Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Cumhurbaşkanı..

Bu, CHP adına zafer mi?

Kesinlikle hayır...

Peki, Gül'ün adaylığı AKP adına bir zafer mi?

O da hayır...

Ancak her iki tarafta kararla birlikte zafer çığlıkları atıyor..

Farkında değiller, her iki tarafta bu işten çok zararlı çıkacak...

O zafer edasıyla konuşanların toplumdan giderek dışlandığını herkes gördü...

Bu zafer çığlıkları, Türk demokrasisinde vurulan ağır bir darbedir...

Tarafları geren açıklamalar ise bu işin tuzu biberi..

Peki Erdoğan niye adaylıktan vazgeçti...

Erdoğan düne kadar, Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı var diye inliyordu.. CHP; Çankaya kiracısının hiç de dokunulmayacak biri olmadığını söyledi. Eski dosyalar açılabilir ve cumhurbaşkanı mahkum edilebilir ve hapse atılabilir... Erdoğan'ın çekincesi 367'den çok bu konu oldu..

Çünkü hakkında bir sürü fezleke var...

Erdoğan, Gül'ü bu konuda ileri sürerken aklında bu düşünceler vardı kuşkusuz..

Gül, yasal anlamda "temiz"di..

Ancak CHP'liler öyle düşünmüyor...

SP'nin "kayıp trilyon" davasında Gül'ünde dosyası olduğu ancak dokunulmazlığı nedeniyle açılmadığını öne sürüyorlar...

İddiaya göre, Gül bu dosyalardan mahkum olabilir..

Yani, Gül'de 800 küsurat rakımlı tepede pek rahat edemeyecek gibi görünüyor..

Dışişleri Bakanı'yken dokunulmazılığı nedeniyle açılamayan dosyalar, açılacak gibi görünüyor...

CHP bu konuda kararlı...

Eğer, bu konda CHP başarılı olursa Tür demokrasisi ciddi bir sorunla karşılaşacak..

CHP, "laliklik çerçevesi"nde "anti laik" olduğunu düşündüğü Gül'ü Köşk'ten uzaklaştırmaya kararlı...

Gül'ün "şeri" geçmişi "bugün laikliğe pek inanmayan davranış ve söylemleri" ile demokrasinin duvarlarını zorluyor..

Ancak CHP'nin , Gül'ü yargı yoluyla "hapse tazyik" ile Köşk'ten uzaklaştırma çabaları da o oranda tehlikeli...

Yani Erdoğan, öyle bir sıcak bombayı Arınç'ın zorlamasıyla (!) Türkiye'nin kuçağına bıraktı ki sormayan...

Bu bomba ha patladı, ha patlayacak...

Bu arada havaya da biz uçacağız..