Demokrasiyi nereden ve nasıl öğreneceğiz?


Neyi nasıl yapacağız...

Son yıllarda bu birileri tarafından iktidarlarımıza dikte ettiriliyor...

Demokratikleşiyoruz...

Moda deyim bu...Ne kadar demokratikleşiyoruz...

Veya biz bugüne kadar demokratik değilmiydik...

Soru çok, cevapsa hiç yok...

Neyi nasıl yapacağız...

İşte bunu 1947’den bu yana bilmiyoruz...

1947’de ABD’ye verdiği ve hiç kabul görmeyen "hızlı kalkınma planı"ndan bu yana her şeyimiz birilerine emanet...

Sanki Türkiye’deki iktidarlar taşaron...

Başbakanlarda ustabaşı...

Demokratikleşiyoruz...

Nasıl yapıyoruz bu işi...

Birileri dikte ettiriyor...

Siyaseten demokratikleşiyoruz...

Hocamız Avrupa Birliği...

Ders kitabımız Kopenhag kriterleri...

İnsanımızın insan olduğunu Kopenhag kriterlerine kadar hatırlamamaşız..

Hoş o kriterlerinde ne menem kritirelre olduğunu AB vatandaşları dahi anlamıyor ya...

Neysa bu ayrı konu...

İktisaden demdokratikleşiyoruz...

Hocamız IMF...

Dersinimiz bilmem kaçıncı Stand by anlaşması...

Hem siyasetimiz, hem de ekonomimiz liberalleşiyor...

Çünkü baş öğretmen öyle istiyor...

Başöğretmen kim?

Sam amca, yani ABD...

Sam Amca, bizim AB’li olmamız için yırtınıyor...

Oysa bize demişlerdiki, AB, küreselleşen ve devasa bir güç olan ABD’ye karşı kuruldu...

Peki öyleyse ABD’liler bizi hiç mi hiç sevmiyorlar demektir..

Baksanıza bizi karış kampa doğru sürüyorlarlar...

Elbette kazın ayağı öyle değil...

İnsan haklarında söz edenler, azınlık söylevi atanlar önce kendi kirli çamaşırlarını toplasınlar..

Nazi paranoyasından kurtulamayan Almanya Türk işçilerine neler yapıyor biliyor musunuz?

3 kuşaktır posasını çıkardığı zavalılıları şimdi "meytallahta" -ege yöresinde ortalıkta çırılçıplak bırakmak anlamında bir deyim- bırakacak..

Almanyanın zencileri Türkler...

Eğiitilmiyorlar...

Kendi vatandaşını yasa zoruyla eğitiylorsun ya...Zorla okula götürüyorsun ya...

Niye bu garipleri hor görüp cahil bırakıyorsun...

Türkiye’yi Kürtlere ve Ermenilere zulüm yapmakla suçlayan Fransa, Cezayır’ı niye hatırlamıyor, niye ülkesinde Fransızca dışında dille konuşulmasını, yazılmasını, eğitim yapılmasını yasaklıyor...

Kopenhag kriterleri Türkiye için geçerli ...

Aslında adres tek değil.. İkide bir Türkiye’ye insanlık dersi veren ABD’ye ne demeli...

Aslında uzun lafa gerek yok...

Aşağıdaki haberi okursanız, bizim hocalarımız ne kadar "humanist" olduğunu anlarsınız...

İşte haber:



xxxx



WASHINGTON (İHA) - Uluslararası Af Örgütü’nden (Amnesty International - IA) üst düzey bir yetkili, ABD Hükümeti’nin dünyada bir hapishane takımadası yönettiğini, bunlardan birçoğunun "insanların tamamen kaybolduğu" gizli kamplar olduğunu söyledi.

IA’nın yönetim direktörü William Schulz, Fox News’a verdiği röportajda, ABD Başkanı George W. Bush yönetimini eleştirerek, ABD’nin düşman olduğunu düşündüğü kişileri hiçbir avukatla ya da başka biriyle görüştürmeden gözaltına aldığını söyledi. Yüzlerce yabancı terör zanlısının tutulduğu ABD’nin Küba’daki Guantanamo üssünün zamanımızın gulagları (sovyet çalışma kampları) olduğunu belirten Schulz, dünyada ABD’nin yönettiği tüm gözaltı merkezlerinde resmi bir araştırma başlatılması çağrısında bulundu.

ABD’de yayımlanan The New York Times gazetesi de, Guantanamo üssünün "ulusal bir utanç" ve "ABD düşmanlarına propaganda hediyesi" haline geldiğini belirterek, Bush yönetiminin burayı kapatması gerektiğini yazdı

xxx

Haberin kaynağı sağlam...

Ama bizim hocalarımız demokrasileri ve insan haklarına saygısı sağlam değil...

Biz onlarden neyi ne kadar öğreneceğiz, nasıl öğreneceğiz...

Ama asıl sorun demokrasiyi neden onlardan öğreneceğiz..

Bizim aklımız yok mu?

Bilmem...

Onun siyasetcilere bir sormak lazım...

Ne cevap verirler dersiniz...

Sakın ha...öyle bir şey yapmayın...Yeni TCK var...

Üffff...Sakın ha....

Sayın Başbakan, Bush Amca ile sohbeti yeniden koyulaştırdı...Yine bir şeyler öğrenip gelecek...

Ve mutalaka iyi şeyler öğrenip gelecek...

Bu sakın, 9. Cumhurbaşkanımızın ortaya attığı "919(!) rakımlı tepeye çıkış için bir yol haritası olmasın...

Yok...Şeytanın avukatlığını falan yapmıyorum...

Durduk yerde, 919 rakımlı yerde türbanın ne işi vardı...Bu muhabet niye açıldı...

Doğru ya, bayram değildi, seyran değildi...Eniştelerimiz bizi niye öptü...

Haydi gelde çık işin içinden...