Son günlerde dikkat ettiniz mi…

Siyasetin, ekonominin tansiyonu bir düşüyor bir çıkıyor…

Aslında siyasetin uykulu dönemde olması gerekiyor.

TBMM kapalı. Milletvekilleri tatilde. Liderler, genellikle Ankara dışında…

Ekonomi’de ise ihracatın patladığı günler hem tarım hem de turizm alanın da döviz oluk oluk akıyor…

Daha doğrusu bize öyle diyorlar..

Ancak ekonomik göstergelere bakınca durum hiçte öyle görünmüyor…

Belki siyasette tansiyonun artmasının nedeni de biraz da bu…

Yıllardır “her şey dahil” turizmi sanıldığı gibi büyük patlamalarla ülkeye döviz falan kazandırmadı.

Çünkü hesaplar yurt dışında kesildiğinden paranın büyük bölümü oralarda bloke edildi.

Gelen turistte tesise hapsedildi dışarı bile çıkamadı.

Hoş çıksaydı da esnafın şerrinden kaçıp yeniden tesise sığınabilirdi.

Belki turizmci para kazandı ama ülkeye öyle para girişi olmadı.

Yani öyle oluk oluk döviz falan gelmedi.

Bu arada tesisler de eskidi. Terör, kuş gribi vb dünya kupası gibi nedenler yüzünden turist akışı da azaldı.

Önemli değil, önümüzdeki hafta işler açılır. Aradaki boşlukta yerli turistle kapatıldı zaten..

Kimse farkında değil ama bu yıl belki esnafın yüzü gülecek. Çünkü yerli turist o sırnaşık esnafla baş etme tecrübesine sahip.

Turizm bu nokta da, yani eski tas eski hamam…

Peki bu kriz niye…

Sadece siyasi nedenlerle mi kriz çıkıyor.

Hoş siyasilerimiz hala “kriz yok” diyorlar ama doların bir aşağı bir yukarı çıkmasından dolayı servetini yüzde 25-40 arası artıranlar var…

Yani bu ekonomik dalgalanmayı sadece ve sadece Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olma arzusuna mı bağlamalı…

Yoksa Ağustos’ta TSK’da gerçekleştirilecek nöbet değişimine mi endekslemeli…

Hiç kimse niye başka nedenler aramıyor…

1966 Mayıs baskılı bir gazete elime geçti.

Gazetenin sahibi Kemal Uzan…

Şu yurt dışana kaçıp giden Uzan…

Umumi Neşriyat Müdürü (Genel Yayın Müdürü) Ahmet Güner

Halen faal gazeteci

Yazı İşleri Müdürü Ergun Kaftancı

Halen Tercüman Gazetesi’nde çalışıyor.

Gazetenin adı Yeni İstanbul…

İşte bu gazetenin 7. sayfasında tek sütun bir

Dünya Bankası Direktörü: Türkiye 1977’den itibaren dışarıya borç verebilen bir ekonomiye sahip sanayi devleti olacaktır”

Soru şu 1977’de ne vardı Türkiye’de;

Gaz yoktu, benzin yoktu, sigara yoktu, yağ yoktu…. Yoktu, yoktu ve Türkiye’de her şey karaborsaydı.

Ne oldu da o kadar umut veren ekonomi böyle bir hale düştü…

Bu en iyi şu anada hasta yatağında yaşam kavgası veren Bülent Ecevit bilir.

İşte o günlerde de konjoktür aynen böyleydi.

Kıbrıs vardı. Ege’de hava sıcaktı. Türkiye o dönemdeki adı AET olan AB’ye davet edilmişti.

Ve terör tam gaz gidiyordu.

Şablonu şöyle bir koyun…

Acaba bugün ile dün bir birine benziyor mu?

Birileri hep düğmeye mi basacak…

Siyasilerimizde kapalı kapılar ardında başka şeyler konuşup, bize başka şeyler mi anlatacak…

Acaba diyorum bu krizin arkasında 1 Mart’ta gerçekleşmeyen ABD’nin Güney Doğu’ya konuşlanması değişik bir yöntemle gerçekleşmesi yatıyor olmasın…

Biliyorsunuz, “ABD sermayeli bir özel askerlik şirketi!”-ki onlar TIR güvenliğini sağlamak için geliyorlarmış- Silopi’de konuşlanmaya hazırlanıyor… Yani diyorlar ki; Türkiye kendi TIR’ların güvenliğini sağlayamaz, ancak biz yaparız…

Haklılılar…

Ancak böylesine büyük bir gizlilik içinde yapılan bir askeri tesisin hangi anlama geldiğin iyi bilmek lazım.

Çünkü, eş zamanlı bir başka haberde ise Kuzey Irak’ta Kürtlerin kurduğu bir Kontrgerilla lejyon yapılanması var.

İkisin toplarsak ortaya ne çıkıyor…

Benim matematiğim iyi değil…

Bu problemlerdi çözemem…

Ancak bildiğim bir şey var, Tesisin inşaatı biter, kriz sona erer…

Bir son soru daha…

Şu son günlerde Türkiye’ye 9 milyar doları çıkarıp sokan yabancı banka hangisi…

Bu sorun cevabını hiç öğrenemeyeceğiz biliyor musunuz…

Yani kısaca, durum vahim…