1
Mayıs
2024
Çarşamba
İSTANBUL

Toptan'dan medyaya çağrı

TBMM Başkanı Köksal Toptan, katıldığı 75. Dil Bayramı programında medyaya seslenerek, "Sorumluluklarınızın bilinciyle dil kullanımına özen gösteriniz" dedi. Devlet Bakanı Mehmet Aydın ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da, Türkçe'nin yabancı dil etkisinde bulunmasından yakınarak, vatandaşları dikkatli olmaya çağırdı. 

75. Dil Bayramı kapsamında Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen törende bir konuşma yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 1932'de bu mekanda başlamış olan çok anlamlı, çok önemli bir çalışmanın 75. yıldönümünün kutlandığını belirterek, "Bayramımızı kutluyoruz. 'Bayram' sözcüğü, bizim düşünce dünyamızda hak edilmiş bir coşkuyu ifade eder. Öyle olmasını gerektiğini düşünürüm. Ama bende 'bayram' sözcüğü aynı zamanda garip bir biçimde hüznü çağrıştırır. Dinsel ve ulusal bayramlar için de böyledir. Dayanışma ve eşitliği önerdiğini bildiğimiz dinsel öğretilerin bayram günleri, inanılmaz bir eşitliğin yaşandığı günde olmanın ötesinde, varlıklı olanla yoksul arasında bir türlü giderilemeyen eşitsizliği daha çok anımsamamızı bize dayatır. Ulusal bayramlar da böyledir" dedi. Günay, Cumhuriyet Bayramı'nın bütün cumhurun, halkın, yani vatanın bayramı olduğunu dile getirerek, Cumhuriyet Bayramı'nın mekanlara sıkıştırılmış seçkin davetlilerin katılımıyla kutlandığını söyledi. 

Bu tarz bir kutlamanın kendisini üzdüğünü dile getiren Günay, "Bugün de böyle bir şey hissediyorum. Elbette 75 yıldan bu yana TDK, önce ve sonraki yapısıyla konuyla ilgili bakanlıklar, aydınlar, öğretmenler, dilimizin geliştirilmesi, en büyük dayanağımızın güçlendirilmesi, ortaklık aracı olarak yaygınlaştırılması konusunda çok güzel çalışmalar yapıyor. Nobel törenlerinde Türkçe konuşuluyor" diye konuştu. 

Bu çalışmaların yanı sıra sokaklarda yabancı dillerle donatılmış tabelalarla sıklıkla karşılaşıldığına dikkat çeken Bakan Günay, Türkçe'de yer edinen yabancı sözcüklerden yakındı. Yazılı ve görsel bir kavram olan medyanın Türkçe karşılığının bilinmediğini dile getiren Günay, "İletişim yayınları daha saygınmış gibi yabancı dilleri kullanılıyor. Ne kadar güzel sözcüklerimiz varken selamlaşmada, uğurlamada yabancı diller kullanılıyor. Dilimizin yetiştirdiği zenginliklerimizi farkında olamayan gençliğimiz birbirlerini 'Hi' diye selamlıyor, 'Bye' diye uğurluyor. Bundan çıkmak için biraz daha gayret göstermemiz gerekiyor. Özgüveni korumalıyız. Bu dilin konuşabileceği ne kadar büyük bir coğrafya üzerinde olduğumuza, özgüvenle ülkemize bakmamız gerekiyor. Türkçe yaşayacak ve gelişecek ve böylece elbette Türk milleti yaşayacak ve gelişecektir" ifadelerini kullandı. 

Devlet Bakanı Mehmet Aydın ise, "Milli his ile dil arasında çok kuvvetli bir bağ mevcuttur. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin de intişarına (yayılmasına) başlıca etkendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlenebilsin" dedi. İlkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milletinin, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtaracağını ifade eden Bakan Aydın, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkı, Türk milletidir. Türk milleti demek, bir bakıma Türk dili demektir. Burada sadece duygu dil arasında bağ kurulmuyor. Sadece bu ilişkiye dikkat çekilmiyor. Dilin sosyolojik boyutuna, kültürel boyutuna, yani millilik, yahut kolektif kimlik gerçeğine de açık bir biçimde işaret ediliyor" ifadelerini kullandı.

