1
Mayıs
2024
Çarşamba
İSTANBUL

''Uluslararası İslamofobya Konferansı''

İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İslamofobiyanın süratle tehlikeli boyutları olan bir hastalık şekline geldiğini belirterek, karşı çıkılıp durdurulmadığı taktirde, dünya barışı ve istikrarı için ciddi bir tehdit teşkil edeceğini ve bütün inanç ve kültürlerden halklar için tehlikeliler oluşturacağını ifade etti. 

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) tarafından düzenlenen ''Uluslararası İslamofobya Konferansı'' İstanbul Grand Cevahir Otel'de başladı. İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri (İKT) Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler, eski milletvekillerinden Merve Kavakçı, AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman Ayva'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.Prof. Dr. İhsanoğlu Kur'an-ı Kerim okunmasıyla başlayan konferansın açılışında bir konuşma yaptı. Çok yaygınlaşmakta olan ve tehlikeli bir akım haline gelen İslamofobiya ile sadece hükümetlerin çabalarıyla mücadele etmenin mümkün olmayacağını belirten Prof. Dr. İhsanoğlu, "Akademisyenler, medya mensupları, şair, yazar, sanatçı ve bütün fikir adamlarının İslam'ın küçük düşürülmemesi ve İslamofobiya ile mücadele konusunda faal bir rol üstlenmeleri gerekiyor. İslamofobiya süratle tehlikeli boyutları olan bir hastalık şekline geldi.Karşı çıkılıp durdurulmazsa dünya barışı ve istikrarı için ciddi bir tehdit teşkil edecek ve bütün inanç ve kültürlerden halklar için tehlikeliler oluşturacaktır" dedi. 

İslam dünyasındaki ülkelerin, hükümetlerin ve İKT'nin tek başına bu meydan okumayla baş edemeyeceğini dile getiren Prof. Dr. İhsanoğlu, İslamofobiyanın nedenlerinin pek çok olduğunu ve köklerinin tarihi husumete uzandığını söyledi. 

Hükümetler arası ve hükümetler dışı teşkilatların raporlarının, İslamofobiyanın ırk ayrımından bile daha baskın ve yaygın olabilecek şekilde ilerleme kaydettiğine işaret ettiğini belirten Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bazı batı medya kuruluşlarının İslamiyeti ve Müslümanları ısrarlı şekilde yanlış tanıtması, Müslümanlara karşı ön yargının en sürekli ve kuvvetli kaynaklarından biri olagelmiştir. Şimdi medyanın günümüz ortamında İslamofobiyanın baş yayıcısı olduğu düşünülmektedir. İster Irak, ister Filistin, ister Afganistan veya başka bir yerde olsun Müslümanların karıştıkları şiddet olayları üzerinde ihtiyari bir şekilde odaklanan haber başlıklarını duymadığımız günler çok nadirdir. Tabiatıyla bu tür olayların, bu şekilde tasviri en geniş haliyle Avrupa'nın ortak bilinç altına işlenmiş ön yargılarını daha da kuvvetlendirmektedir. Karikatür krizini hatırlarsınız. Hiçbir Müslüman hiçbir zaman Hristiyanlığın kutsal sembollerine ya da ulusal sembollerine hakaret etmekle ya da onları küçük düşürmekle suçlanmamıştır. Oysa bunun tam tersi olaylar olmuştur."
 
Bazı Avrupa parlamenterlerinin İslam dünyasındaki parlamenterlerle ilişki kurma politikası başlattıklarını öğrendiğini belirten Prof. Dr. İhsanoğlu, İslam dünyasının parlamentolarının da bu uygulamayı örnek almalarını ve batılı parlamenterlerin İslamofobiya meselesini doğru bir bakış açısıyla ve daha fazla açıklıkla anlamalarını sağlayıcı temaslarda bulunmaları gerektiğine değindi. 

"Müşterek inanış ve ecdattan hareketle, İslamiyet ve Hıristiyanlığı bir araya getiren unsurların, onları ayrı tutanlardan daha ağır bastığına samimiyetle inanıyorum" diyen Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, bu anlayıştan hareketle İslamiyet ve Hristiyanlık arasında tarihi uzlaşmaya gidilmesi çağrısını sürekli tekrarladığını dile getirdi. 

Hristiyanlık ile Musevilik arasında böyle bir tarihi uzlaşmanın hasıl olduğunu geçen asırda benzer bir çabanın olduğunu belirten Prof. Dr. İhsanoğlu, "Bütün insanlığın yararına bu arzumuzun günün birinde gerçekleşmesini diliyorum. Ayrımcılığa ve ruhi ve fiziksel saldırılara karşı kendimizi savunmak vacip olmuştur. Kuvvetle inanıyoruz ki, bu tip meselelerle uğraşırken diyalogun alternatifi yoktur. Ama diyalogun başarılı olması için somut icraata geçmeden tarafların kutuplaşmayı ortadan kaldırmaya çalışmaları, bunun için de birçok ön şart üzerinde anlaşılması gerekmektedir'' diye konuştu. 

Prof. Dr. İhsanoğlu, İslamiyet'i küçük düşürmeyi hedef alan kampanyalara ve bunların İslamofobiya olarak bilinen sonuçlarına karşı koymak için İKT bünyesinde ''İslamofobiya Takip Merkezi'' oluşturulduğunu belirterek, görevlerinin uzun ve meşakkatli olduğunu söyledi. Bazı toplumların hafızalarında asırlardır iyice yeşermiş bazı algılamaların barışçıl yollarla değiştirmeye gayret ettiklerini dile getiren Prof. Dr. İhsanoğlu, "11 Eylül olayını takip eden ve şiddet, savaş,ve istikrarsızlıkla dolu İslam dünyasında hüküm süren şartlara bağlı olarak, batıdaki uluslararası iklimin Müslümanların görüşlerine fazla rağbet etmediği bir dönemde, bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız" dedi. 

Prof. Dr. İhsanoğlu son olarak, iyi düşünülmüş ve organize edilmiş kararlı bir çabanın kabul göreceğinden emin olduğunu ve kendilerini başarıyı götüreceğini söyledi.

İHA
Yayın Tarihi : 8 Aralık 2007 Cumartesi 18:23:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?