3
Mayıs
2024
Cuma
SAKARYA

İftarı Sakarya'da yaptı

BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA STK TEMSİLCİLERİ İLE İFTARDA BİR ARAYA GELDİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül sabahından itibaren Türkiye'de hiçbir şeyin eksisi gibi olmayacağını söyledi.

Sakarya'da Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileriyle iftarda bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada Sakarya ve komşu illerin 17 Ağustos 1999'da yaşanan büyük deprem felaketinin 11. yıl dönümüne hazırlandığını belirterek, "Milletlerin tarihinde böyle felaketler olmuş ancak, bu büyük felaketler büyük dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Ne yazık ki ülkemiz 17 Ağustos'takine benzer nice felaketler, nice tabi afetler yaşamış olmasına rağmen bunlardan ders almamıştır. Bugün durum bundan farklı değil onu söyleyeyim. Vatandaşlarımızla dertleşip gelin burada bir kentsel dönüşüm yapalım dediğimizde hepsi olumsuz yaklaşırlar. Önümüze rakamlar çıkarırlar. Oturduğu bina kaçaktır, göçüktür ama buna rağmen nerde oturuyorsa onun için en iyisidir, en güzelidir, en idealidir. Neticeyi kendine göre görmüyor ya ona öyle bakıyor. Bakın diyoruz burası böyle. Tememni ediyorum ki bunlara artık ferasetemizle bakarız. Çok daha iyi yaklaşım gösteririz bir durumla karşı karşıya kalmayız. Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı. En önümle sebeplerinden biri de takdir edersiniz 17 Ağustos'ta yaşanan deprem olmuştur. Bu depremle sadece birlikte Türkiye'de sadece afet yönetimi yardımlaşma, bayındırlık altyapı gibi alanlarda aynı zamanda zihniyet bu depremden de nasibini ciddi şekilde almıştır. O gün 17 Ağustosta deprem burada oldu. Ama sizler de yaşadınız enkaz altında kalan Ankara'daki hükümet oldu şu anda da gerek ülkemizde gerek dünyada depremler yaşanıyor. Son Elazığ'ta böyle bir acı yaşadık ancak böyle durumlarda devlet çok çok hızlı bir şekilde, tüm imkanlarıyla artık bölgelere yetişiyor. Ramazan ayında Elazığ'da bitirilen deprem konutlarını hak sahiplerine teslim edeceğiz" dedi.

Başbakan Erdoğan büyük felaketlerin büyük değişimleri beraberinde getirdiğini belirterek, "Millet olarak yaşadığımız felaketlerden birinin de 12 eylül 1980 müdahalesi olduğunu hepiniz biliyorsunuz. 12 Eylül öncesi yaşanan provokasyonlarda yüzlerce gencimizi zamansız kaybettik. 12 Eylül sonrasında da yine birçok gencimizi işkencelerde idamlarda yitirdik.12 Eylül birden bire olup bitiveren bir süreç olmadı. İşte daha sonra Televizyonlardan izliyoruz. Bir sağdan bir soldan idam ettik dediler. Bu çok çok acı bir tabloydu ne demek o. Bir sağdan bir soldan suçluysa cezasını çeker ama suç burada bir denge politikası yürütemezsiniz. Yargısız infaz yapamazsınız ama darbeler işte tanımı içerisinde bunu gizler. İşte biz diyoruz ki bir daha bunlar bu güzel ülkemizde yaşanmasın. Benim milletim bir daha bu darbeleri görmesin, yaşamasın. Anayasa değişikliği ile bunlar sağlanır mı ayrı mesele istiyoruz ki bunu işte bunu yapabilecek veya yapma imkanı olanlarda da bu zihniyet değişimi gerçekleşsin. 1982'de darbenin gölgesinde hazırlanan anayasa tam 28 yıl boyunca Türkiye'nin kalkınmasının. ilerlemesinin. büyümesinin önünde ciddi bir engel teşkil etti. 28 yıl içinde üzerinde birçok değişiklik yapıldı. Ama şimdi biz 12 Eylül anayasası üzerindeki en büyük en kapsamlı ve en demokratik değişikliği yapıyor anayasamızı ve ülkemiz üzerindeki darbe gölgesini artık çok büyük oranda siliyoruz" diye konuştu.

