18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sizin bu işe gönlünüz yatıyor mu?

Sonunda nur topu gibi bir oğlumuz oldu...

Avrupalı olmaya birkaç günümüz kaldı...

10-15 yıl ne ki... Göaçıp kapayıncaya kadar geçer...

3 Ekim’i 4’üne bağlayan gece sasat başı bir palavrayı dinlemek zorunda kaldık...Önce tüm TV istasyonları anlaşma oldu dedi... Sonra Babşakanlık sözcüsü “ııh anlaşamadık” diye bunları yalanladıb. Derken saatler gece yarısına ulşmaya az kalmıştı ki, müjdeli haber Dışiyleri Bakanı Abudllah Gül’den geldi...

“Anlaştık. Ben uçuyorum”

Neye anlaştıklarını bilmiyoruz. Gazeticleri soruyor;

"Neye anlaştık, kaça anlaştık?..

“şimdi açıklayamam”

Şimdi tüm Türkiye’niun menrak ettiği soru şu

“Bu gizlilik niye?”

İşte size çerceve belgesinin önemli paragrafları

1-)Müzakerelerin ortak hedefi katılımdır. Bu müzakereler ucu açık bir süreç olup, sonucu önceden garanti edilemez. Kopenhag kriterlerinin tam değerlendirmesi, AB'nin hazmetme kapasitesi de göz önüne alınarak, eğer Türkiye'nin tüm üyelik yükümlülüklerini tamamen üstlenecek konumda olmadığını ortaya koyarsa, Türkiye'nin mümkün olan en güçlü bağ ile Avrupa yapılarına bağlanması sağlanmalıdır.

Ne demek şimdi bu?

Bu şu demek... Ben seni yiyip bitirdikten sonra hazmediğim gerekçesi ile ortak etmem...Ama, seni en güçlü yapıştırıcı ile Avrupa’ya bağlarım..

Bu bağlamının tercümesini soracak olursanız, bu “imtiyazlı ortaklıktan da geri” bir tanımdır. Ama yeni değil. 17 Aralık belgesinde de benzeri cümylelelerle bu ifade yer alıyordu. O zaman ustaca gizlenmişti. Şimdi aleni oldu..

2-)Genişleme, Birliğin ve üye devletlerinin katıldığı sürekli entegrasyon sürecini güçlendirmelidir. Birliğin uyum ve etkinliğini korumak için her türlü çaba sarf edilmelidir. 1993 Kopenhag AB Konseyi toplantısının sonuçlarına uygun olarak, Birliğin bir yandan Avrupa entegrasyonunun momentumunu korurken öte yandan Türkiye'yi özümseme kapasitesi, hem Birliğin hem de Türkiye'nin genel menfaati açısından göz önüne alınması gereken önemli bir noktadır. Komisyon müzakereler sırasında bu kapasiteyi 2004 Ekim kararlarına uygun olarak izleyecektir."
Tercümesi şu...Yukarıda sözü edilen “hazmetmeyi” “özümseme” tanımlamasıyla müzakerelerin herhangi bir safhasında uygulamaya koyarım. Yani ben istediğim an, seninle ortaklığı bitirebilirim...

Evet “çerçeve belgesi”nin büyük bölümü müzakerelerin askıya alınmasıyla ilgili. Ve sanki Türkiye müstemeleke ülkesi, attığı her adımı AP’ye bildirecek... Eğer beylerin canı isterse oyuburulğu şartı aranmaksızın her şey tatil edilebilecek. İnanmıyormusunuz. Öyleyse onunla ilgili parafrafı buyrun okuyun:

3-)Birliğin temelini oluşturan özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere tam saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin Türkiye'de ciddi ve ısrarlı bir şekilde ihlal edilmesi durumunda, Komisyon, kendi inisiyatifiyle veya üye devletlerin üçte birinin talebi üzerine, müzakerelerin askıya alınmasını önerebilir ve müzakerelerin tekrar başlaması için karşılanması gereken koşullara yönelik tekliflerde bulunabilir. Konsey, Türkiye'yi dinledikten sonra, müzakerelerin askıya alınıp alınmaması veya müzakerelerin yeniden başlaması için aranacak koşullarla ilgili bu tür bir öneriyi nitelikli çoğunluk esasına göre kararlaştıracaktır. Üye devletler, Hükümetlerarası Konferanstaki genel oybirliği şartından bağımsız olarak Hükümetlerarası Konferansta Konsey kararına uygun olarak hareket edeceklerdir. Avrupa Parlamentosu'na bilgi verilecektir.
Türkiye’nin komşuları ile ilgili parafraf ise tek taraflı. “Sorunhlarını çöz” diyor... Alma aynı çağrıyı ortağı Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne yapmıyor..

