Tarih Felsefecisi Arnold Toynbee, doğadaki varlıkların bile birbirlerini tüketerek güçlendiklerini savını öne sürerken “medeniyetlerin birbirlerini yok ederek” yaşamlarını sürdürdüklerini belirten temel taşları oturtmuştu.
Bunu sosyal ve siyasal yaşama endeksleyen Toynbee, Türklerin Viyana’yı kuşatmaları nedeniyle Hıristiyan dünyanın 300 yıl geriye gittiğini, buna karşın Osmanlı’nın yani Türkler'in zirveye ulaştıklarını öne sürer.
Bu yukarıda belirttiğim iddiaların bir kanıtı mıdır?
Bu şu aşama da çok da önemli değil...
Ancak bu savları ciddiye almalıyız...
Biraz dikkatli irdelendiğinde, Darvinist bir yaklaşım olduğunu görürüz...
Çünkü bu iddialar Darvin’in “doğal seleksiyon” teorisiyle örtüşüyor...
Doğrudur...
Tarih boyunca, rakiplerini yok eden ülkeler yaşamlarını sürdürebilmişler...
Kalıcı ve sürdürülebilir barış için denedikleri tüm yollar ise hep hüsranla sonuçlanmış...
Barış adına yapılan tüm tarihi devlet evlilikleri ya savaşla birbirlerini yok ederek bitmiş yada birileri tarafından yok edilmiş...
Tarih örnekleriyle dolu...
Bugüne kadar medeniyet üreten ve bu medeniyeti başka medeniyetlerle beslemeyi başarabilmiş devletler varlıklarını sürdürebilmişler.
Yani bir medeniyet, bir başka medeniyeti yok ederek yaşamını sürdürebilmiş...
Bugün Avrupa Medeniyeti’nin son iki kalesi Helen ve Roma Medeniyetleri...
Ve onların uzantıları İtalya ve Yunanistan...
Her iki devletinde Türklerle yakın ilişkisi olmuş...
Her iki medeniyet de Türklerle medeniyet savaşları yapmış...
Tarihin tüm evrelerine bakın, Hun İmparatoru Atilla’nın Roma kapılarına gelmesi İtalya’nın dehşet günleridir..
Daha sonra Osmanlı’nın, Orta Avrupa’nın içlerine kadar gelmesi yine Katolik İtalya için kabus yıllarıdır...
Bugün İtalyanlar'ın korkuyu anlattıkları en önemli söz “Anneceğim Türkler geliyor”
Bu söz sadece; Atilla’nın Roma önlerine geldiğinde “barbarlar” kendilerin öldüreceği korkusu mu?
Sanmıyorum...
Bir korku yüzyıllar boyu yaşamaz...
Ancak korku saygıyla birleştiğinde kalıcıdır...
Bu korku-saygı ilişkisini Türk-Yunan ilişkisinde de görebiliriz...
Birbirlerini her fırsatta suçlayan bu iki devletin insanları her türlü suçlamayı yaparalar, ama saygısızlık hiç yapmadılar...
Medeniyetlerin birbirinden beslenmesi kavramlarını geliştirmeniz mümkün. Yeni Türkiye’nin Doğuşu adlı kitabımda yüzyıllardır var olan 5 medeniyetten söz etmiştim...
İlk üçü yukarıdakilerdi...
4. ülke Çin... Orta Asya’da medeniyet kurmuş Çin’in, Orta Asya Türkler’nin medeniyetlerinden yararlandığını, 5. ülke Mısır’ın diğer Arap medeniyetlerinden sentez ürettiğini söylemeye galiba gerek yok..
Niye yazdık tüm bunları...
Çünkü, Samuel Huntington, antihümanist bir felsefe fukarası, yukarıda saydığımız nedenleri alt alta toplayıp, “Medineyetler Çatışması” teorisini üretti...
