23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Baku-Ceyhan Petrol Boru Hattı

Baku Ceyhan Petrol boru hattı açılıyor.

Ve dünya yeniden kuruluyor...

Türkiye yeni bir güç kazanacak...

Çünkü enerji, bu dünylanın lokomotifi...

Bilindiği gibi, soğuk savaş sonrasında, dengeler bozulunca ABD bu boşluktan yararlanıp "Küresel Emperyalizm" hareketini doruğa taşıdı.

Global dünya palavrası altında bir tür sömürgecilik hareketi başlattı.

Bunun temellerinin Bill Clinton döneminde atıldığı söylenebilir.

Aslına bakarsanız, Baba Bush’un son dönemlerinde, ilk kıvılcımları hissetmiştik.

Reagan’ın, "Yıldız Savaşları" projesini devreye sokma projesiyle koca Sovyetler Birliği’ni diz çöktürmesi ve önce demokratikleşme, sonra da parçalama uygulamasına geçmesi, önceleri yeni ve tek patronlu bir dünya düzeninin kurulduğu inancını pekiştirmeye başlamıştı.

Avrupa, karşı bir atakla "Demir Birliği" olarak temelinı attığı ortaklığı ekonomik boyuttan Avrupa Birliği olarak siyasi boyuta taşıyınca ortaya bir garebet çıktı.

Bir tarafta küresel dünyanın tek patronu olduğunu iddia eden ABD, öte yanda ABD’nin "abiliğine" evet diyen ama "aile reisi" olmasını kabullenmeyen bir Avrupa.

Aslına bakarsanız bu pradoks henüz net bir çözüme de kavuşmuş değil...

Ancak ABD, tek patronluğunun tehlikeye girmesi ve "egemeniliğinin yegane imgesi dolara" Euro adlı yeni bir rakip çıkması üzerine, önce "11 Eylül Tregedyası"nı sahneye koydu...
Türkiye’de bizim de aralarında bulunduğmuz bir kısım kişiler, "11 Eylül saldırıları"na hep şüpheyle baktı ve net bir şeyler söylemedi...

Hala netleştiği kanısında değilim.

Artık ABD’de bazı uzmanlar, 11 Eylül’ün "tezgahlandığı olasılığının çok yüksek olduğunu" ima edebiliyorlar.

Nitekim üretilen düşman, bir türlü yakalanamadı.

Dünya patronu! Amerika, terör fabrikatörü! Usame bin Laden’i yakalayamadı(!)

Yakalayamadı, çünkü yakalaması için bir neden yoktu...

Çünkü Laden zaten bir Amerikan ajanı...

Hatta bir adım ötesi Laden ailesinin Bush’larla dost ve hatta ortak olduğu dillere destan...

VE ladin ailesi Amerikan toplumunda hala çok saygın birer vergi mükellefi...

Tüm bu oyunlar "küresel dünya"nın egemenliği ve tek kutupluluğu üzerine kurulu...

Türkiye bu dünya düzeni içinde ise anahtar ülke...

Bu kadar enerji kaynaklarının kapı komşusu,(her nedense sahibi değil) olup da tek litre enerji için göbet atan Türkiye, nasıl oluyor da anahtar ülke oluyor...

Hemen belirtelim...

Kimi kaynaklara göre, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya dünya enerji rezervlerinin yaklaşık yüzde 70’ine sahip...

Bu bilineni, bilinmeyenini, yani tahmin edileni ise daha yüksek...

Enerjiyi sadece, petrol ve doğal gaz olarak almayın...

Üzerine geleceğin en büyük enerji kaynağı suyu ekleyin...

Ve de bol keseden harcadığımız bor madenini...

Ve yine üzerine adını bile bilmediğimiz ancak yüzde 90 rezervin Anadolu’da olduğunu öğrendiğim yeni enerji kaynağını ekleyin.

Bu yeni kaynağın dolar değerinin 3 trilyon olduğu söyleniyor...

Ve bir sürü yeni enerji kaynağı...

Tüm bunları öğrendikten sonra ABD’nin Irak’a "demokrasi getirmek için" geldiği palavrasına inanabilir misiniz?

Önemli olan ABD’nin küresel tek patronluğuna karış koyan Euro’ya ve onun sahiplerine karşı meydan okumak...

Yani, "parası olan ağadır" gibi bir kavramı yerleştirmek...

Onun için önce parayı değerli kılmak...

Parayı değerli kılabilmek için can suyunu vermek yani; enerjiyi...

Yani petrolü, doğalgazı, suyu, boru ve diğer enerji kaynaklarının denetim altına alınması gerekiyordu...

İyi de burada Türkiye’nin rolü ne?

