2
Mayıs
2024
Perşembe
SİLİVRİ - İSTANBUL
Nufus
12.573.836
Yüz Ölçümü
5.220
İlçe Sayısı
41
Vali
Nufus
125.364
Yüz Ölçümü
860
Belediye Sayısı
27
Köy Sayısı
0
Kaymakam

Silivri Genel Bilgi

Silivri'den Genel Bir GörünümMarmara Bölgesi'nde, İstanbul İline bağlı bir ilçe olan Silivri, kuzeyinde Çatalca, batısında Çorlu ve Marmara Ereğlisi, doğusunda Büyükçekmece, güneyinde de Marmara Denizi ile çevrilidir. İstanbul'un batı kesiminde yer alan ilçe toprakları güneye doğru yüksekliği azalan alçak bir plato görünümündedir. İlçenin kuzey kesimini Istranca (Yıldızlı) Dağlarının güneydoğu uzantıları engebelendirmektedir. İlçenin doğusundaki Muratçeşme bölgesinde Kel ve Arap tepeleri ilçedeki diğer engebelerdir. Bunların dışında ilçe toprakları içerisinde yüksek dağlar bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu topraklar akarsu vadileri ile parçalanmıştır.

İlçe topraklarını küçük akarsular sulamaktadır. Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi'ne ulaşan bu akarsuların en belli başlıları, Çanta Deresi, Gelevri Deresi, Kova Deresi, Tuzla Deresi'dir. Ergene Nehri'ne katılan Çorlu Çayı da Silivri'nin kuzey kesiminden kaynaklanmaktadır. Istranca Deresi ilçe sınırları dışında olan Terkos Gölü'ne dökülmektedir. 

Silivri Dalgakıranİstanbul'a 70 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 860 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 108.155'tir.

İlçenin doğal bitki örtüsü step görünümünde olup, düz alanları kaplamaktadır. Kuzeyde arazinin yüksek kesimlerinde ormanlık ve çalılıklar bulunmaktadır. Burada gürgen, akağaç, meşe, kayın, ardıç, ıhlamur, kızılcık, fındık, söğüt, kavak, akasya, ceviz ve bodur meşe gibi ağaç toplulukları vardır. Bunların yanı sıra dağ köylerinde filina denilen erika arboralar, kekik otu ve yabani naneler dikkati çekmektedir.

Silivri'de Trakya ikliminin özellikleri görülmektedir. Kışlar genellikle soğuk ve yağışlı, yazlar ılıktır. Yıllık ortalama yağış miktarı 600-700 mm.dir. Kuzeye ve batıya gidildikçe kara ikliminin etkileri artmaktadır. Yıllık ısı ortalaması 13,7 oC , yıllık yağış ortalaması ise 691,4 mm.dir. 

Piri Mehmet Paşa Camisiİlçenin ekonomisi tarım ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında; buğday, soğan, ayçiçeği, yulaf, şeker pancarı, mısır ve patates gelmektedir. Çeşitli sebzelerin yetiştirildiği ilçede üzüm ve elma ön plandadır. Son yıllarda çiçekçilik yaygınlaşmaya başlamış ve bu konuda çiçek seraları kurulmuştur. Silivri'de hayvancılık önemli bir gelir kaynağıdır. Yapay tohumlama yöntemi ile süt inekçiliği yapılmaktadır. Bu konuda özel çiftlikler kurulmuştur. Silivri özellikle yoğurdu ile ünlüdür. İlçede sanayii fazla gelişmemiş olup, un, bitkisel yağ, yem, süt ürünleri, teneke kutu ambalaj malzemeleri ve tuğla fabrikaları bulunmaktadır. Kıyılarda tatil siteleri, otel-motel ve yazlık konutlar yapılmış olup, yerli ve yabancı turistin ilgi duyduğu turizm bölgelerindendir.

Silivri yöresinde yapılan kazı ve yüzey araştırmaları yörenin tarih öncesi çağlarına inen uzun bir tarihi geçmişi olduğunu göstermektedir. Antik Çağda bugünkü Silivri koyunun doğusunda bulunan 56 m. yüksekliğindeki dik ve sarp bir tepenin üzerinde Selymbria isimli bir kent bulunuyordu. Bu tepenin etrafı surlarla çevrilmiş, kent geliştikten sonra surların dışına kadar yayılmıştır. 

Silivri SurlarıMÖ.677'de Yunanistan'nın Megara kentinden gelen göçmenler burada bir Helen kenti kurmuşlardır. Heredotos, Marmara Denizi'nin Trakya kıyılarında Perinthos gibi, Thrak kaleleri ile Selymbria'nın bir Thrak kenti olmayıp, bir Helen kenti olduğunu ileri sürmüştür. Ancak, MÖ.677'de oluşan bu kentin Thraklar zamanında mı yoksa Helenler zamanında mı kurulduğu kesinlik kazanamamıştır.

