30
Nisan
2024
Salı
KOCAELİ

Artık edebiyatın Yelkovan'ı var

Genel Yayın Yönetmenliğini Hürriyet Yaşar ve İzmitli edebiyatçı Kadir Yüksel’in birlikte yürüttükleri iki aylık edebiyat dergisi Yelkovan, nisan başında yayın yaşamına merhaba dedi...

İçinden geçilen dönemin özelliklerinden ve olaylarından seçilen bir yazın konusunu soruşturmalarla birlikte işleyecek olan derginin her sayısında değişik bir kitap da, çeşitli yazılarla “Yakın Bakış” altında irdelenecek. 

İlk sayının dosyası olan “Edebiyat ve Güncellik” için yazan ya da yanıtlarıyla görüş belirtenler Özdemir İnce, Ataol Behramoğlu, Abdülkadir Budak, Oktay Akbal, Nezihe Meriç, Afşar Timuçin, Uğur Kökden, Muzaffer İzgü, Osman Şahin, M. Sadık Aslankara, Akif Kurtuluş. 

Emin Özdemir, Ömer Demircan, Hürriyet Yaşar ve Eray Karınca’nın eleştiri ve incelemelerinin bulunduğu “Yakın Bakış” bölümünde ise, Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı romanı, kapsamlı yazılarla irdeleniyor. 

Tarık Dursun K., Mustafa Balel, Feyza Hepçilingirler, Jale Sancak, Hasan Özkılıç, Nemika Tuğcu’nun öyküleri; Şükrü Erbaş, Veysel Çolak, Ahmet Ada, Kadir Aydemir, Rahmi Emeç, İhsan Topçu, Ayşe Nalan ve Şener Aksu’nun şiirleriyle, Kemal Özer’in Eric Stinus’tan çeviri şiirlerinin bulunduğu nisan-mayıs sayısının “Yazım Serüvenleri” bölümünde Faruk Duman da Kırk adlı romanının dönüşüm ve yazılışını konu ediniyor. 

Yelkovan niçin çıktı...

Soruyu genişletsek...
Bir iş niçin yapılır?
En kaba görünüşle, “doymak” için. 
Bu görüşte belirleyici olan, açlığın, özlemin neye karşı duyulan bir açlık, özlem olduğu değil mi? 

Dergimiz, okurun konuşma gereksinimi duyduğu konuları özellikle konuşsun, konuştursun, o konularda yeni bakış açıları getirsin; ortada görünmeksizin ortamı etkileyenlerin açık kalmasını istemedikleri pencerelere ördürdükleri duvarları da gücü yettiğince yıksın, ortamın aydınlanmasına, görünürleşmesine, sapla samanın ayrılmasına, unutturulanların anımsanmasına katkısı olsun istiyoruz. 

Her sayımızda, bu anlayışla seçtiğimiz bir ağırlıklı konuyu, bir de kitabı irdelemeye çalışacağız. Düşünme yetimizin topluca güdülmek istendiği şu son yıllarda, güzel sanatın diliyle konuşan ya da güzel sanatın dilini, söylediklerini çözümleyen, yorumlayan sanatçılarımızın, aydın kalemlerimizin yazılarıyla... 

Yelkovan, üstlendiği işlevlerinin coşkusuyla yayımlanıyor.

İlk seçtiğimiz ağırlıklı konumuz, “edebiyat ve güncellik.” 

12 Eylül, Türk sanatının “güncel olanı, toplumsal olanı dönüştürme” becerisini vurdu. Yok edemediyse de, ağır yaralarla bu becerimizi zayıflattı. Sonuçları da, ya güncel olandan kaçmak ya da onu dönüştüremeden yapıtlaştırmak biçiminde yaygınlaştı. 

İşte ilk ağırlıklı konumuzu seçerken bizi yönlendiren gözlem ve duyarlılığımız bu oldu. Yaşadığımız son 25-30 yıl, yazı dilinde sanatlaşmayacak mı? “Güncelden, hele güncel olan toplumsaldan iyi sanat çıkmaz” kandırmacalarına kapılmış gidecek miyiz böyle? 

İnsanlığın edebiyat birikimi ¦ki bu birikimi oluşturan toplumların içinde biz de varız¦ kendi güncelini/toplumsalını başarılı dönüştürümlerle unutulmazlaştıran başyapıtlarla dolu iken, bizim güncelimizden, bizim toplumsalımızdan daha ne kadar kaçacak Türk edebiyatçısı? 

Bu sorular ardı ardına, kuşkusuz ki, kaçmayan sanatçıların ve yapıtların yetersizliği duygusuyla geliyor; sorumluluk duygusunu yitirmemiş az sayıdaki sanatçımızı ve yapıtlarını görmezlikten gelmek gibi bir kusura düşmeyi hiç istemeyiz. Güncelimizde bulunmayana, toplumsal olmayana her yönelişi “kaçmak” olarak görmenin kişiyi

Hürriyet Yaşar/kenthaber
Yayın Tarihi : 7 Mayıs 2007 Pazartesi 11:48:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?