Türk’üm…
Türk olmaktan şikayetçi değilim, aksine mutlu olduğumu söyleyebilirim.
Yurtseverlik çerçevesinde milliyetçiyim..
Ne demek yurtseverlik çerçevesinde milliyetçilik..
Yurt dediğimiz bu coğrafya içinde yaşayan herkes rengi dini, ırkı ne olursa olsun bendendir.
İşte bu “bendendir”in çerçevesinde milliyetçiyim..
Çanakkale Savaşlarında şehit düşen Tabip Yüzbaşı Dimitri, nasıl kendisini “gavur diye beni başka mezarlara gömmesinler” diye vasiyet bıraktıysa, işte o “bendendir”
Bizim milliyetçiliğimiz bu çerçevede, humanist bir felsefedir…
Amma…
Irkçılık…
İşte kesinlikle reddettiğim şeydir ırkçılık…
Ne Türk ırkçılığı ne de Kürt Irkçılığı…
Türkiye’de milliyetçilik adı altında yapılan ırkçılığın varlığı doğrudur…
Allahtan sayıları çok az..
Ama ondan daha kesin olan bir gerçek var; o da Kürt ırkçılığıdır…
Türkiye’de hızla insanların birbirine “ötekileştirildiği” gözleniyor..
Yoksulluğun ve rezilliğin yeşerttiği bu münbit (verimli, bereketli) topraklarda “ırkçı terör” 25 yılda 30 bin can aldı..
Siz 30 bin can alan bir vahşiyi “kahraman” ilan ederseniz siz “dehşetli bir ırkçısınız” o halde bizim sizinle bir sorunumuz var demektir.
Haşa…
Sorun benim vatandaşımla değil…
Sorun, o insanı organize eden provokatörle ve kendini siyasetçi sanan güruhla…
Düşünün “O katil hapiste”…
Nasıl hapiste ise, her gün demeç veriyor, kitleleri yönetiyor…
Hapisteki basit bir hırsız anasıyla babasıyla temas kuramazken bu İmralı konuğu, neredeyse ülke siyasetine yön veriyor..
Güney Afrika’da Mandela böyle bir şansa sahip değildi.
Tüm bunları Pazar günü (19 Mart 2006) İstanbul Kazlıçeşme’de kutlanan Nevruz Şenliklerini izlerken düşündüm…
Nevruz, bir bahar bayramı…. Tüm Orta Asya kavimlerinin kutladığı bir bayram. İşin ilginç yanı aynı bayram Latin Amerika’da Kolombiya ve Arjantin’in kırsal bölgelerinde de kutlanıyor olması…
Yani kimseye özgü bir bayram değil…
Kimsenin millileştirme şansı yok…
Hele bir ırka özgü olduğu kesin yalan…
Nevruz, 21 Mart’ta tüm Orta Asya’da kutlanacak…
Eskiden bizde kutlardık Nevruz’u. Hala da kutlamak istiyoruz…
Ama o güzelim bayramı “heba” ettiler…
Ne demek Nevruz..
Bazılarının İngilizce’ye uyarlayıp Kürtçe okuduğunu sandığı gibi adı “Newroz” değil.
Nev; Farsca’da “yeni” demek… İngilizce’ye de oradan geçmiş…
“Ruz” da yine Farsaca’dan dilimize gelmiş ve anlamı da “gün-gündüz”
Yani “Nevruz”un anlamı “yeni gün” demek…
Biz onu “yeni bahar”, “ilk bahar” olarak tercüme ediyoruz...
Bizim bahar bayramımızı alıp “terör provası”na çevirmek ancak ilkel bir ırki kafanın işidir.
O gün Kazlıçeşme’de gördüğüm manzara şuydu;
Bir kısım provokatör, “İmralı mahkumu”nun posterini açıp, kendince nara atıyordu…
Etrafta tam 4.500 polis vardı…Biraz ilerdeki okulun bahçesinde ise tam 500 jandarma hazır kıta bekliyordu. Alan dışında ise yaklaşık 2 bin güvenlik görevlisi hazırdı.
Herkes yapılacak provokasyonun doğuracağı sonuçları iyi biliyordu…
Eğer çevrede oturanlar, ırkı bir milliyetçilik duygusuna sahip olsalardı olay farklı oldu…
Ama olamadı…
AB ve ABD destekli provokatörler başaramadılar…
Wilson haritası bir başka Nevruz provokasyonuna kaldı…
Neden mi o 4.500 polis olayları sadece izledi.
Milyonlarca insan Kazlıçeşme’nin yanına bile uğramadı.
Provokasyonun yapıldığı meydanın karşısındaki apartmanda ise çok anlamı bir protesto vardı…
Binaya dev bir TC bayrağı çekilmişti.
TC bayrağı diyorum…
Bu deyimi o meydanı dolduran 15 bin kişinin arasına girmiş bir avuç provokatörün ifadesi de onun için diyorum..
Meydanı dolduran o insanlarda o bayrağa dönüp tek hakaret yapmadılar…
Çünkü biliyorlardı ki; o bayrak, o meydanda Nevruz kutlaması için gelmiş insanlarında bayrağıydı..
Dün o provokatörler adına üzücü bir olay vardı…
Onlar tahrik etmek için her şeyi yaptılar..
“İmralı mahkumu”nun posterini açtılar TC’ye hakaret ettiler…
Bir avukat çıktı “sözde bir mektup” okudu.. Tümüyle provokasyona yönelik bir mektuptu.
Düşünün, böyle bir mektup olabilir mi?
Yazsa bile o adadan çıkabilir mi?
Avukatlara söylese, onun kağıda dökümü, aktarımı ne kadar doğrudur?
Buna devlet izin verir mi?
Veya soruyu evrenselleştirilim?
Böyle bir deklarasyonu hangi ülkede yayınlayabilirsiniz…
İRA’nın savaştığı İngiltere’de…
ETA’nın savaştığı Fransa’da…
Hangisinde…
Ama olmadı…
Provokatörlerin hevesi kursağında kaldı…
Çünkü Türkiye’de ne Türk ırkçılığı, ne de Kürt ırkçılığı var…
Sadece bu ülkede vatanını seven yurtsever insanlar var…
AB Raporu ne diyordu, hatırlayalım…
“Türkiye’de bir iç savaş başlayabilir”
Olmadı beyzadem..Olmadı, yine beceremediniz..
Herkes kaşıdı, olmadı…
Size yakında bol bol kına göndereceğiz…
Kesin lazım olacak…
Yayın Tarihi :
20 Mart 2006 Pazartesi 15:00:41