"MEDYA, SORUMLULUKLARININ BİLİNCİYLE DİL KULLANIMINA ÖZEN GÖSTERMELİ" 

Programda konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Köksal Toptan ise, Mustafa Kemal Atatürk'ün, cumhuriyeti kurarken onun temellerinin sağlam bir kültüre dayanması gerektiğine inandığını, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür' veciz sözünün bu inancının açık ifade olduğunu dile getirdi. "Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin öngördüğü kültür, milli köklerden beslenen evrensel değerlerle barışık bir nitelik taşıyordu. Atatürk kendi köklerinden, kendi toprağından beslenmeyen bir fidanın büyüyüp serpilemeyeceğini iyi bildiği için tarihimizin ve dilimizin öğrenilmesine öncelik verdi" diyen Toptan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gazi Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken ve devrimleri gerçekleştirirken, dili milli birliğin en önemli unsuru olarak görmüştür. Esarete karşı verilen destansı mücadeleler zincirinin ardından henüz birçok sorun çözülememişken, Atatürk'ün Fuat Köprülü'ye Türkiyat Enstitüsü'nü kurdurması, onun dile ve kültüre ne kadar değer verdiğini göstermektedir. Nitekim bu anlayışın sonucunda 1928 yılında Harf Devrimi gerçekleştirildi, 1931'de Türk Tarih Kurumu, 1932'de Türk Dil Kurumu, 1935'te de Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kuruldu. Bu kurumların ortak amacı, Türk tarihi, kültürü ve dilinin araştırılması, öğrenilmesi ve gelecek nesillere öğretilmesiydi. Çünkü dil, kültür ve tarih bir toplumun kimliğini oluşturan temel unsurlardır." 

İnsanların birbirleriyle iletişiminin temel aracı olan dilin, kültürlerarası diyalog, dostluk ve barış köprülerinin kurulması için de vazgeçilmez bir role sahip olduğunu vurgulayan Toptan, "Sürekli gelişen güzel dilimiz Türkçe, zengin içeriğiyle dünyanın en köklü ve en çok konuşulan dilleri arasında yer almaktadır. Dilimizin bu denli yaygın olması tarihimizin, kültürümüzün ve medeniyetimizin zenginliğini ve çeşitliliğini göstermektedir. Ancak 11. yüzyılın sonlarında yazılan ve ilk Türk Lügati olarak bilinen Divan-ı Lügat-it Türk'ün 8 bin kelime olduğunu düşünecek olursak, aradan geçen bunca asra rağmen dilimizin zenginleşmesi çabalarımızda çok geç kaldığımızı da kabullenmek gerekir. Bu nedenle yapılan çalışmaları daha da çoğaltmak ve 10 asrın açığını kapatmak gerekir" şeklinde konuştu. 

Bugün 75. kuruluş yıldönümünü kutlayan ve cumhuriyetin en köklü kurumları arasında yer alan TDK'nın kurucularının tamamının milletvekili olduğunu hatırlatan Toptan, "Milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyenlere karşı verilen savaşı yöneten gazi meclisimizin dil konusundaki hassasiyeti takdire değerdir. Böylesine önemli görevler üstlenen, demokrasimizin kalbi, halk iradesinin hayat kaynağı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Başkanı olmaktan onur ve kıvanç duyuyorum" ifadelerini kullandı. 

TDK'nın aradan geçen 75 yılda çok başarılı işler yaptığını dile getiren Toptan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Hepimizin ortak değeri olan dilimizin zenginleştirilmesi, yabancı kelimelerden arındırılması, korunması ve yaygınlaştırılması için gösterdiği çabayı takdirle karşılıyoruz. Teknolojide ve iletişimde yaşanan baş döndürücü gelişmelerle sınırların kalktığı bu dönemde birçok alanda kendini gösteren bozulma, maalesef dilde de kendini hissettirmiştir. Yine bu gelişmeler Türkiye'de konuşulan Türkçe'nin yakın coğrafyamızda çok daha geniş kitlelere ulaşabilmesini sağlamıştır. Bizim kelimelerimiz ve düşüncelerimiz bu coğrafyalarda daha hızlı dolaşmaya başlamış, kültürel etki alanımız genişlemiştir. Ancak güzel dilimize yabancı kelimeler hızla girmekte, Türkçe'nin doğru ve etkin bir şekilde kullanılmasına özen gösterilmemektedir." 