Anayasaların bir ülkenin ve bir milletin kaderini tayin eden geleceğini şekillendiren en üst metinler olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkiye'nin ekonomik anlamda siyasi anlamda dış politika ve sosyal hayat anlamında yıllardır bazı engelleri aşamıyor olması bizati anayasanın yapısından kaynaklanmaktadır. 12 Eylül bireyi insanı bireyi insanı vatandaşı merkeze alan değil,devleti merkeze alan bir anayasadır. Haklar ve özgürlükler her cümlenin sonuna ama ifadesi ancak ifadesi getirilerek kısıtlanmıştır. 12 Eylül Anayasası oluşan kurumlar Türkiye'nin değişmesine kalkınmasın şüpheyle bakar sanal korkularla büyümeyi ve ilerlemeyi engelleyen yapılar haline gelmiştir. Bakınız. Anayasamızda egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ifade edilir ama pratikte bunun böyle olmadığını çok ibret verici hadiselerle gördük. Sadece bizim dönemimizde 411 vakasını, 367 garabetini parti kapatma tehdidini yaşadık. Düşünebiliyor musunuz parlementonun yüzde 65'i bizim milletvekillerimizden oluşuyor ve böyle bir iktidar partisi kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya. Başbakan yargılanıyor, kabinenin yarısından fazlası yargılanıyor. Ses mi çıkardık, yargılandık, nerede Anayasa mahkemesinde ve her şey olabilirdi nitekim ana muhalefet bile buna şakşakçılık yapmıştır, alkış tutmuştur. Demokratik parlementer sistem içerisinde böyle bir şey olabilir mi ama Türkiye bunu yaşadı" dedi.

12 Eylül tarihinin çok önemli olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Onun için biz diyoruz ki bu bir partinin projesi değil. Onun için evet demeye hazır olmamız lazım. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kimi kararları bizi çıldırtmıştır. 1992 veya 1993 Telekom özelleştiriliyor ve Danıştay ve Anayasa Mahkemesi bunu engelliyor. Baktığımızda Türkiye bu tavırlardan dolayı ne kaybetti biliyormusunuz 25 milyar dolar kaybetti. 25 milyar dolar dile kolay o dönemde Türkiye'nin dış borcu Türkiye'nin bütçesine yakın bir miktar Türkiye çok ciddi bir kaynak kaybına uğradı. Bizim dönemimizde bazı ideolojik durumlara karşı takındığı tavır bize ciddi miktarda zaman kaybettirdi" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan Tam gün yasası çıkardıkları ancak Danıştay engeli karşılaştıklarını ifade ederek, "Büyük ölçüde devlet hastanelerinde görevli doktorlarımızın yüzde 80'ni kabul etmişler. Fakat malum grup dernek birlik neyse Danışzoruz. Bir sağdan bir soldan idatay'a müracaat ile daha sağlık bakanlığı kararı açıklamamış ne yapacağını söylememiş sadece bir basın açıklaması ile sitesinde yayınlamış. Tam gün yasasın hakkında 24 saatte iptal kararı veriyorlar. 30 ayda karar veremediği herhangi bir konuda şimdi kalkıyorsun 24 saatte nasıl karar veriyorsun. Bunu söylediğimiz zaman başbakan siyaset yapsın hukuk işine karışması diyorlar. Ne demek ya bu beni yarılıyor ben yürütmenin başıyım şuanda. Cumhurbaşkanından sonra yürütmenin başıyım ben. Bunu kovalamak zorundayım. Bunun hesabını ben veriyorum. Çünkü bu hastaneleri sen yönetmiyorsun biz yönetiyoruz. Orada hesabı biz veriyoruz. Orada iki beli iki büklüm oraya gelen vatandaşımızın halinden ben acı duyuyorum sen duymuyorsun. Biz artık şu hastane kuyrukları sona ersin istiyoruz. Muassır medeniyetler seviyesini çıksın bir Türkiye olsun istiyoruz. Bu böyle olacak yoksa oraya kuyrukları diz eczane yok ilaç yok orada insanlar kıvrınsın sonra modern Türkiye nerede modern Türkiye. Ne hastaneler yattık biz. Bir odaya giriyorsun 6-8-10 hasta tuvaleti banyosu yok. Sağlam girsen hasta çıkarsın bunları biz yaşadık bu hastanelerde biz yattık ama şimdi hastanelerimizde bir yatak iki yatak bilemedin 3 yatak tuvalet banyosu hepsi içinde, benim Ahmet'e Fatma'ya Ayşe'ye bu yakışır. Şimdi biz bunu yaptık. Burada ki Tavır açıktır. Benim vatandaşımın istediği hastaneye gidiyor mu hastane ayrımı var mı özeline de gidiyor vakıf hastanesine mi gidiyor devlet hastanesine mi gidiyor. Olması gereken buydu bittimi iş bitmedi. Hala insanlıktan nasibini almamış olanlar yok değil var. Çok şikayetler alıyoruz. Onların üzerine gidiyoruz gideceğiz. Sağlık denilen olayın dalga geçilir tarafı yok. Çok eksiğimiz var. Çok açığımız var. Bu mesele aslında insani mesele ama ağır oluyor kardeşim yarası olan gocunur sen görevini tam yaparsan ben seni alkışlarım hayatım boyunca Allah razı olsun derim" dedi.

