2
Mayıs
2024
Perşembe
İSTANBUL

Sultanahmet'te gece

Sultanahmet'te gece.. .Ya da hayalet coğrafya...

Tüm dünyada gece yaşamının en sükseli taşıyıcıları olan tarihi kent alanları, İstanbul’da ironik bir izolasyon içerisine alınmıştır. 7/24 yaşayan dinamik kent kültüründen tümü ile yalıtılmış olan tarihi yarımada, gece 12’den sonra terkedilmiş bir kasaba görünümüne bürünür.

Sultanahmet’in dinamik kent yaşamından nasıl da izole olduğunun en açık sonucu olan ‘gece yoksunluğu’, bu eşsiz coğrafyayı gündüzleri açılıp geceleri kapanan yüzeysel bir kent vitrinine dönüştürmektedir.

Sultanahmet bölgesi özellikle Cumhuriyet sonrası yakın tarihimiz içerisinde kentin kültürel haritasından tümüyle izole edilmiştir. Coğrafyasının çok büyük bir bölümü kamusal, ticari ve tarihi alanlarla çevrili olan bölge, özellikle 1980 sonrası zorunlu bir geçiş merkezi ve yalıtılmış bir ‘turistik park’ işlevine bürünür. Bugün Sultanahmet, gece yaşamı gibi kentin dinamik sosyo-kültürel ünitelerinin birçoğundan mahrumdur. Günümüzde semtin gece yaşamı için faaliyet gösteren son mekanlar da benzer bir sessizlik içersindedir.


İstanbul gece yaşamınını en görünür yatırımcılarından olan İzzet Çapa da dahil bir çok büyük yatırımcı ve işletme ne yazık ki Sultanahmet’ten uzak durmaktadır. Özellikle geceleri, kentin tüm noktalarına olan yakınlığı, özel ulaşım ve otoparka çok müsait alanlara sahip olmasına rağmen Sultanahmet’in tüm alanları boş bekletilmektedir.


Gece yaşamı İstanbul’un yükselen dinamiği Son yıllarda özellikle gece yaşamı konusunda tüm dünyada ön plana çıkan İstanbul, bu alanda çok büyük yatırımcıları kendisine çekiyor. Kentin gitgide güçlenmekte ve artmakta olan eğlence endüstrisine eklemlenemeyen tek merkezi noktasını Sultanahmet bölgesi oluşturuyor.


Eğlence sektörü ve özellikle gece yaşamı, git gide çeşitlenen alternatifleri ile İstanbul’u bir markaya dönüştürmeye aday. Bu aşamada kalite, kapasite ve alternatif eğlence anlayışları konusunda en kısır bölge ne yazık ki Sultanahmet...

İstanbul’un özellikle son dönemde ön plana çıkmaya başlayan gece yaşamı, sunduğu kalite ve alternatifler ile dünya çapında önemli bir marka olmaya hazırlanıyor. Kentin 24 saate dağılan aktivitelerinin önemli bir bölümünü oluşturan eğlence mekanları bir çok yabancı yatırımcıyı İstanbul’a çekiyor. Ciddi bir eğlence endüstrisi yaratan İstanbul, ardı ardına açılan ve çeşitlenen mekanları ile her türden gece aktivitesine cevap verebilecek dinamik bir kimliğe bürünüyor. Bu hızlı dönüşüm süreci içerisinde kentin en merkezi noktalarından olan Sultanahmet bölgesi, bir çok konudaki mahrumiyetini ne yazık ki bu alanda da yaşıyor.

Sultanahmet coğrafyası kuşkusuz kentin diğer noktalarından her gece ışıltılar içerisinde izlenen bir panoramik manzara parçası olmaktan çok daha fazlasını ifade eder. Ancak bu yanılsamalı ışıltılar, senelerdir kendi içerisinde farklı bir hiçlikle örülüdür. Kentin öteki merkezlerinden farklı olarak bu mahallenin meydanlarında öyle sabaha kadar içilmez, kahkaha sesleri pek duyulmaz, sokaklarında dans edilmez, mehtap izlenmez ya da bir gece vakti Aya Sofya’ya karşı öpüşülmez… İnsana dair bazı keyifler, bu coğrafyadan bir biçimde yalıtılmıştır. Bu öylesine bir yalıtımdır ki, gecenin ilerleyen saatlerinde yolu Sultanahmet’e düşen her ziyaretçiyi ürkütecek bir ıssızlık karşılar. Şairin, “bir çığlık atsam, sesimi duyar mısın” nağmeleri bu coğrafyada trajikomik bir anlama bürünür.