İşyerlerine verilen yabancı isimlere de değinen Meclis Başkanı Toptan, bu durumu üzüntüyle karşıladığını belirterek, "Son yıllarda işyerlerine yabancı isimler verilmekte, caddelerimiz adeta yabancı tabela istilasına uğramaktadır. Üzüntüyle karşıladığım bu konuda vatandaşlarımızın daha dikkatli davranmalarını ve yabancı isim vermemelerini istiyoruz. Etki alanı oldukça fazla olan tüm görsel, işitsel ve yazılı medyamızda da dilin yanlış kullanımını özendirici yayınlar yapıldığına maalesef şahit oluyoruz. Buradan, geniş kitlelere hitap eden basın ve medya kuruluşlarına çağrıda bulunmak istiyorum; sorumluluklarınızın bilinciyle dil kullanımına özen gösteriniz" diye konuştu. 

Diline önem vermeyen toplumların başka kültürlerin etkisi altına girmeleri ve kültür yozlaşması yaşamalarının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Toptan, "Köklü tarihi geçmişe sahip ve en kıymetli hazinemiz olan Türkçemiz'i, yabancı kelimelerin istilasından koruyarak doğru ve güzel kullanma konusunda herkesin hassas davranması ortak arzumuzdur" dedi. 

Dilini kaybeden toplumların millet olma özelliğini de kaybedeceğini ifade eden Toptan, bunun için dilin çok önemli olduğunu, bu konuda oldukça yoğun çalışmaların yapıldığını aktardı. Türkçe için sadece devlet kurumlarıyla ortak çalışmalar yapmak ya da çağrılarda bulunmanın yeterli olmayacağını kaydeden Toptan, şöyle konuştu:
"Türkçemiz'in korunması için modern iletişim yöntemleri ile halkla ilişkiler çalışmaları da kullanılmalıdır. Artık çağın gerektirdiği bilimsel yöntemleri uygulamalı, gerekirse bilgilendirici kampanyalar düzenlemeliyiz. Yabancı dille eğitim yapma ile yabancı dili iyi öğretme farkını anlamalı ve bu konudaki eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmeliyiz. Zaman zaman çeşitli alanlarda 'Türkçe Konuşan Devlet ve pTopluluklar' toplantıları düzenler ama bu toplantılarda tercüman aracılığı ile anlaşırız. Bu konudaki eksikliklerimizi bilmeli ve yeni yaklaşımlar bulmaya ve uygulamaya çalışmalıyız." Toptan, gelecek nesillere Türkçe'nin anlatım gücünün, milli kimlik açısından dilin önemi ve korunmasının her fırsatta anlatılması gerektiğini dile getirdi. Toptan ayrıca, her zaman olduğu gibi, Meclisin yapılacak çalışmalara destek vermeye hazır olduğunu ifade etti. 

TDK'nın milli kimlik ve benliğin özü olan Türkçe'nin gelişmesi ve korunması yönündeki çalışmalarını takdirle karşıladığını belirten Toptan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği Türk Dil Kurumu'nun Başkanı Prof. Dr. Sayın Şükrü Haluk Akalın'a ve değerli çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum. Dilimizin saf ve temiz olarak gelecek kuşaklara aktarılacağına inancım tamdır. Güzel Türkçe'mizin korunması ve dünya dilleri arasında seçkin bir yere gelmesi için gayret gösteren herkese, Türkçe'yi kullanırken özenli davranan her vatandaşımıza şükran duygularımı iletiyorum."

İHA
Yayın Tarihi : 26 Eylül 2007 Çarşamba 15:33:02
Güncelleme :27 Eylül 2007 Perşembe 12:58:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?