Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hedeflerinin 2013 yılında 55 milyon internet kullanıcı sayısına ulaşmak olduğunu söyledi.
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) tarafından düzenlenen "3. Telekomünikasyon Zirvesi" Sapanca Güral Otel'de yapıldı.
Zirveye bulunduğu Erzincan'ın Refahiye ilçesinde videofon sistemiyle katılan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bilgi iletişim sektörünün bütün dünyada yeni bir alan olduğunu ve çok hızlı gelişen bir alan olduğunu kaydetti. Bakan Yıldırım, sektörde her şey hızlı gelişirken bazı eksikliklerin bazı yanlışların bazı kusurların olmasının doğal olduğunu belirterek, "Önemli olan eksiklikleri görüp bunun çözümünü birlikte üretmek.
Sadece bu işler kamunun düzenleyici kurumların politika belirleyicilerin işi değil. Bu iş çok yönlü bütün paydaşları ilgilendiren bir iştir. Onun için bu toplantılar ortak bir akıl toplantısı niteliğindendir. Burada dile getirilen sorunlar ilgili taraflar tarafından değerlendirilmekte. Çözüm üretme noktasında herkes üzerine düşen görevi yerine getirmektedir. Türkiye'de bilgi iletişim telekomünikasyon sektörünün seyrine baktığımızda fiili olarak serbestleşmenin 90'lı yılların sonuna doğru başladığı resmi olarak ise 2000 yılından itibaren çeşitli alanlarda serbestleşmenin ve lisanların verildiğini görüyoruz. Ama ağırlıklı olarak Türk Telekom'un 2005 yılında blok halinde satışı ile birlikte serbestleşmede yeni bir döneme girmiş olduk. Böylece artık Türkiye'de sabit, mobil ve tüm hizmetlerin önündeki tekel uygulaması kaldırılmış serbestleşme yönünde önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Şüphesiz serbestleşmenin bir günden iki güne, bir yıldan
iki yıla üç yıla tamamlanmasını kimse beklemiyor.
Dünyada da bunun örneği yok. Serbestleşmede adil rekabetin sağlanması şüphesiz siyasi iradeye görev düşmektedir. Biz bunun bilincindeyiz. ama biliyorsunuz serbestleşme ile birlikte mevzuatımıza bir başka kurul daha düştü. Oda BTK (Bilgi Teknolojileri Kurulu). BTK'nın asli görevi mevzuatı dikkate alarak sektörün rekabet ve serbestleşme ile birlikte daha sağlıklı bir rekabet yapısına daha yaygın ve herkesi belirli ölçüde istifade edeceği bir pazar payına erişmesi ama bütün bunlardan daha önemlisi de vatandaşın lehine olan vatandaşın haberleşmesini daha ekonomik daha kaliteli daha hızlı şekilde sağlayacak çalışmaların yapılmasıdır. Bu yönde de en büyük görev şüphesiz politika belirleyici olarak bizlere düzenleyici kuruma işletmecilere ve bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir" dedi.
"REKABETİN OLMADIĞI YERDE KALİTE OLMAZ"
Türkiye'nin iletişimde son 6 yılda gerçekleştirdikleri ile Afrika seviyesinden Avrupa ülkeleri seviyesine geldiğini ifade eden Yıldırım şunları söyledi:
"Türkiye'nin geniş bantta yaptıkları eğitimde bilgi iletişimin geliştirilmesi mobil, telefon görüntü ses hizmetlerinde yaptıkları ortada. Bunun sonuçlarını görüyoruz. Ülkemizde 5 yıl önce 5 milyon internet kullanıcısı varken bugün 30 milyonu aşmış durumda. Nüfusumuzun yüzde 70'i internetin ihtiyaç olduğunu ve internetin mutlaka kullanılmasın gerektiğini söylüyor. Ancak farkındalık oluşturamadığımız nüfus sekmenti sadece yüzde 30 kalmış. Hala önemli bir oran. Ama Türkiye gibi kısa sürede geniş bir banda geçmiş ve internet erişim uygulamalarına başlamış bir ülke için hiçte azımsanacak bir oran değil. Hedefimiz 2013 bilgi toplumu projesinde 55 milyon nüfusumuzun internetle iç içe olması. Gerek ticarette gerek devletle gerek seyahatte olan işlerini artık telefonuyla bilgisayarıyla ofisindeki bilgisayarıyla yapabilir hale gelmesi. Bunun için gereken alt yapıyı, şirketlerimiz yapıyor, gerek bakanlığımız yapıyor. Şüphesiz piyasa denetleme düzenleme görevlerini de BTK yapıyor. Geldiğimiz nokta şüphesiz herkesi
memnun eden bir nokta değildir. Bunun farkındayız. Bunda da yadırganacak bir şey görmüyoruz."