Sadece bir kurban mı?

Bildiğim kadarıyla 16 Kasım 2001’de Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında bir bir "Avrasya eylem planı" imzalandı.

Bu plan ilk bakıldığında zayıf içerikli gibi görünebilir..

Ama bu protokol tıpkı AB’nin anaçlığın yapan "Avrupa Demir Çelik Birliği" protokolüne benziyor.
Türkiye ile Rusya elbette ki, bölgenin en önemli silahı konusunda işbirliği yapacaktır...

Enerji...

İşte bu nokta çok önemli..

Türkiye bu protokol ve AB ile yaptığı flört nedeniyle kilit ülkedir...

ünkü her ne kadar Türkiye gelecek için "rezerv ülke olarak saklandığı iddiası" var ise de, enerjinin batıya ulaşması açısından da önemli ve kestirme bir yoldur.

Rusya Federasyonu en güvenli yolun Türkiye olduğunu biliyor..

Ama sıkı bir işbirliğine gidilmemesi durumunda, enerji nakillerinin Türkiye üzerinden yapılmasına karşı çıkıyor..

Zaman zaman baş gösteren sertleşmeler, bir doğum sancısı gibi...

Ya nur topu gibi bir Avrasya doğacak...

Ya da doğum sırasında bebek boğulacak..

Boğmak için çaba harcayanlar bugünlerde Irak’ta savaş çıkardı...

İran ve Suriye’ye saldırmak için gerekçe üretmeye çalışıyor...

Yani enerjiyi Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlamaya çalışan ülkeleri boğuyor...

Türkiye, bu konuda zor durumda...

ABD yanında yer alırsa ve Conilerin Türkiye’de konuşlanmasına izin verirse "patronluğu kesinlikle" teyit edilecek...

Ama bu teyit, kuvvetli bir ihtimalle Türkiye’yi işgal planına dönüşecek, özelikle Türkiye’nin Güneydoğusu koparılmaya çalışılacaktır...

Bir de bu toprakların "vaat edilmiş topraklar" olduğunu biliyorsanız, kavganın hangi boyutlarda ve kaç koldan yürütüldüğünü anlayabilirsiniz...

Ancak Türkiye’nin dış politikasını yönetenler şimdilik mavi boncuk dağıtmakla meşgullar...

Mavi boncuk belki nazar değmesini engelleyebilir amma...

Sonucu etkilemez...

Türkiye dünyanın kaderini artık belirlemek zorundadır...

Belirlerken de alabileceğinin en fazlasını almalı...

Kanımız bu tercih ABD’den yana olmamalı...

Bir de Avrasya Eylem Planı, Türkiye’de tartışmaya açılmalı...

AB’yi tartıştık ve vardığımız sonuç şu:

Bundan bir şey olmaz... Bizi almazlar... Almayacaklar... Verdikleri tarih de palavra... Müzakereler bittiğinde Türkiye, AB’ye giremeyeck ama kendisini bağlayan bir sürü anlaşmaya da imza atacak...

Protokoldeki "derin bağlarla bağlanır" iadesi bu anlamı taşıyor...

Irak’ı ve tek patronu tartıştık, Türkiye’de ABD karşıtlığı hızla yükseldi ve düşmanlığa dönüşmek üzere...

Bizce bu Avrasya Eylem Planı tartışılmalı...

Eğer "evet" dersek dünyanın kaderi değişecek...

Değişicekte Rusya durduk yerde pürüz çıkardı. Sözde Ermeni Soykırımını parlamentosunda kabul ediverdi...

Putin belki şantaj makinasını çalıştırdı.

Unuttuğu ve imzadığı bir anlaşma var...

O anlaşmaya göre Soykırım olması imkansız ve Türk basının nedense "atlamak için inat ettiği bir yargı kararı var"

Birilmeri o haberi Türkiye’de untturmaya çalışıyor...

Aslında Ermenistan mesesi sonuçları itibarıyla vahim, ama tartışma itibariyla çok yüzeysel bir kavram...

Şimdi de birileri çıkmış "kendi çiçi demokrasileri adına" çamur kampanyaları bayalatmış..
Bunlar içimizdeki "Prof. İrlandalılardır"

Bunu Ermeni konusunu gelecek yazıda masaya yatıracağız...

Çünkü Sözde Soykırım için parlamentolmarın aldığı kararın hükümsüzlüğü Yüksek Adalet Divanı tarafından da onaylandı...

Haberiniz olsun...

Gelecek yazıda bu konuyu , değişik boyutlarıyla masaya yatıracağız...

Yayın Tarihi : 27 Mayıs 2005 Cuma 12:15:05
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:57:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?