Sıkıldık...
Hep siyaset olmuyor...
Yaşamda sürüyor... Bugünde gelin yaşamla ilgilenelim...
biraz farklı bir dünyaya girelim...Ve
Yaşamı derinliklerinden kurtarmak...
diye söze başlayalım...
Sonra soralım...
Yaşamın derinliği olur mu?
Bu derinlik kendi bünyenizde oluşturduğunuz bir derinliktir...
Eğer içinize kapanıp düşünce dünyanızı kimselere açmıyorsanız, yaşamınızın bir derinliği var demektir...
Eğer beyninizde oluşan düşünceleri yüreğinize aktaramamışsanız yaşamınız derinliklerde bir yerde saklı kalmıştır...
Bunu sadece sevgi, aşk gibi algılamayın...
Eğer yaşam, eyleme dönüşmüyorsa, içinizdeki anarşizmi yaşama aktaramıyorsanız, sorunlarınızı giderek büyütür ve mutsuz olursunuz...
Her sorununuz büyür, mutsuzluğunuz doruğa ulaştığınızda, sizin karadelikleriniz oluşmuştur...
O zaman sizi bahar çiçekleri de ilgilendirmez, yaz güneşi de...
Yaşamda gösterdiğinizi sandığınız başarı birgün uçup gidiverir...
Milyonlarca insanın arasında yaşarsınız ve kendinizi yapayalnız hissedersiniz....
İşte bu yaşamın derinlikleridir.
İçinizdeki yalnızlık duygusu sizi yer bitir, beyninizi kemiren düşünceler, içinizdeki şeytana hayat verir...
Bakmayın öyle sakin durduğunuza....
İçinizdeki fırtına her an kopabilir...
Birde bakarsınız ki, siz kendinize yabancı olmuşsunuz...
Kendi yaşamınızın derinliklerinde kaybolmuş gitmişsiniz...
Yaşamı derinliklerden nasıl kurtarabiliriz?
Karadelikler kapanabilir mi?
Düşüncelerinizi paylaşmayı denemekle başlamak en iyisi...
Düşünceleri paylaşmak dünyanın gelişmesini sağlamaktır...
Her düşünce bilim üretir, sevgi üretir, barış üretir, kardeşlik üretir...
Elbette bunlar akşamdan sabaha taşınacak olgular değil...
Önce, kendinizi eğitmekle başlayın...
Kendinizi önemseyin, vakur olun, ama içinizdeki sevgi meleğine de karşı koymayın..
Sakın utanmayın Mayıs çiçeklerini derleyin, birgün göreceksiniz Eylülde de çiçekler açacak...
Belki bir kardelen size yeniden hayat verecek...
Yaşamı keşfettiğinizde, karadeliklerden kurtulacak derinliklerden yeniden yeryüzüne döneceksiniz...
Galiba önce kendimizi tanımaktan başlamalı, sonra yaşamı yeniden keşfetmeli...
Ve hiç unutmamalı, yaş kaç olursa olsun, hayat yaşamı keşfettiğinizde başlıyor...
Sevgiye ilk adımı o gün atıyorsunuz...
Sevgiyle başlayan saygıyla süren bir yaşam üretkendir...
Bilim, sanat, aşk, barış işte bu dönemde filizleniyor çiçek açıyor...
Savaşa o gün karşı duruyorsunuz...
Ve siz; iyi ki doğdunuz ve iyi ki varsınız...
Xxxxxxxxx
Düşler dünyası
...............
“Serin bir yaz akşamı”
Bir ağaç dibinde kurulacak çilingir sofrası hayalleri...
Pablo Neruda’nın kuşları kadar özgür...
Picasso’nun tabloları kadar da aykırı...
Mikelanjo’nun heykelleri kadar düzgün...
Mona Lisa kadar hüzünlü, gizemli, erotik ve hınzır...
Ve hepsi kadar vakur...
Ve bir o kadar güzel...
Ve
Bir çilingir sofrasında kurulan düşler...
Nerdesin...
Özledim...
Yayın Tarihi :
27 Eylül 2005 Salı 12:00:58
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:24:09
Yorumlarınız
aynur gursoy IP: 85.103.112.xxx Tarih : 29.09.2005 14:50:02
Bir çilingir sofrasinda bulusalim dostum, neredesin, ozledik hani...