Bakan Yıldırım, değişmez, hiçbir zaman taviz vermeyecekleri bir kural olduğunu ifade ederek, "Yani rekabetten daha ziyade iş birliği bizim çalışma esasımızdır. Rekabet şüphesiz olur. Rekabetin olmadığı yerde kalite olmaz. İlerleme olmaz. Bunlar olacak ama. Rekabeti yaparken amaç herkesin yaşamasına imkan vermek. birilerini yok etmek. Küçük işletmeleri yok etmek. Büyük işletmeleri birbiriyle kavgaya tutuşması da bizim istediğimiz bir rekabet değildir. Bunu açıkça ifade ediyorum. Bu konuda da geçen yıl çıkarttığımız elektronik haberleşme kanunu gerek bakanlık, gerek düzenleyici kurum BTK'ya önemli yetkiler vermektedir. Bu yetkileri de arkadaşlarımız sonuna kadar kullanmakta tereddüt göstermeyecekler.
Rekabetin getirdikleri bugün bilgi toplumuna adım adım yaklaşıyoruz. 2004 yılından bu yana konuşma ücretlerinde yüzde 89'a varan indirimler sağlanmıştır. Sektörler arası ve GSM aramalarına baktığımızda sabitte yüzde 50'nin üzerinde mobilde yüzde 40'ın üzerinde indirim sağlanmıştır. Bu kadar yüksek vergilere rağmen bu indirim gerçekleşmiştir. İşte bu serbestleşmenin getirdiği bir nimettir. Bu da vatandaşımıza artı değer olarak dönmüştür. Şüphesiz bugün olduğu gibi bundan sonrada sizlerin sorunlarına en hassas şekilde duyarlılık göstermek bu alanı serbestleştirirken büyürken burada herkese hayat hakkı tanınması bu konuda da şirketlerimiz büyük işletmeler üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olmalıdır. Eğer bunu gönüllü yapmazlarsa düzenleyici kurum BTK reisen yaptırmaktan çekinmeyecektir. Amaç birbirimizi öldürmek değil birbirimizi yaşatmaktır. Bunu prensip olarak herkesin kabul etmesi gerekiyor" diye konuştu.
"DÜNYADA REKORLAR KIRIYORUZ"
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu Başkanı Tayfun Acarer de, Türkiye'nin numara taşf Bu yönde de en büyük göınabilirliğinde dünya rekoru kırdığını belirterek, "Numara taşınabilirliği tüm hızıyla devam ediyor. Bugün elime geçen sonuca göre 5 ayda 2 milyon 711 bin kişi numarasını taşıdı. Bir günde 25 bin civarı artış var. 5 ayda bu noktaya geldik. Numara taşınabilirliği konusunda da bazı sıkıntılar var. Sıkıntılar ancak yaşayarak görülüyor. Ortak akılla bu sorunları çözeceğiz. Numara taşınabilirliği dünyada benzeri olmayan bir hale geldi. Dünyada rekorlar kırıyoruz" şeklinde konuştu.
Koruma bantlarının satışının 3G'den daha zor olduğunu ifade eden Acarer, "Kısa süre önce sonuçlanan konulardan bir tanesi de koruma bantlarının satışıydı. Belki de 3G'den daha zordu. Çünkü hakları olan bantların karşılıklı olarak istekleri doğrultusunda yer değiştirilmesi ve ortaya kullanılamayan boş kapasiteli bantların ve kanalların ortaya çıkmasıydı. Operatörlerimizin hepsi hem teknik bilgileriyle hem de anlayışla bu konuda çözüm üretti. Herkes kazandı. Yeni kanal ve antlar elde ettiler. Şehir içinde özellikle daha rahat planlama yapar hale geldiler. Kullanıcılar da daha geniş bantlarla daha rahat görüşme imkanına sahip oldular" dedi.
3. nesilde sona yaklaştıklarını belirten Acarer, "Danıştay ile ilgili süreç tamamlandı. Danıştay ile bu konuda pek çok defa görüştük. Anlaşılmayı kolaylaştıran bazı değişiklikler yapıldı. Bununla ilgili süreç önümüzdeki hafta tamamlanacak. Operatörlerimizi mevzuattaki süreç çerçevesinde imtiyaz sözleşmelerini imzalamak üzere davet edeceğiz. İnşallah bu ay sonuna kadar operatörlerimizle 3. nesil ihalesini imzalayacağız. Bundan sonraki yetkilendirmeler sektörde gerçekten de ciddi bir hareketlenmeye vesile
olacak diye düşünüyorum. Buna hem sektörün hem de ülkemizin çok ihtiyacı var. Gerçekten yeni iş olanakları ortaya çıkacak. Ülke halkının çok kabiliyetli olduğu konularda özellikle içerik konularında ciddi olanaklarla yeni istihdamlarla karşılaşacağız. Sektör ve pazar büyüyecek. Rekabet de olacak. En önemlisi bu gelişmelerden Türkiye kazanacak. Hangi sorunlarla karşılaşacağımızı ilerleyen günlerde göreceğiz diye düşünüyorum" diye konuştu.
TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak ise zirvenin amacının sektördeki rekabeti, büyümeyi ve dayanışmayı getirecek bir iklim içinde çözümler üretmek olduğunu söyledi.