İyi bir Evangelist olan Samuel Haddington, göçebe bir medeniyetin yaşayabilmesi için üretti bir teoriyi...
Bu göçebe medeniyet Semitizm’dir. Yani İbrani Medeniyeti. Yani İsrail'in varlık nedeni... Veya Yahudi ırkının ve dinin yaşaması...
Bunun bir çok nedeni var...
Küçük bir kavim olan Yahudi Devleti yani İsrail'in yaşamını sürdürebilmek için büyük bir güce ihtiyacı var...
Bu güç para ve silah...
Ancak bu para ve silahı kullanacak kalabalık insan toplulukları da gerekiyor...
Yani süper bir güce...
Yani Amerika Birleşik Devletleri’ne...
Bu da yetmiyor...
Güçlenebilmek için karşıt güçlerin yok edilmesi gerekiyor...
Hem ABD’nin sonsuza dek yaşayabilmesi, hemde İbrani ırkının ölümsüzleştirlmesi şart...
O nedenle “karşıt medeniyetlerin tüm varlıklarını emmek yaşam güçlerini kendi yaşam standartıyla bütünleştirmek gerek”
Yani, karşı medeniyeti yok etmek.... Tıpkı Arnold Toynbee’nin felsefesi gibi....
Tıpkı güçlünün güçsüzü yok etmesi yani Darvin’in doğal seleksiyon yöntemi...
Tüm bunları yapabilmek için bir çatışma gerekiyor...
Tıpkı Samuel Huntington’un, “Medeniyetler Çatışması” gibi...
Bir düşman gerek...
ABD nüfusunun çoğunluğu Hıristiyan ve desteklenen ülke de Yahudi olduğuna göre, tek bir hedef kalıyor...
İslamiyet...
Evet...
Samuel Huntington’un Medeniyetler Çatışması tezindeki tek hedef Müslüman dünyadır...
Ancak bu tezde küçük bir aksilik var...
Müslüman dünyası son derece sessiz ve Hıristiyanlara adeta biat eder durumda...
Yuhudi dünyası ile de Filistin meselesi dışında bir sorunu yok...
Hele hele Hıristiyan dünya ile hiçbir çatışmaya girmiyor...
Yani hedef medeniyet zaten teslim olmuş durumda...
Ayrıca Hıristiyan dünyanın Yahudilere bir de borcu var...
İkinci Dünya Savaşı'nda yaptıkaları insanlık dışı davranışların faturasını ödeyecekler...
Ama nasıl?
Kendi içlerinden birini feda edemeyeceklerine göre, bu düşman zaten belliydi...
Bu nedenle bu harektesiz yapı 11 Eylül günü sarsılıverdi...
ABD’nin teknolojik simgesi İkiz Kuleleri vuruverdiler...
Niye Özgürlük Heykeli değil...
Çünkü Özgürlük Heykeli ABD’li değil...
Fransızların hediyesi ve parasını da Osmanlı Padişahı ödemiş...
Simge Amerikan üretimi bir yer olmalıydı. İkiz Kuleler o nedenle seçildi...
Ve suçlu hemen ilan edildi...
Usame Bin Ladin, yani bir Arap zengini, yani bir ABD ajanı, yani bir ABD vatandaşı ve iddiya göre de Başkan Bush’un ortağı...
Hiçbir zaman Usame Bin Ladin’in bu terör hareketini gerçekleştirdiğine inanmadım...
ABD isteseydi elindeki istihbarat teknolojisiyle Ladin'i “yarım saatte” yakalardı...
11 Eylül saldırısını yapanlar yakalandı mı?
Yakalandılarsa, nerede yargılandılar?
11 Eylül medeniyetler çatışmasında düşman tarafı oluşturmuştur...
Sonraki gelişmelere bir bakın...
ABD Afganistan’a girdi...
ABD “kimyasal silah" bahanesiyle Irak’a girdi... İnsanları öldürüp demokrasiyi yerleştirmeye çalışıyor...
