4
Mayıs
2024
Cumartesi
İSTANBUL

Uyuşturucuya karşı sergi

Ressam Yavuz Tanyeli, ‘Benim görevim, bir aydın ve çocuğunu eroinden kaybetmiş bir baba olarak bu konuya parmak basmak’ diyor

3 Mart 2004. Saat sabah dokuz. Can Tanyeli okula gitmek için evden ayrıldı. 18.00’de Can, okulun tuvaletinde baygın bulundu. Eroin almıştı; hemen Şişli Etfal Hastanesi’ne nakledildi. 18.45’te Can, koma halinde acil servise getirildi. Acil servis doktoru, onu kısa bir muayeneden geçirdi. Fakat hakkında bir zabıt tutulmadı.

Bir süre sonra ayılan Can, her bağımlı gibi korktu ve iyileştim diyerek hastaneden ayrıldı. Annesi avukat Ayda Tanyeli, oğlunu defalarca aradı ama cevap alamadı.
4 Mart 2004. Saat sabah sekiz. Can’ın ölüm haberi geldi...

26 yaşındaydı Can Tanyeli, uyuşturucu nedeniyle öldüğünde. Annesi ve babası onun için çok mücadele etmişlerdi ama başarılı olamadılar. Hâlâ babası, ressam Yavuz Tanyeli mücadelesini sürdürüyor; hem hukuksal hem de sanatsal alanda. Oğlunun ölümünün hemen ardından ressam arkadaşı Şenol Yorozlu ile birlikte sergi açarak eroin sorununa dikkat çeken Tanyeli, şimdi yine bir sergiyle sesini duyurmaya çalışıyor.

Yavuz Tanyeli’nin yanında bu kez oğlunun arkadaşı fotoğraf sanatçısı Çağla Cömert var. Üstelik sergide Can’ın şiirleri ve müziği de izleyicilere gösteriliyor.
“Seri Katil” adlı bu yeni sergide Yavuz Tanyeli resimleriyle, Çağla Cömert fotoğraflarıyla anlatıyorlar eroini, yaşanılanları. Tüm bunlara duvarlarda Can Tanyeli’nin şiirleri ile 2003 yılında Afyon’daki müzik festivalinde verdiği konserin kaydı eşlik ediyor.

‘Çok arkadaşımı kaybettim’
Çağla Cömert, Can Tanyeli’nin üniversiteden arkadaşı. “Birlikte çok zaman geçiriyorduk” diyor ve ekliyor:
“Bu konuya odaklanmak istedim çünkü çok arkadaşımı kaybettim uyuşturucudan. Fotoğraflarımda onların dünyasına girmeye çalıştım. Olabildiğince görünmez olup, kendimi karşımdakinin yerine koyup fotoğraf çektim.”

Yavuz Tanyeli ise, sanatıyla yaptığı mücadeleyi şöyle anlatıyor:
“Ben başbakan olsam fiili bir mücadele yapabilirim, kanunları değiştirtirim. Doğru çalışmayan ‘uyuşturucu maddeler politikası’nı bugünkü dünyaya uygun bir hale getirmeye çalışırım. Ama benim görevim bir aydın ve çocuğunu eroinden kaybetmiş bir baba olarak bu konuya işaret etmek, parmak basmak.”

Can Tanyeli’nin, şiirler yazan, müzik yapan, çok okuyan ve düşünen bir insan olduğunu söylüyor Yavuz Tanyeli:

“6 albümü, 2 şiir kitabı vardı; biri basıldı. Müzik konusunda çok yetenekliydi. Mesela 13 yaşında İlhan Erşahin’le birlikte sahneye çıktı. Elektro akustik anlayışıyla çok önemli işler yapmıştı. Elektro akustik sıralamasında birinci kuşak İlhan Mimaroğlu, ikinci kuşak Alper Maral, üçüncü kuşak da Can Tanyeli olarak geçiyor. Güncel müzik sanatını, Türkiye’de ilk yapanlardan biriydi. Çok yazık oldu.”
Toplumun bakış açısını da eleştiriyor Tanyeli; “Kullanmasın efendim” sözlerine şiddetle karşı çıkıyor. Uyuşturucu madde bağımlılığının herkesin başına gelebileceğini vurguluyor:

“Aydın ya da entelektüel olmak bu maddeden kurtulmayı sağlamıyor. Benim çocuğuma bir şey olmaz dememek lazım. Nasıl benimkine oldu? Dünyanın en akıllı adamı ol, kendi kendine bu maddeden kurtulamazsın. Yardım alman gerekir. Ama pek de yardım edilmiyor.

İstanbul’da AMATEM ve Manisa’da bir hastane var. Oysa 81 ilde, bir sürü madde bağımlısı bulunuyor. Aileler, sosyal gruplar ilgilenebileceği kadar ilgileniyor ama hükümet politikayı belirlemedikten sonra yapacak bir şey yok.”
Bağımlı birinin ‘tutsak’ olduğunu söylüyor Tanyeli. Ve o tutsaklığı nedeniyle yaşamını sürdüremediğini belirtiyor:

“Uyuşturucuyu kendi isteğiyle alıyor diye algılanıyor. Oysa almama gibi bir şansın yok; iki kere yaptın mı bitti. Mesela İsviçre’de, Londra’da eroin yüzünden ölen bağımlı sayısı sıfır denecek kadar az. Sebebi şu: devlet kontrolünde eroin veriyorlar. Bu şekilde hayatları devam ediyor çocukların. Devletin politikası bağımlılara yardım edici, kurtarıcı bir politika olmalı, onları cezalandırıcı değil.”

Bakanlıklara ve hastaneye dava
Tanyeli’nin hukuki bir mücadelesi de var. Ayda Tanyeli, Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nü, Can’ın ölümünde ve öncesinde gerekli önlemleri almadıkları, görevlerini ihmal ettikleri, ağır hizmet kusuru işledikleri gerekçesiyle suçladı ve dava açtı. Dava şu anda temyizde. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidecekler.

Yavuz Tanyeli Şişli Etfal Hastanesi’ni suçluyor, oğlunun hastaneden çıkmasına izin verdikleri için:

“Eroin komasında gelen birinin nereye gittiğini kimse bilmiyor. Oysa orada doktorun onu hemen yoğun bakıma alması gerekiyordu. Hastane, davada acil servislerine getirilmiş böyle bir hastanın kaydının bulunmadığını beyan etti. Zabıt tutmamışlar.”

Milliyet
Yayın Tarihi : 24 Aralık 2008 Çarşamba 12:12:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?