Karnını kaşıyan adam hapiste…
O zaman soru şu:
Eğer o hapisteyse; bugünkü olayları bu noktayı kim nasıl getirdi…
Eğer o hapisteyse, dağdakileri kim örgütlüyor…
Eğer o hapisteyse, bağdakiler(!) neye güvenip onun ağzından konuşuyor…
Tabi bunların hepsini “eğer o hapisteyse” sözüyle bütünleştirip öyle soruyoruz…
Oysa biz biliyoruz, eğer semeri yok, bebek katili hapiste…
Sağa sola emirler yağdırıyor…
Yine soru; nasıl yapıyor?
Gelip giden avukatları aracılığıyla mı?
Peki o gazetesine başmakaleleri de avukatları aracılığıyla mı gönderiyor….
Yoksa “cep”ten mi yazdırıyor…
Hepsi palavara…
Çünkü Abdullah Öcalan, hiçbir zaman PKK’nın lideri olmadı ve olamazdı…
Çünkü PKK olağanüstü askeri stratejik bilgilerle donatılmış bir terör örgütü…
Sözüm ona lideri şimdi hapiste….
Hapisteki ve bizim bugüne kadar gördüğümüz Öcalan, sadece bir görüntüydü…
Kaba saba ve karnını kaşıyan bir adam…
Ne zaman ki; boyundan büyük laflar etmeye başladı, paketleyip verdiler…
Bizimde ağzımıza bir parmak bal çaldılar…
Biz garipler de bu dolmayı yuttuk…
Yutmayı bırak, peşinden bir çok konuya alet olduk…
Hatırlayınız lütfen ne yazmıştık AİHM’in kararından sonra…
DİKKAT! Türkiye’de olaylar aratacak ve boyut giderek değişcek…
Bundan bir ay öncesini hatırlayın…
AB’nin Avrupa Parlamentosu üyeleri için hazırladığı ve Cumhuriyet'te çok özet yayınlanan raporun son paragrafında ne diyor…
Lütfen bu satırı not ediniz…
“Bir iç savaş tehlikesi vardır”
Kim çıkaracak… Çıkarması gerekenler… Gerektiği kadar provakosyonu yaptılar…
1 Mart tezkeresi geçse ve Türkiye tek kurşun bile atamadan “demokratik yönden işgal edilse” bu sorunlar yaşanır mıydı…
Kesin yanıt hayır…
Siz parlamentodan bunu geçirmezseniz; önce askeriniz başına çuval geçirirler, sonrada şarkıcı Haco ile 1 milyon kişilik federasyon bayrağı denilen paçavranın sallandığı konser-miting karışımı bir gövde gösterisi yaparlar….
Haco çoktandır gelmiyor…Gelmiyor çünkü, artık gerekli kamuoyu yoklamasını yaptı gitti…
Şimdi tüm bunlar planlanmışken bizden hala PKK’nin liderinin hapiste olduğuna kim inandırabilir…
Abdullah Öcalan hapiste…
Bunu adımız gibi biliyoruz… O zaman soru şu olmaz mı?
Bunları kim örgütlüyor? Bebek katili Abdullah Öcalan kim?
Sadece kiralık bir katil mi?
Mersin olayları sırasında yazdığımız ancak daha erken diye kendi kendimize sansürlediğimiz bir yazı vardı…
Bu yazıyı yazdığımızı ve oto kontrol çerçevesinde kendi kendimize sansürlediğimizi yazılarımın yayınladığı Bizim Dergi’de duyurumuştuk.
Artık yayınlama zamanı geldi…
**********************************
Yazı şöyleydi:
Karınını kaşıyan adam ve Nevruz...
Karnını kaşıyan adamın hiçbir şey olduğunu savuna geldim.
O karnını kaşıyan adamın bir terör örgütünü yöneteceğine ise hiç inanmadım...
İnanmadım, yapılan söyleşilerde, TV programlarında yaptığı konuşmalarda tam bir maganda tipi çiziyordu.
Kültürsüzlük ve bilgisizlik ise adeta paçalarından akıyordu...
Yakalandıktan sonra yaptığı savunmaya bakın...
söylediği tek şey...
"Konuşursam..."
