1
Mayıs
2024
Çarşamba
İSTANBUL

Taşı toprağı eziyet oldu

Acemi sürücüler rallici kesildi, cinayet gibi kazalar arttı. Özetle; kaçan kurtulur oldu

HAKKINDA onlarca şarkı ve şiir yazılar; bir gelenen vazgeçemediği, Boğaz’ın incisi İstanbul ölmek üzere. Aşırı göç, plansız yapılaşma sonucu herkesin kafasına göre çitlerle çevirdiği bölgeye birbirinden gecekondular ile değil depreme, neredeyse yoldan geçen kamyonun neden olduğu sarsıntıya bile dayanamayacak kadar dayanıksız binalar yaptığı şehir adeta can çekişiyor. İstanbul’un şu an sorunsuz hiçbir yeri yok. Hani sorunlar da öyleki, sonunda ölebilirsiniz bile. Siz hiç, “Tinerciler tarafından öldürülen” veya, “Yıkılan binanın enkazında can verenleri” duymadınız mı? Peki iki kıtayı birleştiren, ortasından nehir değil, koskoca bir deniz geçen İstanbul ne olacak? Biz, “Ne olacak?” ve “Ne yapılacak?” kısımlarını yetkililere havale ederek sorunları sıralayalım.

İstanbul’da resmi kayıtlara göre 2 milyona yakın taşıt bulunuyor. Yine bu sayıyla ters orantılı olarak kötü ve yetersiz yollar var. Örneğin iş yeriniz Büyükçekmece’de eviniz de Kadıköy’de.

Van’a gitmek kolay

Saat 17.00’da mesainiz bitiyor, servisinize biniyorsanız size tavsiyemiz yanınıza bol bol gıda almanız. Çünkü neresinden bakarsanız bakın iki saatlik uzun bir yolculuk sizi bekliyor. Ama Atatürk Hava Limanı’ndan uçağa binip Van’a giderseniz bir saat 45 dakika sürüyor. Buna, denetimsiz ehliyet kurslarında direksiyona bir kere oturup ardından kendini yollara atan sürücüleri; caddeleri babasının malı gibi yarış pisti haline getiren magandaları ve bunlarla mücadelede, sayılarından dolayı, yetersiz kalan trafik polisleri de eklememiz gerekiyor.

Diyelim ki bir engelli vatandaşsınız. Evinizden çıkıp işinizi halledip dönmeniz için en az 5-6 kişiden yardım almanız lazım. Ne otobüsler size göre tasarlanmış; ne de sapasağlam insanların bile yürüyemediği kaldırımlar. Gerçi evinizde kalsanız bu sefer de sele teslim olma ihtimaliniz var. En küçük yağmurda can simidlerini hatırlamakta fayda bulunuyor. Gecenin bir yarısı yürüyerek evinize giderken iki, üç kişi, “Ya paranı ya canını” diyerek size saldırıyor. Ya paranızı veriyorsunuz ya canınızı... Geçim sıkıntısı mı, o da ne? Hani şu Çanakkale’de kilosu 100 kuruşa satılan fakat İstanbul’da fiyatı aniden 2 YTL’ye çıkan domatesten mi bahsediyorsunuz. Varsın yemeyin. Hâlâ yaşadığınıza şükredin.

Tercüman
Yayın Tarihi : 9 Aralık 2007 Pazar 14:43:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?