22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Nezaket kuralı, demokrasi dersi


Seçim yakalaşıyor... 

Yaklaştıkça sloganlar da ortalıkta uçuşuyor.. 

En çok kullanılan sözcükler ise 

Laiklik, 

Demokrasi ve 

Cumhuriyet... 

Tüm siyasiler bu üç hedef için mangalda kül bırakmıyor... 

Bir de moda deyimle, ulusalcılık ve milliyetçilik... 

Eskiden ulusalcılık sözcüğünün yerine "yurtsever", milliyetçiliğin yerine de "vatansever" derlerdi... 

Bu iki sözcük, Türkiye'de ideolojik bir iç savaşın ana malzemesi olmuştu… 

Yazık oldu... 

İkisinin de doktirener olarak altı doldurulmuş ancak ekonomik ve sosyopolitik olarak içi boş kavramlardı... 

İkisi de topluma "refah" getirmedi... 

1980 darbesi bu iki ideolojiyi de yeniden yapılandırdı.. 

Ancak, görünen o ki; bu yapılanma sadece "ideolojik barış" getirmiş... 

Her iki kavramın savunucuları, yukarıda ki 3 sözcüğün gölgesinde politika yapıyor, ama vatandaşa bir "refah reçetesi" sunamıyor. 

Seçim, sathı mahalline girdik ama, bir kişinin ağzından, "refah" vaadi duyamıyoruz.... 

Yani hiç bir partinin "toplumsal sözleşmesi" yok... 

Onun yerine, "soyut kavramlar" üzerine politika üretiyorlar... 

Laikliği, herkes kendine göre tarif ediyor.. 

Bu da bir çatışma konusu elbette... 

Devletin tepesinin anlaşamadığı bir konuda vatandaşın anlaşmasını beklemek elbette düşünülemez.. 

Defaatle yazdık... 

Laiklik, devletin din esaslarına göre yönetilemeyeceği prensibidir. Ancak vatandaşta devletten din adına bir talepte bulunamaz. 

Ancak devlet denetimi sürekli olarak denetimi altında tutar... 

Biz buna Fransız tipi laiklik diyoruz... 

Yani laik olan devlet değil vatandaştır... 

Türkiye'de böyle bir uygulama var mı? 

Nerede, söylemler tam aksine... 

xxx
 
Türkiye'de herkes demokrasi havarisi: 

Demokrasiyi herkes istediği gibi yorumluyor... 

Anarşizmi (felsefi anlamda) demokrasi ile karıştırıyor bizim siyasilerimiz... 

Her şeyin yapılabildiği, her şeyin söylenebildiği sistemin adı anarşizmdir... 

Demokrasi özgürlüklerin bir disiplin altında kullanılmasıdır... 

Bu disiplin yasalarla sağlanır. Ama esas olan yazılı olmayan yasalar yani geleneklere, bilgiyle ve oto kontrol mekanizmasıyla 

sağlanan disiplindir. 

Biz henüz bunları öğrenemedik...

Demokrasilerin kendisini koruma mekanizmaları ve içgüdüleri vardır. Önemli olan demokrasiyi zorlayarak bu korunma mekanizmalarını 

çalıştırmamaktır...

Sınırları zorlarsanız, koruma mekanizması çalışır, muhtırayı yersiniz... 

Avrupa'da muhtıra, ihtilal gibi sözcüklerin olmaması o toplumların demokratik bilince ulaştığı, sınırları hiç zorlamamasından 

kaynaklanır... Her ne kadar devlet kutsal değildir derlerse de "devlet aleyhine tek kelime" etmezler.. 

Demokratik terbiye bunu gerektirir... 

Örneğin Almanların yüzde 90'ını (aslında 100'de yüzü) Hitler hayranıdır. Ama hiç birisi bunu söylemez... 

Söylerse başının derde gireceğini bilir... 

Demokrasi işte böyle bir şeydir. 

Oysa bizim siyasetçilerimiz öylemi, yakacaksın, yıkacaksın sonrada "demokrasi" diyeceksin... 

Bugüne kadar demokrasinin tanımı yapılamadı... 

bizim başbakan demokrasi tanımı yaparken, "bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bizim özgürlüğümüz biter" diyor... 

Bu tanımı ancak ilkokul öğrenicileri yapar... 

Ona da neden öğretilir bilir misiniz?. 

Çünkü bu söylenen "asgari nezaket kuralı" yani bir " saygı kuralı"dır... 

Çocuklara saygılı olmayı, bir başkasının hakkına tecavüze etmemeyi bu tanımla öğretirler... 

Şimdi demokrasiyi böyle tanımlayan siyasetçilerden Laik, demokratik cumhuriyet" tanımı yapmalarını ve onu yönetmelerini nasıl 

beklersiniz... 

İşte bu tanımlamaları yapmayı beceremeyen bir siyasetçiden bir "refah reçetesi" beklemek ne ölçüde doğrudur... 

Siyaset cahillerinden, "sosyal refah mucizesi" bekleyebilir misiniz? 

O nedenle Türkiye'deki siyasetten benim umudum yok..
Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2007 Salı 21:26:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
nezih devrim IP: 85.102.75.xxx Tarih : 1.06.2007 17:44:44
bu yazıya söylenmesi gereken cümle: tebrikler. ancak bir konuda merakım var cemaat hoca ilişkisine göre ananıda getir diyen bir lider(!)in yönetimindeki ülkenin vatandaşlarından nasıl bir saygı beklenebilir. insanın özgürlük hudutlarını kavrayamamış bir kimlikten ümidimi kestim. umarım yanılıyorumdur...

şahin polat IP: 88.227.8.xxx Tarih : 2.06.2007 11:42:12
hocam tel numaranı kaybettim şahin ben beyaz sayfadan ben no değişti 05055336277 buna numaranı msj atarsan sevinirim POLAT