ABD İran’ı “nükleer güç” iddiasıyla sıkıştırıyor...
Suriye’yi terörist olmakla suçluyor ve işgal etmeye hazırlanıyor...
Gerekçe demokrasiyi yerleştirmek(!)
İnsanları öldürerek demokrasi yerleşir mi?
Bu bir Samuel Huntington mantığıdır...
İşte bu çerçevede medeniyetleri çatıştıştırıp, sömürdükten sonra pasifleştirmek için Büyük Orta Doğu Projesi’ni yaşama sokarsınız...
Afganistan’da tüm tarihi yapı ABD’ye taşındı...
Irak’ta Mezopatmya medeniyetleri talan edildi. ABD müzelerinde yakında sergilenir...
Yani “Tez’in bütün gerekleri” yerine getiriliyiyor....
İcat edilen BOP sürüsüne çoban ise acaba Türkiye mi olacak?
Bunu zaman gösterecek...
“Medeniyetler Çatışması” için 11 Eylül’de başlayan terörlü gerekçe furyası devam ediyor...
Önce İstanbul’da vurdu...
Hedef İngiliz kaynakları idi ve Yahudi cemaaati...
Tam bu sırada çatlak bir ses çıktı...
Mel Gibson “Tutku" adlı bir film yaptı ve düzen alt üst oldu...
Filmde Yahudiler'in Hz. İsa’yı nasıl çarmıha gerdiği anlatılıyordu...
Büyük yankı uyandırdı.
Bunun üzerine hedef olmaktan mazlum gibi gösterilmekten Yahudi cemaati çıkarıldı...
Yeni hedef sadece Hristiyanlar oldu...
İspanya bunun bir örneği...
Eğer Kentnhaber Portalı’nın sürekli izliyorsanız geçen cuma günkü manşeti hatırlayınız...
“Londra’daki terör için komlo teorileri”
Bu eylemin Müslüman kökenlilerce yapılmasının mümkün olmayacağını, Londra’da polisten habersiz kuş uçmayacağını, her yerin her saat gözlendiğini ve her ne hikmetse hepsinin tam mesai sabah saatlerinde yapıldığını hatırlatmıştık.
Londra’daki terör tipik bir Medeniyetler Çatışması ürünü...
Bunu açıklaça görüyoruz...
Cuma günü portalımızda yer alan bu iddia, cumartesi gecesi Hulki Cevizoğlu’nun “Cevizkabuğu programında da “terör uzmanlarınca” hemen hemen aynı cümlelerle anlatıldı...
İddiaya göre, yayın dışardan sabote edildi...
Yani, birileri bu tartışmayı sansürledi...
Bunu yapan RTÜK değildi elbette...
Savcılık kararı da değildi...
Çünkü onlar aleniyet gerektiriyor...
İddialara göre, yayın Ankara’dan engellendi...
Yani birileri bu tür bilgilendirmeden korktular...
Yani laik, bir Müslüman ülkenin vatandaşlarının oynanan oyunları bilmesinden çekindiler...
Türkiye’de ise “270 milyon dolarlık” adamlarla “bazı dış memurlar” bu tür düşünenleri paranoyak olmakla suçluyorlar...
Suçluyorlar da karşı hiçbir tez getiremiyorlar...
Anlatıkları sadece Lafonten’den masallar...
Biz ise Samuel Huntington’un realitelerinde söz ediyoruz...
Biz uyandık...
Yani uyutmak için masal anlatmayın artık...
Yayın Tarihi :
13 Temmuz 2005 Çarşamba 15:05:14
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:35:52
Yorumlarınız
Cemal Bilge IP: 85.100.123.xxx Tarih : 20.07.2005 15:22:54
Tek kelimeyle harikasınız. Biliyor musunuz burada yazmaya başladıktan itibaren Kent Haber'in yeni tutkunları oluşmaya başladı.