Elimde bir Atilla İlhan kitabı var...
Sayfalarını karıştırıyorum
Usta;
0“Aysel git başımdan” diyor ve ekliyor” seni seviyorum”
İnsan sevdiğini kovar mı...
Eğer şiirin tümünü okursanız sevdanın böylesini hayal bile edemezsiniz...
Sevdalanmak kolay, ama sevdayı sürekli kılabilmek zor...
Sevdalandığın kimi zaman sana iyi davranmayabilir...
Hatta horlayabilir, kovabilir...
Kimi zamanda sen aynı şeyleri yaparsın...
Sevda nedir diye soracaksanız...
İşte bu sorunun cevabı zor...
Kime sevdalandınız... Al yanaklı, kiraz dudaklı, selvi boylu, ince belli bir güzele mi?
Pek sen ona uygun musun?
Ya onun anası babası buna izin verecek mi?
O özgür mü dediniz...
Veya...
Kime sevdalandınız....
Bu toprağa, bu taşa mı? Yani bu ülkeye mi?
Peki bu taşın toprağın sahibi, yöneticisi sizinle aynı görüşte mi...
İşte gelin bugün bunu tartışalım ne dersiniz...
Her iki sevdadan da elimiz boş döneceğiz bunu konuşalım...
Eğer isterseniz...
XXX
İnsan özgür olduğunu sanır...
Böyle yaşamak hoşuna gider. Bir şey yapmak ister, nafile...
Özgürlük nedir...
Düşünmek, yaşama geçirmek..yani bir eylem....
Özgür düşünür, seyahate çıkmak istersiniz...
Iııh...Olmaz...
Önce izin almanız gerek.
Kimden...Şeften, müdürden, patrondan veya komutandan, amirden...
Hadi aldınız...
Bu kez seyahate çıkacağınız şey para ister..Otomobiliniz varsa benzinci, yoksa otobüs, havayolu şirketi veya TCDD biletçisi...
Hadi onu da buldunuz...
Otel parası nasıl denkleştireceksiniz..Denkleştirdiniz yer var mı?
Siz özgürsünüz, düşünürsünüz ve eyleme geçirirsiniz...
Size derler ki “Özgürlüğün bir tanımı ve bir sınırı vardır”
Siz hiçbir zaman “sınırlı bir özgürlük tanımı” yapanı gördünüz mü?
Veya soruyu değiştirelim, “özgürlüğü net tanımını” yapan birini gördünüz mü?
Genç bir kız veya genç bir erkek sevdalanmışlar...
Olmaz...
Önce kızın namusu esas...
Ya oğlanın ailesi düşük gelir grubundansa...
Davul dengi dengine çalmalı...
Erkek için pekte farklı değil...
Erkektir yapar, “ben evleniyorum” demeyecek ama...
Derse, iş nerede, ev nerede...Çoluk çocuk olursa ne olacak...
Yani iş yoksa ev yoksa sevda yok...
Kolay mı öyle sevdalanmak...
Baba korkusu, ana sevgisi önce gelir....
Sevda da neymiş...
Hem onlar daha dünkü çocuk...
XXX
Bir de “Ben bu ülkeye sevdalıyım” sendromu var..
Ben bu ülke için işyeri açacağım, üretim yapacağım...
Yok arkadaş yapamazsın...
Niye?
Diye sormayın, özgürlüğünüzün sınırlarını zorluyorsunuz...
Önce paran var mı?
Yoksa, birilerinin belirlediği bedelle kredi almak zorundasın. Sonra o krediden bir bölümünü “malum” yerlere vermeniz gerekiyor...
Sonra kalkıp sakın ha; “Güneydoğu’da yatırım yapacağım” falan demeyesiniz...
Özgürlüğünüzün sınırlarını zorluyorsunuz...
Ne demek şimdi bu?
Eğer orada üretim yaparsanız, Güneydoğulu vatandaşı üretime katarsınız, üretime katarsanız o kişi kimlik kazanır, bu ülkedeki hakça paylaşıma inanıverir ve öyle dağdakilerle, bağdakilere pek kulak asmaz...
Bu ülkeli bölmeye sevdalı kişilerin hevesleri kursağında kalır...
Bu ülkeye sevdalı olmak kolay mı...
Bak Güneydoğu’ya yatırım yapacağım diyen tek kışı çıkıyor mu...
Devletin hiçbir akıllı yöneticisi “GAP’a yapılacak yeni yatırımdan” söz ediyor mu?
Etmez...
Ederse, birileri üretime yine katılıverir ve bu kez özgür düşünür...
“Yahu bunca yıldır bu adamlar niye bunu daha önce yapmadılar”
Olmadı bu soruyu sormak özgürlük kavramının sınırlarını zorlamaktır...
Daha uzatalım mı...
Yoksa işin kolanı mı bulalım?
Çünkü sevda zor iş...
Veya usta gibi ustaca sıyrılalım bu işten
“Aysel git başımdan, seni seviyorum”
Doğru söze ne denir?
Yayın Tarihi :
19 Eylül 2005 Pazartesi 11:44:10
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:26:08