Silivri'deki höyüklerde Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsünden D.H. French'in 1956 yılından önce yapmış olduğu araştırmalarda ve Ord.Prof.Dr. Şevket Aziz Kansu'nun Kınalı Höyüğündeki kazılarda Geç kalkolitik Çağa inen buluntularla karşılaşılmıştır. Burada ele geçen keramikler Troia I. dönemi ile çok yakın benzerlikleri bulunmaktadır. Bu benzerlikten ötürü Silivri yöresinin MÖ.3000 yılında Troia ile bir bağlantısı açıklık kazanmaktadır. Büyük olasılıkla her iki bölge arasında bir kültür alış verişi bulunmaktadır. Bunun dışında Silivri ve çevresinin 3.000 yıllarına ait başka bir bilgiye rastlanmamaktadır. Yörenin bundan sonraki dönemi kısmen karanlık olmakla birlikte, ilk yerleşimin MÖ.1200 yıllarında Thraklar tarafından yapıldığı kabul edilmektedir. Nitekim Selymbria ismindeki bria ekinin Thrak dilinde kent veya şehir anlamına geldiği dikkate alınacak olursa yörede Megara Koloni hareketi öncesinde bir Thrak yerleşimi olduğu da kesinlik kazanmaktadır. MÖ.750-550 yılları arasında Yunanistan'da başlayan kolonizasyon hareketi Ege, Marmara Denizi ve Boğazları geçtikten sonra Karadeniz kıyılarına kadar yayılmıştır. Silivri'nin bulunduğu yerdeki Selymbria kenti de Yunanistan'ın İstmos bölgesinden gelen Dorlar tarafından kurulmuştur. Bu kolonizasyon sırasında İzmit'te Astakos, Kadıköy’de Khalkedon ve Silivri'de de Slymbria kurulmuştur. 

Bizans Dönemine ait kilise kalıntısıMÖ.V.yüzyılda bütün Anadolu ile birlikte bu yöre de Pers egemenliği altına girmiştir. Pers Kralı Kyros 546'da Lydia Kralı Kroisos’u yendikten sonra Traklarla komşu olmuştur. İon kentlerinin Perslere karşı başlattığı isyan hareketinden sonra Trakya kıyısındaki diğer şehirler gibi Slymbria da Perslerin hakimiyetine girmiştir. MÖ.409'da Alkibiades şehri işgal etmiş Slymbria da Atina ile müttefiklik antlaşması imzalamıştır. Peloponnesos Savaşları sonrasında MÖ.408'de Slymbria'da Byzantion'dan sürülen Klearkos'un eline geçmiştir. MÖ.377'de Attika-Delos Deniz Birliği'nin üyesi olmuş ve 357'de Byzantion ile birlikte bu birlikten ayrılmıştır. Bundan sonra her iki kent bir müttefiklik antlaşması yapmışlardır.

MÖ.II.yüzyılın ortalarına kadar önemli bir devlet konumunda olan Slymbria'nın doğu komşusu olan Byzantion ve batı komşusu Perinthos'un güçlenmesinden sonra Slymbria önemini yitirmiştir. Romalılar buraya egemen oldukları sırada Slymbria bir köy konumunda idi. Roma döneminde tarihihlerde Silivri'den çok az söz edilmiştir. Yalnızca Romalı elçi Lucius Cornelius ile Kral Antiokhos MÖ.166'da burada buluşmuşlardır. Bunun dışında Roma dönemi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, yörede Roma dönemine ait lahit parçalarına rastlanmış oluşu Roma varlığını kanıtlamaktadır. Bu dönemde Slymbria'nın Byzantion'un mu yoksa Perinthos'un mu hakimiyetinde olduğu bilinmemektedir. Byzantion'un Constantinopolis ismi ile önem kazanmasından sonra Slymbria'nın da ismine tarihi kaynaklarda rastlanmıştır. İmparator Arkadios'un karısı Eudoksia'dan ötürü IV.yüzyıl sonlarında buraya Eudoksiopolis ismi verilmiştir. Bundan sonra şehir gelişmiş ve önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Eudoksia'nın ölümünden sonra bu isim terk edilmiştir. VI.yüzyıl yazarları buradan söz ederken Eudoksiapolis yerine Slymbria'yı kullanmaya başlamışlardır. 

Bizans SarnıcıBizans döneminde Silivri Batı Gotların Constantinopolis'e saldırıları sırasında kuşatılmışsa da şehir ele geçirilememiştir. Ancak Ostragotlardan Kral Teodorik'in yöreye akınları sırasında, 479 yılında Silivri işgal edilmiştir. Daha sonra Ostragotlar İtalya yarımadasında bir krallık kurunca Trakya ve Balkanlardan çekilmiş ve Slymbria da Ostragotların hakimiyetinden kurtulmuştur. Bizans İmparatoru Anastasius Balkanlardan gelen Barbar akınlarını önlemek amacıyla 532 yılında Anastasius'un Uzun Sur-u denilen bir sur yaptırmıştır. Bu sur sayesinde Constantinopolis başta olmak üzere Slymbria da bir yüzyıla yakın akınlardan kurtulmuştur. Bu surlar kısa sürede yapılmalarından ötürü bir deprem sonucunda yıkılmıştır.

