18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bahar gebe bir aydır

Bahar gebe bir aydır...

'Neye gebe?' derseniz o kadar çok şey sayabilirim ki, bu sayfalara sığmaz ama biri ikisini hatırlayalım...

Bahar doğada üreme mevisimi...

Doğa yeniden canlanır ve canlanma insanın moral değerlerini yükseltir...

İnsanlar kendilerini doğaya bir başka yakın hissederler..

Kimi insan, ilk baharda mutlu, son baharda hüzünlüdür...

Neden?

Elbette bunu mutlaka bilim adamları yanıtlayacak...

Kimi zamanda tam tersi söz konusu...

Kesin mevsimlerin vücut kimyamızdaki etkileri bunlar.

Galiba ilkbaharda insanoğlu bir tür mutlululuk hormonu salgılıyor. Eğer bu salgılama bir dış etkenle durursa, insan oğlunun kimyası bozuluyor ve saldırgan oluyor.

Sonbahar’da ise hüzün hakim...

Gençler için İlkbahar neyse belli bir yaşın üstüne çıkanlar için son bahar 'o' dur..

'Nereden çıkardın?' demeyin...

İkinci katagori, yani ben, hasetliğimizdenden sonbaharı severiz...

Hüzünümüz artar, bir hoş oluruz...

Dilimizde bir "hicran" şarkısı söyler dururuz...

Aslında İlkbaharda kanımız kaynar, yüreğimiz davul gibi gümbür gümbürdür, tansiyon bahar aylarında onun için hep yüksektir...

Amma....

Hayat kavgasında fark etmediğimiz ilk bahar, yarım dalyanın ötesine geçince karşınıza tüm güzelikleriyle çıkınca yapacak bir şeyiniz yok demektir...

Şimdi etrafıma bakıyorum...

Genç genç insanlar...

Daha 20’sinde 25’indeler; suratları ya asık yorgun insanlar, ya da hayata boşvermiş umursamaz bir aymaz bir hayta...

Hepimiz aynı çizgilerden geçtik...

Bizim kavgamız başkaydı...

Şimdi daha başka...

Her yıl üniversiteye giremeyen 1 milyon genç insana "sokağa git!" diyorlar...

Dahası, üniversite kapısına bile gelemeyen milyonlara gencimiz var...

Bir de Üniversite’nin "ön kapısından" elinde "diploması" ile gururla çıkmış genç insanlar...

Onların yüzde 50’side yaşıtları ile aynı kaderi paylaşıyorlar...

Yani, ilköğretim mezunu genç vasıfsız işsizler, lise mezunu eğitimli genç işssizler ve üniversite mezunu uzman genç işsizler...

Kısa özet bu...Hayat zor...

Elbette bu şartlarda "Biz baharı nasıl fark edelim?" diyebilirsiniz...

Ama siz yine fark edin...

Sonra her sonbaharda ilk baharın hasetliğini yaşamayın...

Bahar gebedir...

Güzel şeylere gebedir...

Gençliğin vereceği söz, alacağı bir karar gelecek için umuttur.

Bizim ve yeni nesillerin bu umuda ihtiyacı var...

Bakın...

Biz kavga ettik...

Düzeltiriz sandık...

Olmadı...

Yanlışmış...

Sağda ve solda ölü kahramanlarımız var şimdi...

Neye yaradı ?..

Onlar başka baharları göremedi...

Türkiye’de aynı oyunların değişik versiyonları yeniden sahneleniyor...

Hem de bir ilkbahar günü...

Bu tuzaklara düşmeyin...

Önemli olan ilkbaharın güzelliğini fark edebilmek...

Doğayı, kuşları, balıkları, kirli de olsa denizi,. suları azalsada ırmakları, çevrenizdeki tüm güzelikleri farkedin...

Bu size sevginin tüm güzeliklerini yansıtacaktır...

Bu sevgi size barışı getirecektir.

Bu sevgi, karşınızdakini anlamayı öğretecektir.

Bu sevgi size yeniden "üretme" arzusununu geliştirecektir...

Türkiye’nin gelişebilmek adına böyle üretimlere ihtiyacı var...

...Ve...ve ilkbahar aşk mevsimidir...

Aşk, sevginin taçlandığı doruklandığı duygudur...

Gelin bahar coşkusunu birlikte yaşayalım...

Sevgiyle, dostlukla ve herşeyle...

Gözyaşlarımız sevinç ve sevgi gözyaşları olsun...

Yayın Tarihi : 12 Mayıs 2005 Perşembe 13:13:04
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 16:06:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?