış noktaları ile aktif faylar arasındaki ilişkinin açığa kavuşturulduğunu'' vurguladı. Çalışmalar sırasında akışkanların nitelik ve kökeninin araştırılması için örnek alındığını belirten Prof. Dr. Görür, akışkan çıkışlarının en iyi gözlendiği 3 istasyona ölçümler yapacak ve küçük depremleri belirleyecek sismografların (OBS) yerleştirildiğini de bildirdi. Naci Görür, su çıkışları sebebiyle deniz tabanında faylar boyunca oluşan karbonat kabuklarının da incelendiğini ve örnekler alındığını ifade ederek, akışkan çıkışlarının deniz tabanındaki canlı yaşam üzerindeki etkilerinin incelendiğini ve daha önceki depremlerin çökel kayıtları kapsamında örnekler alındığını söyledi.

Görür, olası bir depremde deniz altı heyelanları oluşturabilecek ve tsunamiye neden olabilecek yerlerin de araştırıldığını dile getirdi.

-Cihazlar yerleştirildi-

Prof. Dr. Naci Görür, depremsellik açısından önem taşıyan gaz ve su çıkışlarının incelenebilmesi için Marmara Denizi tabanına bir denizaltı gözlem istasyonunun kurulması gerektiğini vurgulayarak, bunun için Türkiye'deki yetkililer ve AB fonlarından yararlanmak için başvurularda bulunduklarını ifade etti.

Çalışmalar sırasında Marmara Denizi'nin tabanına çok sayıda cihaz yerleştirildiğini anlatan Görür, bu cihazların 4 ay ile bir yıl arasında deniz dibinde kalacağını ve cihazların toplayacağı verilerin daha sonra değerlendirileceğini, çalışmaların sonuçlarının da dünya bilim kamuoyuna duyurulacağını bildirdi.

Görür, ''Sonuç olarak, Marmara'nın tabanında aktif fayların bütün özelliklerini inceliyoruz. Faylar boyunca sürekli gaz ve su çıkışları olduğu belirlendi ve haritalandı. Bunlar aktiviteyi gösteriyor. Faaliyeti gösteriyor. O nedenle de dikkat edilmesi gerekiyor'' dedi.

AA
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2007 Perşembe 14:34:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?