I.Iustinianus zamanında (527-565) Slymbria'nın ticaret ve sanatta önemli bir yeri olmuştur. Bizanslı tüccarlar Çin'den ipekçiliği öğrenmiş ve Silivri yöresine bol miktarda dut ekerek ipekböcekçiliğine başlamışlardır. İpekböcekçiliğinin yanı sıra şarapçılık ve tarım oldukça yaygınlaşmıştır. 

Mimar Sinan (Uzun Köprü) Köprüsüİmparator Aleksios Komnenos 1082 yılında Bizans'a deniz yolu ile gelecek saldırıları önlemek amacı ile Silivri'de bir Venedik ticaret kolonisinin kurulmasına izin vermiştir. Böylece Venedikliler Silivri limanına gümrük vergisi ödemeden girme ayrıcalığını kazanmışlardır.

Slymbria Bizans'ın merkezine yakınlığından ötürü Haçlı seferleri sırasında yağmalanmış ve 1204'te Latinlerin eline geçmiştir. Bizans imparatorlarından Ioannes Kantekuzenos'un kızı prenses Theodora'nın 1345'te Slymbria'da Sultan Orhan ile evlenmesi kenti bir kez daha ön plana çıkarmıştır.

XV.yüzyılda İstanbul'un fethi öncesinde Slymbria Osmanlılara karşı direnmiş ve sonra teslim olmak zorunda kalmıştır. Bazı kaynaklarda Silivri'nin I.Murat (1361-1389) tarafından fethedildiğini, I.Murat'ın öldürülmesinden sonra yeniden Bizanslıların eline geçtiğini yazmaktadır. I.Yıldırım Beyazıt'ın (1389-1402) Silivri'ye egemen olmasından kısa bir süre sonra Timur yöreye hakim olmuş ve ardından da Bizanslılar yeniden yöreyi ele geçirmişlerdir. Silivri'nin kesin olarak fethi Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) zamanında gerçekleşmiştir. 

Şeytan Hoca Eviİstanbul'un fethinden önce Karaca Paşa yol üzerindeki Bizans şehir ve kasabalarını ele geçirirken Silivri'de direnme ile karşılaşacağını düşünerek bu kalenin fethini daha sonraya bırakmıştır. İstanbul'un fethinden sonra Silivri ile birlikte Marmara Ereğlisi de Osmanlılara teslim olmuştur.

Osmanlı döneminde Silivri Bizans döneminde olduğu gibi sayfiye yeri olma özelliğini korumuştur. Kanuni Sultan Süleyman Yapağca Çiftliği'nde bir cami ve saray yaptırmıştır. Celaliye Çiftliği'nde de Piri Mehmet Paşa kendi adını taşıyan camiyi, Sultan IV.Mehmet de bir av köşkü yaptırmıştır. Osmanlı padişahlarının ve devlet adamlarının yanı sıra Kırım Hanları da burasını yazlık olarak kullanmışlardır.

1509'da İstanbul'da meydana gelen ve Küçük Kıyamet denilen deprem Silivri ve çevresinde büyük tahribata yol açmış, Sultan II.Beyazıt tarafından surlar onarılmıştır. Kırım Savaşı sırasında (1853-1896) Kırım Türkleri buraya gelerek yerleşmişlerdir. Osmanlı Rus Savaşı'nda (1877-1878) Rus orduları burayı işgal etmiş, bu arada Balkan Savaşı sonrasında Balkanlardan gelen Vidinler başta olmak üzere bir çok aile de Silivri'ye yerleşmişlerdir. Yeni gelen halk çevrede bir takım köyler kurmuşlardır. 

Silivri'de Yeni YapılanmaXIX.yüzyılda Vize Livasına bağlı olan Silivri uzun süre Rumeli Eyaletinin kazası konumunda idi. Tanzimatın ilanından sonra (1839) Silivri İstanbul Zaptiye Nezaretince yönetilmiş, 1846'da Liva, 1856 yılına kadar Havas-ı Humayun'a bağlı Kadılık olarak yönetilmiştir. Bunun ardından 1867'de kaza olmuştur. Çatalca'nın 1876'da sancak olması ile bu kez Çatalca'ya bağlı kaza konumuna getirilmiştir.

I.Dünya Savaşı'ndan sonra Sevr Antlaşması'na (20 temmuz 1920) göre Silivri Yunanlılara bırakılmış, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 1.Kasım.1922'de kurtarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1926'da Çatalca ile birlikte Silivri de İstanbul'a bağlı ilçe konumuna getirilmiştir.

İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Silivri Sur Kalıntıları, Piri Mehmet Paşa Külliyesi (1530-1531), Mimar Sinan (Uzun Köprü) Köprüsü (XVI.yüzyıl), Bizans Sarnıcı (XIV.yüzyıl) ve Bizans dönemine ait kilise kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca Türk sivil mimari örneklerinden evler vardır.

Kenthaber Kültür Kurulu 

Fotoğraflar, www.silivri.gov.tr ve www.silivri-bel.gov.tr adreslerinden alınmıştır.

Yayın Tarihi : 10 Mart 2008 Pazartesi 14:39:05
Güncelleme :9 Haziran 2009 Salı 13:21:39

Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
İLGİLİ SAYFALAR