Yani Türkiye'de başı devletle derde giren herkesin yaptığı ilkel savunma gibi...
Konuş be adam...
Konuş...
Amma... Konuşursan, bu devlet seni hiç koruyamaz...
Evet...evet ..evet..
Evet bu devlet seni koruyamaz...
Çünkü, konuşursan Avrupalı ve Atlantik ötesi "Bir kısım dostlarımız!" senin İmralı'daki korunağında bile ümüğünü sıkabilir...
Bilgisiz, kültürsüz ve dünya politikasını bile bilmeyen bir adamın ayrılıkçı bir gücün lideri nasıl olabilir..
PKK'nin eylemine baktığınızda, bir stratejisyenler ordusunun hazırlığını görürsünüz...
Bir askeri kimlik terör eylemlerini yürüttü...
Son derece sinsi ve planlı bir şekilde yürütüldü...
Sonra karnını kaşıyan adam işe yaramadı ve posasını getirip teslim ettiler...
Bu bir dostluk nişanesi değildir...
O dönemlerde bu adam hapishanede, dışardakinden daha tehlikeli diyenler vardı.
Biz de bunlardandık..
Asalım diyenler çoğunluktaydı.
Hayır diyenler vardı. Bunlar 2 gruptular..
Kimileri terörist bile olsa idama karşıydılar.
Kimileri ise, ölüsünün dirisinden tehlikeli olacağı savında idi.
Deniyordu ki:
"Asarsanız onu kahraman yaparsanız. Ve Kürt tarihinin yazılmasına başlanır." Ben ikinci grupta yer aldım..
Çünkü tarihi kahramanlar yazar...
Oysa o sadece karnını kaşıyan bir adam...
Kültürsüz, bilgisiz...
Zaten onu görevlendiren ve Türkiye'ye teslim eden zihniyet onun asılmasını ve kahraman yapılmasını istiyordu...
Nedeni ne olursun olsun karnını kaşıyan adam yaşıyor..
İmralı'da tatilde..
Arada bir avukatları ziyarete gidiyor...
Sonra ortalıkta bir sürü laf...
Karnını kaşıyan adam, dedi ki;....
Sonra bir sürü yalan...
Eğer, karnını kaşıyan adam, bunları dediyse ve dedikleri dışarı çıktıysa...
Vay bu devletimin haline...
Oturup cümlemiz ağlayalım..
Eğer onun savunduğunu iddia eden avukatları bunları dışarı çıkarıyorsa, o zaman bu barolar ne iş yapar...
O zaman, hukuk sistemine, savunma hakkının kötüye kullanılmasına ne demeli...
Bir de karını kaşıyan adamın "bölücülük söylemine" dikkat edin...
Hiçbir temeli yok...
Ne felsefi, ne de siyasi...
Sonra Türkiye düşmanı bir adamın Türkiye'nin gururu bir futbol takımının en ateşli taraftarı olmasına ne demeli...
Eğer Türkiye düşmanıysan niçin Galatasaraylısın...
Kısa bir süre mülkiyede okuman mı bunun nedeni...
Düşünün bir kere...
Karnını kaşıyan adam, mülkiyeyi bitirseydi şimdi ki görevi ne olurdu...
Yaşıtları vali...
Bir başka soru daha...
Bir yerde okumuştum..
Eğer doğruysa...
Karnını kaşıyan adam, madem ki Türkiye düşmanı idi, askeri okula gitmek için niye sınava girdi?
Eğer, boy fukarası olmasaydı ve sınavı kazansaydı, şimdi orduda ne iş yapıyor olacaktı?
Şimdi henüz kimlik tespiti yapmayı becerememiş bir kişinin PKK gibi siyasallaşmaya kadar giden organize bir örgütünün lideri olduğuna kimi inandırabilirsiniz...
Şimdi nereden çıktı bu derseniz..
Nevruz'dan çıktı...
Bizim gözü kapalı siyasetçilerimiz görmediler...
Burada yazdık..
Irak'ta yeni oluşumda üst kimliğin Kürt kimliği olması için bir çaba harcanacak.
Talabani o nedenle Devlet Başkanı oluyor..
Bu oluşuma Sünni ve Şii Arapların tepkisi şiddetli olacaktır..