İşte o paragraf:

4-)Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkileri yönünde verdiği açık taahhüt ve henüz çözümlenmemiş olan tüm sınır ihtilaflarını, gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'nın zorunlu yargılama yetkisi de dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler Şartına göre, ihtilafların sulh yoluyla halli ilkesine uygun olarak çözüme kavuşturmayı taahhüt etmesi;"
-5-)Kapsamlı bir çözüm için uygun ortamın yaratılmasına katkıda bulunmaya yönelik adımlar atılması ve Kıbrıs Cumhuriyeti (Rum kesimi) dahil tüm AB ülkeleriyle Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin normalleştirilmesinde ilerleme kaydedilmesinin yanı sıra BM nezdinde ve Birliğin üzerine inşa edildiği ilkeler doğrultusunda, Türkiye'nin Kıbrıs sorunu için kapsamlı bir çözüme ulaşma çabalarını devamlı olarak desteklemesi.

Tarih kaydı Türkiye’nin deklarasyonuna karşı düşülmüştü. Kıbrıs Rum Kesimini tanıma ve limanları açma konusuda çerçeve belgesine girdi. Karşı deklerasyonla birlikte Kıbrıs Rum Kesimi’ni resmen tanıma ve limanları açma “hukuki taahüt” haline geldi. İşte o paragraf:

6- "Türkiye'nin Ortaklık Anlaşmasında ve Ortaklık Anlaşmasını tüm yeni AB üye devletlerini içine alacak şekilde genişleten Ek Protokolünde yer alan yükümlülükleri, özellikle de AB-Türkiye gümrük birliğine ve düzenli aralıklarla revize edilen Katılım Ortaklığının uygulanmasına yönelik yükümlülükleri yerine getirmesi."

Bir başka parfafraf ise genelme yapılarak özelde Kıbrıs Rum Kesimi’nin uluslar arası örgütlere üyelik başvurusunda bulunursa bununm engellenmemesi kayda alınıyor. Burada ince bir oyun yapılarak tüm ülkelerin pozisyonlarını belirleyebileceği kayda geçilirken, ama kaydını düşüyor ve ekliyor, “Engelme yaparsan üye olamazsın”İşte o paragraf:
7-)Türkiye'nin, üye devletler ve birlik tarafından kabul edilen tutum ve politikalarla, (bu örgütler ve düzenlemelerdeki AB ülkelerinin üyelikleri de içinde olmak üzere) uluslararası örgütler içindeki kendi pozisyonunu ve üçüncü ülkelere ilişkin politikalarını, katılıma kadar olan dönemde içinde uyarlaması gerektiği" belirtilen belgede, "Türkiye'nin, tüm diğer katılım müzakerelerinin sonuçlarını, katılımı zamanındaki haliyle kabul etmelidir" ifadesine yer veriliyor.

VE YOL HARİTASI

AB ile Türkiye arasında tam üyelik müzakerelerinde yol haritası görevi görecek Müzakere Çerçeve Belgesi'nin "müzakerelerin özü" başlıklı ikinci bölümünde, AB müktesebatına ilişkin sorumluluklar var. İşte bu konuda resmi kurumların yaptığı kısa hal tercümesi...

AB'ye katılımın, birlik sisteminin ve birliğin "müktesebatı" olarak bilinen kurumsal çerçevenin getirdiği hak ve yükümlülüklerin kabulü anlamına geldiği vurgulanan bu bölümde, Türkiye'nin, bu müktesebatı katılım zamanındaki şekliyle uygulaması gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca, mevzuatın uyumlu hale getirilmesine ek olarak, katılımın aynı zamanda müktesebatın zamanında ve etkin bir şekilde uygulanması anlamına geldiği vurgulanıyor.

Müktesebatın içerdiği bölümler kısaca şöyle özetleniyor:

- AB Birliği'nin üzerine kurulduğu antlaşmaların içeriği, ilkeleri ve siyasi hedefleri;
- Antlaşmalar uyarınca benimsenen mevzuat ve kararlar ve Adalet Divanı'nın içtihadı;
- Kurumlar arası anlaşmalar, kararlar, beyanatlar, tavsiyeler, kılavuzlar gibi, yasal olarak bağlayıcı olan ya da olmayan, Birlik çerçevesinde benimsenmiş diğer belgeler;
- Ortak dışişleri ve güvenlik politikaları çerçevesindeki ortak eylemler, ortak tutumlar, bildirgeler, sonuçlar ve diğer belgeler;
- Adalet ve içişleri çerçevesinde kabul edilen ortak eylemler, ortak tutumlar, imzalanan sözleşmeler, tavsiyeler, beyanatlar ve diğer belgeler;
- Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak Topluluğun, Toplulukla birlikte üye devletlerin, birliğin ve kendi aralarında üye devletlerin akdettiği uluslararası anlaşmalar.

xxx

Kısaca ve özetle sayın Dışişleri Bakanı’nın “şimdi açıklayamam” dediği “çerçeve belgesinin ana hatları bunlar... Tabi belgenin tümünü henüz görmedik... Resmi kurumların yaptığı iyi niyetli tercümeler.. Tam metni görmedik..

Bu sadece bir ön bilgi...

Ama ipucu vermeye yeter...

Şimdi sizin bu işe gönlünüz yatıyor mu?
Yayın Tarihi : 5 Ekim 2005 Çarşamba 11:12:41
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:22:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?