Hava çok sıcak... Bunalıyorum...
Birde İstanbul’da yol, geçit, köprü inşaatı çıktı...
Yaşamak bir eziyete döndü...
Oysa her şey ne güzel...
Egzoz gazı dışında, havayı kirleten pek bir şey yok...
İstanbul 15 günde 4 büyük kongreye ev sahipliği yaptı...
Bu kongreler nedeniyle binlerce bilim adamı dünyanın her yerinden İstanbul’a akın etti... Kongre turizmi nedeniyle oteller doldu taştı...
Turizm yatırımları bu yılda karşılığını buldu...
Ben bu kongrelerden ikisine katıldım...
Avrasya Ekonomi Zirvesi ve Uluslararası Hidrojen Kongresi...
Bir çok bilim adamıyla konuştum...
Biri, öyle bir laf etti ki...
Adını şimdi vermeyeceğim...
Dünyada en çok tartışılan konuyu bir anda dünyanın zirvesine taşıyacak...
İlk duyan siz olun;
“Nükleer atığın izolasyonuna çözüm buldum..."
Bu nükleer enerjiyi yeniden dünya gündemine taşıyacak bir ifade!
1970’li yıllarda duran nükleer enerji santrallerinin yeniden yapılmasına başlayacak bir ifade...
Geniş bilgi yazısı 1 Ağustos’tan sonra...
Neden mi ?
Bu benim profesyonellik anlayışım...
Çünkü orada bir çok bilim adamıyla çok şeyi tartıştım ve öğrendim...
Arada siyasi danışmanlar da vardı..
Şimdilik bu kadar...
xxxx
Hava çok sıcak bunaltıyor...
Kafamızda güneşten korunmak için bir kasket, etrafta dolaşan genç ve güzel kızları göz ucuyla süzecek yerde, hepimiz kara kara düşünüyoruz...
Oysa her taraf cıvıl cıvıl genç dolu...
"Cıvıl cıvıl" diyorum ama bu pekte doğru değil...
Çünkü bugünlerde bir korku içindeler...
Çarşamba günü yani yarın (20 Temmuz 2005) hayatların çizgisi çizilecek...
Tombala kime vuracak, kimler sevinecek kimler üzülecek...
Kazanan, kariyer sahibi olacak, kaybeden ise...............
Evet kaybedenin akibeti meçhul...
O ikinci kez bir tombala için sıra bekleyecek...
Yaşam böyle ...
Oysa gençliğimize bakıyoruz...
Nesil giderek güzelleşiyor..
Genç kızlarımız sanki birer peri kızı...
Genç erkeklerimiz ise birer 21. yüzyılın narin Apollonu...
Kas gücünün yerini, beyin gücü almış ve hepsi yakışıklı...
Hava çok sıcak ve bunaltıcı...
Hem sıcaktan oluşan bunalımdan, hem te orta yaş (!) sendromundan kurtulmak için etrafa şöyle bir göz atıyorum...
Ama gözümden çok kulağım keskin...
Haber ürkütücü...
ABD’den gelen bir haber...
Beyaz Saray sözcüsünün söyledikleri beynimizin kıvrımlarında acayip bir şekilde yankılanıyor...
“Kuzey Irak’ta, PKK için sıcak takip, istenmeyen sonuçlar doğurabilir”
Bu söz, ABD’de Özal’ı anmak için yapılan bir toplantıda sarfediliyor...
Tercümesi ne...
Ben şöyle okudum:
“Kuzey Irak’a girerseniz, biz bunu kendi topraklarımıza yapılan saldırı kabul eder, karşılık veririz”
Veya;
“PKK, bizim denetimimizde ve gücümüzde bir örgüttür. Onu korur ve kollarız”
Siz bu tercümlere yeni ekler getirebilir misiniz?
Elbette “270 milyon dolarlık adamlar” ve “eski dış memurlar” aslında bu sözün çok veciz ifadeler içerdiğini söyleyebilir....
Ama bu işin kaba tercümesi şu:
“Eğer öyle bir şey yaparsanız, savaş çıkar”
1 Mart’ta olma olasılığı yüzde bir milyar olan savaş “sıcak takip” nedeniyle çıkabilir...
Biz, “Türk-Amerikan savşı yakındır, hatta soğuk savaş dönemi başlamıştır” dediğimzde bize bıyık altından gülenler çoktu....
O beylere sözümüz şu:
Bu cümleyi iyi okuyun...
Sonrası var...
Hep tesadüfler bir araya geliyor (!)