Millete hizmetkar olmaya geldiklerini belirten Başbakan Erdoğan, "Biz bu ülkeye niye geldik biz milletimize hizmetkar olmaya geldik. Efendi olmaya gelmedik. Bunu yapmamız lazım. Bu kurumlarda görev yapan en üstündeki en altındaki ne iş yapar hepimizi hizmetkarız milletimizin hizmetkarıyız. Hangimiz buraya kalıcı geldik gideceğiz. Böyle afra tavra yapmaya ne gerek var. Kalıcı değiliz gidici hepimizi bir gün musalla taşına koyacaklar. Ne Cumhurbaşkanı ne başbakan ne milletvekili niyetine diyecekler er kişi niyetine diyecekler mezara gömecekler olay bu. Öyleyse bu havayı atmanın manası anlamı ne gök kubbede hoş bir seda bırakmak mesele bu bunu yapmamız lazım Bu hükümet başarılı olmasında Türkiye ne olursa olsun. Biz söylüyoruz bizim partimiz kaybetsin ama ülke kazasın. Bizim derdimiz bu. Takdir milletin. Benim milletime kimsenin bidon kafalı demeye hakkı yok göbeğini kaşıyan demeye hakkı yok. Bidon kafalı göbeğini kaşın diyenlerden milletim ferasetiyle onlardan çok üstündür" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Anayasa değişikliği ile 12 Eylül'de üstünlüğün hukukunun sona ereceğini ve hukukun üstünlüğünün hakim olacağını belirterek, "Anayasa Mahkemesinin ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun düzenlenmesinde yalan söylüyorlar. Atama yoktur. Tamamen hepsi seçimle olacak Cumhurbaşkanı bile atama yapmıyor. Tercihler önüne geliyor o tercihlerden birini yapacak. Onların sıkıntıları başka bizden önceki cumhzoruz. Bir sağdan bir soldan idaurbaşkanları nasıl seçildiyse bizde aynı şekilde seçecektik. Ancak bize seçtirmediler. Ne oyunlar oynadık. Ondan sonra biz halk oylamasına gittik. Tamam dedik biz halka giderek halk seçsin dedik.. Yüzde 69 ile kabul edildi. Bundan sonra halk seçecek. Bunu biz halka getirdik halkımıza güveniyoruz halkımızdan şüphemiz yok halkımızın seçtiği en güzelidir. Anayasa değişikliği ile yargı siyasallaşmıyor. Türkiye'nin 81 vilayetinde görev yapan hakim ve savcılar tercihlerini kullanacaklar ve 10 tane HSYK üyesini seçecek. Bunu biz belirlemiyoruz millet meclisinden bir tane üye yoktur. Niye atama diyorsun yazarı çizeri bile çıkıp bunlar atama yapıylar diyor el insaf okumamış ki bakmamış ki" dedi.

Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun artık birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi; "Burası artık milletin bahçesi olacak. Üstünlerin hukuku olmayacak. Hukukun üstünlüğü olacak. Demokratik parlamenter sistem neyi gerektiriyorsa biz bundan yanayız. Ülkemizi batı standartlarında ileri demokrasi noktasında önemli bir adımını 12 Eylül'de atıyoruz 13 Eylül sabahından itibaren Türkiye hiçbir şey eskisi olmayacak. Bu Anayasa değişikliği demokratikleşme yolunda atılan önemli bir adım. Bu anayasa değişikliği daha büyük değişimlerin daha kapsamlı anayasa değişikliklerin ilk adamıdır.Bu mevcut yeterli değil daha büyüğünü atacağız ne zaman 2011 den sonra bunun adımını da atacağız. Sakarya'nın aydın insanların güçlü Türkiye yeniden büyük Türkiye'ye evet diyeceklerini umut ediyorum. 9 Eylül'de Ramazan bayramını 12 Eylül'de demokrasi bayramını hep birlikte yaşayacağız."

Başbakan Erdoğan yaptığı konuşmanın ardından Sakarya'dan ayrıldı.

BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA STK TEMSİLCİLERİ İLE İFTARDA BİR ARAYA GELDİ
BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA STK TEMSİLCİLERİ İLE İFTARDA BİR ARAYA GELDİ
BAŞBAKAN ERDOĞAN SAKARYA'DA STK TEMSİLCİLERİ İLE İFTARDA BİR ARAYA GELDİ
İHA
Yayın Tarihi : 15 Ağustos 2010 Pazar 00:00:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?