19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ümmetten millete, milletten ümmete (2)

Büyükçekmece’ye inerken dikkati bir şey çekiyor.

Kuşbakışı ilçeye baktığınızda dalgalanan 4 devasa bayrak var…

Oysa daha 6 ay öncesinde böylesi bir şey görünmüyordu. Kendine güvenen bir devlet olarak abartısız tören bayrakları vardı.

Ama şimdi bu bayraklar gönderden hiç indirilmiyor.

Neden?

Hikaye son derece basit….

Bölgede yer alan Tepecik isimli bir belde var…

Gazetelere yansıyanlara göre bu beldede bir tören sırasında belediye başkan yardımcılarından biri (ismi bizde saklı) belediyenin basın danışmanı ve tören sunucusu (ismi bizde saklı) hanıma İstiklal Marşı ve ardından da 10. yıl marşı okuttuğu için çıkışıyor.

Yine gazetelere yansıyanlara göre “Bu ne rezalet” sözcüğünü kullanıyor…

İşte bu sözcük, bayrağa bağlılık kavramını Büyükçekmece’de yeniden gündeme getiriyor..

Niçin İstiklal Marşı ve niye 10. yıl marşı..

İstiklal Marşı; millet olmanın, bağımsızlık savaşının bir simgesi…Yani ümmet kavramının sonu…

10. yıl marşı ise ümmetçilere göre 28 Şubat’ın milli marşı…

Buradan bu sonuca varabilir miyiz? Bu kısa ve net analiz bu kadar net sonuç doğurabilir mi?

Abartılı mı?

Belki..Ama Büyükçekmece’deki bazı kuruluşlar bu görüşte olmasa gerek ki, böylesi somut bir tepkiyi ortaya koymuşlar…

Haksızda sayılmazlar..

Şöyle bir çevrenize bakın…

1970’li yıllarda “öcü” diye baktığınız ayda yılda bir kez gördüğünüz karaçarşaflı (türbanlı değil) gözleri bile görünmeyen kadınların çoğaldığını göreceksiniz…

Çember sakalı ve kesinlikle islami olmayan kıyafetle dolaşan tonlarca erkeği. (islamın kiyafeti yoktur. Sadece İsevi ve Musevi inancın tipolojik tarifi vardır. Onuda kilise ve havra koymuştur. İslamdaki sarık ise o dönemin en modern moda şapkasıdır ve adı da Fransızca da türbandır)

Ümmet için cihat ilan eden kişileri…

Sayı giderek artıyor.

Kuranı bile okumamış “ümmeti Müslüman” sayısı hızla çoğalıyor.

Birileri onlar adına okuyor ve düşünüyor…

Sonra da “bunları yapın” diyor..

Yani okuma, anlama ve düşünme yeteneği olmayan insanlar üretiliyor.

Bakın çevrenize kaç tarikat üyesi insan var..

Şöyle bir TV’yi karıştırın, neler duyacaksınız…

Kimsenin inancıyla sorunumuz yok…Yok ama onların benim inancımla sorunları var.

Allah’ın vereceği kararları onlar bu dünyada veriveriyor.

Devletin, modernite adına koyduğu kurallarla da onların sorunu var.

Bir türban (başörtüsü) meselesi var ki; evlere şenlik bir konuma geldi… Çevrenize şöyle bir bakın japone kollu, mini etekli bir sürü başörtülü kız göreceksiniz…

Önce modası yaratılıyor, sonra düşünce kanseri ediliyor…

Millet kavramının parçalanmaya başladığı 1970’lı yılların sonunda ırki direnişler başladı..

Millet olabilmek bir arada yaşamayı öğrenebilmektir..

Modern toplumlarda, medeni insanlar, devletin koyduğu evrensel hukuk normları içinde bir arada yaşamayı bilmek demektir.

Bugün bir arada yaşamayı becerebiliyor muyuz?

Lozan’da adı konulan sınıfsız, paylaşımcı millet kavramı bugün şeriat ve ümmet kavgası uğruna rafa kaldırıldı…

Öylesine tarikatlar yükseldi ki akıllara ziyan…

Mesela Calvanist Müslümanlar ortaya çıktı…

Yani İslamı, ya Yahudi sultasına soktular, ya da kilise kurallarına…

Ümmet bir yöneticiye kayıtsız şartsız biat etmektir… Fikir yürütemezsiniz…

Millet ise, eğer demokrasiyi yakalayabilirse kendi kendini yöneten insanların bileşkesidir…

Bugün eğitimden, iş dünyasına bir inanç sömürüsüne doğru hızla koşuyoruz…

Ümmetçiler, tüm silahlarıyla kurulu düzeni bilinmeyen (!) bir güç adına yıkmaya çalışıyor..

Çünkü o güç bir çoğrafyayı yönetmek istiyorsa orayı önce ümmetleştirmek zorundadır..

Bu ümmet yozlaşmış bir din altında olabilir..

Bugün Türkiye çoğrafyasında şiddetli bir düşünce savaş yaşanıyor.

Medeniyetler ümmet adına çatıştırılıyor..

Hoşgörü kavramı eksejere ediliyor, sulandırılıyor…

Ancak görünen o ki Mustafa Kemal’in kurduğu demokratik Türkiye ve o ülkede yaşayan millet neyle uğraşacağını bilemeden didinip duruyor…

Demokrasi aracı geri vitese takmış millet ümmete doğru geri geri gidiyor.

Entelejansa ise hala ciklet çiğniyor…

Ne dediğini anlamıyoruz…
Yayın Tarihi : 19 Temmuz 2006 Çarşamba 15:00:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?