Kafam karışık...Bu da son derece doğal..

Hem Türkiye'de yaşayacaksınız, hem de kafanız karışık olmayacak...

Zor iş...

"Zor değil" diyenler lütfen şu sorulara cevap versinler..

Aslında o kadar çok şey oldu ki; böyle sorular sorarak olayın vahametini anlatmaya çalışacağız..

birincisi MGK ile ilgili...

MGK öncesinde ve sonrasında TV'lerde ve gazetelerde Genel Kurmay Başkanı'nın Barzani ve Talabani ile görüşmeyi kabul etmeyeceğini okuduk, duyduk...

Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt, ABD'de yaptığı basın toplantısında "PKK'nın artık katırla değil motorize güçlerla gezdiğini belgeleri ve video görüntüleri ile tespit edildiğini" söyledi.

Büyükanıt ekledi "MGK'da bunları gündeme getireceğiz"

Bu kadar açık...

Sonra MGK toplandı.

Büyükanıt bu belgeleri masaya koydu. En azından gazeteciler bunu görmeseler bile Büyükanıt Paşa'nın ağızından dinledikleri için böyle olduğunu varsayarak yazdılar.

Zaten her MGK toplantısı öncesinde, hem sivil kanat, hem de askeri kanat karşı tarafın elini zayıflatmak için el altından bu tip haberleri sızdırır.

Her ateşli MGK öncesi ve sonrası bunlar olur..

Sonrasında söylenenler de hep aynıdır..

"MGK toplantıları gizlidir..."

Ama, uyanık (tecrübeli) gazeteciler bir iki soruyla tüm MGK konuşmalarını, hem de "gizil" diyenin ağzından alıverir, toplantı deşifre edilir...

Yine böyle oldu..

Ancak bu kez bir farklı muhabbet daha oldu...

Başbakan bu haberi sızdıran da, haberi yayınlayanda "hain"dir deyiverdi..

Hadi biz üzerimize düşeni aldık...

Zaten bu basın denilen herneyse o şey "tarih boyunca hep hain ilan edilmiş"tir..

Anladık ta burada anlayamadığımız bir şey var..

Başbakan, "PKK'nın katır sırtından inip motorize olduğunu, bununla ilgili ellerinde video olduğunu" belirtti..

Ve basına bu görüntüler Gernel Kurmay Başkanılığı'ndan verilmiş olsa gerek...

Ben bunları düşündüm...

Ama sayın Başbakan düşünemedi ve "hain" dedi..

Kime mi... Ne meraklısınız... Size ne yahu...

xxx

Kekük meseli önemlidir demiştik...

Kerkük'ta Türkmenlerde olmasa Türkiye oraya o bölgeye müdahale etmelidir diye de yazmış gerekçesini anlatmıştık.

Ardından sürpriz bir gelişme oldu.

Geçtiğimiz günlerde "Türkiye tarihi"nin en önemli söylevi verildi...

DTP'nin Diyarbakır İl Başkanı "Kerkük'e yapılan saldırı tüm Kürtlere yapılmış sayılır" dedi..

Buyrun...

Bunun böyle sonuzlanabileceğini ben gördüm, ama sayın başbakan ve bizim yalaka "entel" takımı göremedi...

xxx

Biliyorsunuz ya...

ABD'liler bizi aptal yerine koydu ve yaklaşık 380 bin silahın Kuzey Irak'ta kaybolduğunu öne sürdü.

Yani 380 bin...

Saf olan inandı... Bizim entel takımı ve bir kısım siyasi zevat ta inandı...

Bizler, yani sade vatandaş bu palavraya pek inanmadık..

Trabzon'da papaz cinayetinde de, Hırant Ding cinayetinde başka maceralar aradık..

Ding cinayetinde üstü örtülü "Kürt sözcüğıünün yani PKK"nın adı şöyle bir geçiştirdik ve bu olayın Kerkük'e müdahale kararını önlemeye yönelik olduğunu öne sürdük

Ve TBMM müdahale kararını alamadı.

Bir gelişme oldu.

Trabzon cinayetinde kullanılan silah o kayıp silahlardan biri olduğu anlaşıldı....

Herkes biliyor ki o silahlar PKK'da...

Sizce o çocuğun eline kim verdi...

Ogün'ün silahı da öyle çıkabilir mi?

Olur mu olur...

Bunu biz anladık ama yine bir kısım siyasi zevat ile "entel" kadro anlamadı..

Acaba özellikle mi anlamıyorlar diye sormadan edemiyoruz..

İçimize kurt düştü doğrusu...

Niye dersiniz...