Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen 'Medya ve Siyaset İlişkisi' konulu konferansta konuşan Dursun, RTÜK'ün yasada belirtilen kurallar çerçevesinde denetim işlevini yerine getirdiğini anlattı. Yayıncıların uyması gereken kuralların kurulun görevlerini düzenleyen yasada A'dan Z'ye kadar belirtildiğini ifade eden Dursun, şöyle konuştu: "Yayıncılar belirtilen ilkelere uymak zorundadır. Uymadıkları durumda RTÜK bazı cezalar veriyor. Cezaların çok etkili olmadığını söylemek mümkün olabilir ama mevcut sistemde denetim yapılıyor. Yayınları RTÜK uzmanları takip ediyor. Uygun olmadığının tespiti halinde rapor düzenleniyor ve gerekli görülürse ceza veriliyor. Yayın yapıldıktan sonra denetleme yapılabiliyor. Yayından önce yapılacak denetleme sansür sayılabilir. RTÜK bir sansür kurumu değildir. Önce yayın yapılır, yayının ihlal oluşturduğu tespit edilirse ceza verilir. Türkiye'de böyle bir sistem yürüyor."

Türkiye'de dizi sektörünün Brezilya dizilerinin yayınlanmasıyla başladığını belirten Dursun, şunları söyledi: "Dizi üretiminde hem içerik hem de teknik olarak çok başarılı bir durumdayız. Çok başarılı sözüm içeriğin hepsini kabul ediyorum anlamına gelmiyor. Dizi üretimi noktasında çok başarılıyız. Her televizyonda her gün diziler var ve izleniyor. Sadece bizde değil. Bugün bir gazetede vardı, 'Türk dizileri 36 ülkede izleniyormuş'. Son derece önemli bir husus. Diziler de bir ihraç metası gibi faaliyet gösteriyor. Dizilerin içeriğine ilişkin eleştiriler var. Cinselliğin ve şiddetin daha çok kullanılması gibi eleştiri var. Bu eleştirilere kısmen ben de katılıyorum. Gerçekten dizilerde reyting amacıyla cinsellik birinci derece kullanılan öge gibi gözüküyor."

Radyo ve televizyon yayınlarının seçmenlerin siyasi davranışları üzerinde çok etkili olduğunu düşünmediğini ifade eden Dursun, sözlerine şöyle devam etti: "Belirli bir etkisi var kuşkusuz ama gelişmeleri gözlemlediğimizde yayınların kişilerin seçmen davranışlarında, oy tercihlerinde birinci derecede etkili olduklarını var sayarsak o zaman pek çok seçimin sonucunun farklı olması gerektiğini düşünüyorum. 2002'de, 2007'de, 1990'lı yıllarda medyanın ha babam karşı çıktığı partilerin iktidar olduğunu görüyoruz."

Yayınlarda cinselliğin kullanımının bir süre sonra işlevselliğini yitireceğini düşündüğünü belirten Dursun, sözlerini şöyle tamamladı: "Şu an yayınlanan pek çok dizide aşırı şiddet kullanımı var. Şiddet hem ulusal hem de uluslararası sözleşmelerde yasaklanmış bir davranış biçimidir. Bu çerçevede biz de zaman zaman ceza veriyoruz. Yayıncı eğer cinsellik ve şiddet gibi ögelerle iyi reyting alıyorsa, o reytingin getireceği reklam gelirleriyle, ceza alması durumunda katlanacağı gider arasında denge kurmaya çalışıyor. 'Ceza alsam 250 bin TL alırım, reytingim artarsa 1 milyon TL gelirim olur, ceza alayım 750 bin TL bana kalır' diyor. Böyle hesap yapanlar da oluyor. RTÜK'ün vermiş olduğu idari para cezaları ya da program durdurma gibi benzeri cezaların çok etkili olduğunu söyleme şansımız yok. Böyle bir problemimiz var."