Nasıl bir tesadüfse, Irak İç İşleri Bakanı, vakur bir ifadeyle duruyor ve diyorki;
“Irak demokratik bir devlettir. Sıcak takibe izin vermeyiz. Ayrıca Irak Kürdistan’ın devlet başkanı da bu işe çok sıcak bakmıyor”
Pabucumun demokrasisi... İşgal altındaki kukla bir devletin yöneticisinin densizliğine bak...
Yani yeni ABD müstemlekesi Irak bize pekte yakın olmayacak gibi...
Yeni bir bölgesel soruna merhaba...
Evet 'tesadüf' dedik ya....
Ve nihayet...İran’da ilk Kürt ayaklanması başladı...
Önce Türkiye’de, sonra Suriye’de, şimdi de Irak’ta...
Bu Kürdistan’ın ABD desteğinde genişleme politikasının ilk adımları mı?
Ve son olarak Irak Kürdistan’ın sözde başkanı Mesut Barzani’nin açıklaması: Kerkük bir Kürt kentidir...
Yani Türkiye ile dalaşmak için tüm kozlarını oynuyor...
Türkiye sıcak takibe başlasın ve ABD ile karşı karşıya gelsin...
Sonrasını tarih yazar...
XXX
Yıllardır söylüyoruz...
Diyorlar ki “Sen AB düşmanısın. Türkiye’nin en büyük medeniyet projesine karşı çıkıyorsun”
Bizde diyoruz ki;
“Medeniyet projeleri, başkaların güdümünde yapılmaz... O sadece asimilasyon projesidir. Türkiye’nin gerçekten bir medeniyet projesine ihtiyacı vardır. Aslında bu proje Mustafa Kemal tarfından başlatılmış ve “İçimizdeki İrlandalılar” tarafından sabote edilmiştir...Özelleştireceğiz ve yabancı sermayeye açılacağız diye bu ülkeyi satmayın...
Sıcak para sizi ısıtır, gidiverirse, sırtınızdaki donu atleti de alır gider, donarsınız...
Türkiye’ye gelen sıcak paranın her yüz doları bir yılda dam 66 dolar kazanıyor...
Bu tefeci faizini bile geçti... Giderse, gelen her yüz dolar 166 doları götürecek...Asıl banka soygunu budur..
Dinleyen yok...
Kriz geldiğinde, çoğu iş adamı tabancayı şakağına dayayacak ve tetiği çekecek ve katili siz olacaksınız...
AB masalı da bu sonbaharda bitecek gibi görünüyor...
Çünkü Katma Protokolu imzalamamakta direniyor Türkiye. Yapacak başka bir şeyi de yok...
İmzalasa bile çatlak sesler iyiden iyiye yükselmeye başladı.
“Müzakerelerin başlamasını erteleyelim”
Başlar başlamaz...
Aslına bakarsanız yakın bir gelecekte eğer Erdoğan bu politikasını sürdürürse AB kapıya yalvarmaya bile gelir...
Nedir bu politika ?
Bildiğiniz gibi, ben AKP iktidarını her fırsatta eleştiririm... Yukarıdaki bölümde de salvo atışlarımı sürdürdüm..
Ama doğruya doğru, Sezar’ın hakkı, Sezar’a...
Daha önce, Erdoğan’ın Avrasya Projesi’nin görmezden geldiğini yazmıştım...
Bu kez yaptığı milyar kere milyar doğru...
Elbette bu doğrunun bir nedeni var.
Olsun... Doğru, doğrudur...
AB projeleri suya düştükce, Avrasya projeleri gündeme gelmeye başladı.
Erdoğan ve Putin 7 ayda dördüncü kez buluştu...
Avrasya Projesi'nin bir temel ifadesi şu;
“Çok kutuplu dünya...”
Oysa bize ne diyolar...
“Tek kutuplu global dünya”
Terim değişecek, mutlaka
“Çok kutuplu, global dünya”
Yakındır, bizim çok bilmiş akademik enteller bu ifadeyi çokca kullanacak...
Dünya yeniden şekillenecek...
XXX
Üfffff....hava çok sıcak...
Bunalıyorum..!
Bu haberler beni daha çok bunaltıyor...
Boş verin bunları...Etrafınıza bakın...
Yakışıklı erkekler, güzel hanımlar...
Olağan üstü güzel bir dünya...
Ve muhteşem bir kent...
Birde şu yolları kazıp bize işkence etmeseler..
Ne güzel olacak...
Yayın Tarihi :
19 Temmuz 2005 Salı 15:50:17
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:35:03