Son tramvay güne noktayı koyuyor

Son vapur ve tramvay seferleri ile tarihi yarımadada garip bir çekilme başlar. Kentin 7/24 yaşayan diğer merkezlerinden farklı olarak, bu güzeller güzeli coğrafya adeta kaderine terk edilir. Sultanahmet’in Cumhuriyet sonrası tarihi, bu özel merkezi kentin kültürel haritasından izole etmeye adanmış gibidir. Burada yaşam, bir tür harikalar diyarı, bir film seti ya da turistik bir gezi parkı olarak tümü ile gün ışığına odaklanmıştır. Halbuki tüm bu yanılsamaların yanında gerçek yaşam tüm hızı ile devam etmektedir. Bugün ekonomi, kültür ve sosyal yapılanma gün ışığına ihtiyaç duymadan 24 saate yayılan bir konumlanmaya sahiptir. Bu çağdaş konumlanmadan bir türlü nasibini alamayan son merkezdir Sultanahmet. Güller, laleler ile donatılır, sokakları renk renk boyanır, dünyanın en güzel merkezi ilan edilir ama bir türlü bu yalıtılmış park anlayışının dışına çıkamaz. Kentin tüm diğer noktaları metropole dair bir kültüre kucak açmışken, kent kimliğinin bu en eski merkezi gündüzleri açılıp geceleri kepenkleri çekilen bir gezi köyü anlayışı ile idare edilmektedir.

Gece yaşamı farklı değerlendiriliyor...

Gece yaşamı, modern ekonominin gelişimi açısından karşılıksız arz ve taleplerle yüklüdür. Hafta içi ve sonları özellikle çalışan kesimin boş zaman dilimini oluşturan bu saatler yaşam kültürleri içerisinde kendisine özgü sayısız farklı biçimde değerlendirilir. Bunlardan en belirgin olanı sosyalleşme ve stres atmanın biricik araçlarından olan eğlence hayatıdır. Tarih boyunca toplumların sürekli gelişim halinde tuttuğu gece yaşamı değişik biçimlerde değerlendirilmiştir. Yüzyıl başına dek uzanan dillere destan fener alayları gece yaşamının kültür içerisindeki özel bir uzantısını oluşturmaktadır. Cumhuriyet dönemi balolarından, meyhane, gazino ve disko kültürüne dek uzanan çeşitli eğlenceler yakın tarihin geç saatlerinde farklı kültür gruplarından insanları bir araya getirmiştir. Günümüz ekonomisinin önemli bir parçası olan eğlence sektörünün git gide artan rekabet ortamına paralel çeşitlenen ve genişleyen uzantıları, özellikle son senelerde İstanbul’un dünyaca görünür aktivitelerinin başında gelmekte. On binleri hedef alan festivaller, dev bütçeli organizasyonlar ve sayıları git gide artan gece clupleri, çeşitlenen eğlence anlayışının bağımsız ekonomilerini yaratmaktalar.

Konuyu Sultanahmet coğrafyasına taşıdığımızda ise karşımıza çıkan panorama farklı bir özerklik yaratır. Bu güzeller güzeli coğrafyanın sokakları geceleri bir tür hayalet kasaba görünümüne bürünür. Bölgede konaklayan turistlere yönelik birkaç sembolik mekan, eğlence hayatı adına büyük bir dirençle ayakta kalmaya çalışırken, kentin gece yaşamına ev sahipliği yapan farklı noktaları tek bir mekanda yüzlerce insanı ağırlar.

Sultanahmet turizm vitrini

Kuşkusuz bu ironik tablonun ortaya çıkmasında farklı etmenler rol oynamaktadır. Sultanahmet coğrafyasının, özellikle turizm odaklı bir vitrine dönüştürülmesi, kentin dinamik nüfusunun bu bölgeye yabancılaşmasını sağlamıştır. Birçok genç için, Sultanahmet coğrafyası yalnızca gündüzleri görülebilecek bir müzeler bölgesidir. Bölgedeki yabancı turistlerin büyük bölümünün alt ekonomik sınıftan olması ve eğlence için farklı noktalara yönelmeleri konuyu onlar açısından da bir ihtiyaç olmaktan çıkarmıştır. Sultanahmet’in farklı noktalarlında yer alan küçüklü büyüklü camiler buraya toplum olarak ta muhafazakar bir kimlik yüklenmesine neden olmuştur. Tüm bu ilişkiler ağı, Sultanahmet’I adeta gündüzleri açılıp geceleri kapanan bir vitrin konumuna getirmiştir. Aralarında İzzet Çapa’nın da olduğu eğlence sektörünün pek çok yatırımcısının ayak basmadığı bölge, kentin orta yerinde kaderine ter edilmiş bir coğrafya olarak büyük bir ilgiye ihtiyaç duymaktadır.

sultanahmetmagazin.com
Yayın Tarihi : 17 Kasım 2007 Cumartesi 12:32:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?