Talabani, başkanlığı sırasında, Kürdistan'ın kuruluşu için çalışmaları tamamlayacak, olası bir Arap-Kürt iç savaşı ile birlikte bağımsızlık ilan edilecektir.
Bunun uzun bir süre alacağını sanmıyorum...
Türk-ABD savaşı yakındır tezimiz kimilerinde müstehzi tebessümlere neden oldu...
Amma...
Mersin'de birkaç çapulcunun bayrak yakmaya kalkması, dikkat çekici...
Bayrağı yakmaya, yırtamaya çalışan 14 ve 12 yaşındaki iki zıpırın elindekinin önemini kavrayacak zekaya sahip olduğu konusunda değilim...
Amma ondan da vahimi...
Bayrağımızı yakmaktan kurtaran bir görevliye 24 maaş ikramiye verilmesini de çözebilmiş değilim...
O bayrağı kurtarmak en azından tüm vatandaşların görevi..
Bayrak, bu ülkede o kadar korunmaya muhtaç mı ki, böylesi bir ödülü veriyorsunuz...
O memur görevini yaptı...
Alkışlıyoruz... Ve gözlerinden öpüyoruz...
Ertesi günü, bayrağa saygısızlık yapıldı diye yürümenin anlamı neydi...
Karşınızdaki bir avuç çapulcuya biz buradayız mı dediniz...
Ne oldu...
200 bin kişi Civan Haco'yu ve İbrahim Tatlıses'i dinlemeye mi geldi?
Onun adı Nevruz'u kutlamak değildir...
Bu "sivil iteatsizlik" provasıdır...
Olası bir "dış kaynaklı çatışmada" onlara destek vermek için meydanlara çıkacak insan sayısıdır...
Buna çok karamsar bir komplo teorisi diyebilirsiniz..
Ben de size sorarım...
Hepsi istiareye yatıp ve aynı renk flama ve aynı nakaratta o saçmalıkları mı gördü de ertesi günü hepsini birden gerçekleştirdi...
Belli ki bir merkezden eğitilmişler...
Yani İmralı'dan "karnını kaşıyan adam"ın talimatı değil bu ...
Bir eğitim...
Mersin'de Diyarbakır'da
İlk provası da 6 Mart'ta İstanbul'da yapıldı.
Bizim polis de bu tuzağa düştü...
Ne oldu...
Diyarbakır'da çıtı çıkamadı..
Bu oyun büyük oyun...
Bizler de seyircisiyiz..
Hala Atlantik ötesindeki dosttan ve Avrupalı arkadaştan bahsedenler şu baharın ilk günlerinde biraz dikkatli olsunlar...
Ödül ve ceza ile sonuç alınmaz...
Bu ülkenin sağlıklı düşünen yurtsever ve vatanseverlere ihtiyacı vardır...
Savaş mı, çoktan başladı..
Kurşunlar yakında kulağımızın dibinden vızıldayıp geçmeye başlayınca çok geç olacak...
**********************************
Evet işte böyle demişiz o gün… Geçen yılın ^mayıs ayında…
Biz görmüşüz olacakları… Ve de bir çok Türk insanı…
Bizim devekuşları hariç tabi… Onların dünyaları başka bir yerde…bir anketin sonuçlarını okudum…
Kürtler ben Kürdüm demiş…
Alkış…
Süryani ben Süryani’yim demiş..
Ona da alkış…
Bizim entel-dantel takımı ise ipe sapa gelmez ilkokul öğrencisinin ezberlediği lafları etmiş…
Dünya vatandaşıyım, insanım, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım…
Hele biri fena yumurtlamış;
Ben Kemalistim…
E be cahil adam…Kemalist isen Mustafa Kemal’in şu sözünü iyi bilmen lazım
Ne Mutlu Türk’üm diyene…
Demek ki sen Kemalist olmayı da bilmiyorsun…Be aydın geçinen geri kalmış kişi…
Bunların liderleri de tıpkı İmralı sakinin lideri gibi…
Yani şimdi siz Öcalan hapiste diyebilir misiniz?
Hapiste olan karnını kaşıyan bir adam…
Hem de….
Neyse…..Siz anladınız…Birde anlaması gerekenler anlasa…