Seçimi tartışmıştık geçen hafta...
Aslında sunumda bir hata yapmışız...Daha doğrusu bir eksiklik...
“Seçim yakın, belki yarın” saptamasanı yaparken, cümle eksik kalmış...
Geçen hafta için olanları şöyle bir süzgeçten geçirdiğimizde ve daha öncekilerle harmanladığmızda bir sonuç çıkıyor..
Cümle şöyle olmalıydı...
“Seçim yakın, belki yarın...Ama mutlaka...”
Çünkü çok geç olacak...
En kısa zamanda seçim olmalı...
Olmalı diyorum ve Başbakan’a bir öneride bulunuyorum...
“Seçimi bilerek ve isteyerek kaybedin”
Önümüzdeki ilk bahar iyidir...
“Kaybedin” diyorum; çünkü Türkiye bu kadar çok yanlışı birden kaldıramaz.
Önce Kıbrıs’ta referandum...
Ya Papadupolos efendi inat etmeyipte “Yes” deseydi ne olacaktı...
Hiç...
Avrupa Birliği, “Gümrük Birliği Genişleme Protokolünü imzalayın” demeyecekti, Türkiye’de “İmzaladım ama ben oynamıyorum” gibisinden deklarasyonlar yayınlamayacaktı...
Uzatmaya gerek yok...
Türkiye’nin Kıbrıs meselesi bitmiştir...
Türkiye “Eli kanlı katil Papadopulos’un korsan devletini” defakto tanımıştır...
Gerisi lafı güzaf...
Halk arasında bunun adına “çam devirmek” denir....
Geçen defada belirtmiştik...
Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kurulmuştur...
Ve gelen haberlere göre, peşmergeler Kerkük ve Musul’u Türkmenlerden arındırmak için en ilkel ve en vahşi yöntemlere başvurarak işkence yapmaktadır...
Hem buralarda PKK bayrağı hala asılıdır...
Başbakan’ın “kendinden menkul aydınlatma araçları” ile görüşmesi bir şey ifade etmez...
Biz öyle sanıyorduk ki, Başbakan Türkiye Cumhuriyetini oluşturan Lozan’ı tarihe gömüverdi...
“Türkiye’nin Kürt sorunu vardır”
Anlatmıştı. Haco’yu dinlemeye gelen 1 milyon kişi sırra kadem basmış, koca başbakan 500 kişiye söz vermiştir;
“Türkiye’nin Kürt sorunu vardır”
Bu Cumhuriyet tarihinin en büyük “gaf”ıdır...
Bu gaf AB’nin azınlık iddiasının defacto tanınmasıdır...
Artık Türkiye “yeniden yapılanmayı en ciddi şekilde düşünmek” durumuna getirilmiştir.
Lozan’da Kürt kavramı yoktu...
O nedenledir ki, Ulu önder Mustafa Kemal,
“Türkyi Cumhuriyetini kuran
halka Türk milleti denir.
Ne mutlu Türk’üm diyene”
demiştir ve ırk kavramlarını alt üst etmiştir...
Bu veciz söz Türkiye’de gereksiz ve yanlış yere tartışılan “üst kimlik, alt kimlik”, “üst kültür, alt kültür” tanımlarını da yok saymıştır...
Ama, nedense bu tür sözleri söylemeyi bir entellektüel tavır olarak algılayanlarımız var.
Bu noktadan bakarsak, Türkiye’de bir Kürt sorunu vardır..O halde yakında diğer etnik sorunların peydahlanması yakındır.
AB’den ve batıdan gelen salvolarla Lozan’da ilk resmi delik açılmıştır...
Aslında bu salvo ilk değildi...
Uzun süredir ABD’nin zorlamasıyla, Latin Amerika’da bile ve de özelikle AB ülkelerinde “sözde Ermeni Soykırımını tanınıması” uygulamaları karşısında yurttaşların kararlı duruşları, ikitidar partisi içindeki kimi çevrelerin de baskı ile “bir Ermeni sorunumuz” olmamıştır.
Ama bu gidişle o da olacak gibi görünüyor...
Şöyle bir düşünün bu “tanınan sorunlar” size Sevr diye bir kelimeyi hatırlatıyor mu?
Oysa başbakan tam 4 ay önce, “Türkiye’nin Kürt sorunun yoktur PKK sorunu vardır” demişti.
Ne değişti...
Erdoğan, tepkiyi görünce geri adım atmak istedi ama nafile...
“Kürt sorunu ile PKK sorununu birbirine karıştırmamak lazım” diyor başbakan...
Yanlıştır...
Türkiye’de Kürt sorunu yoktur sadece PKK sorunu vardır...
Ve Güney doğuda bir insanlık dramı yaşanmaktadır.Bölge halkı üretime katılmıyor, katılamıyor...
Ekonomik yardım diye yeni ağalar, yeni faşist feodal sistemler geliştiriliyor...
Bölge insanı yatırım istiyor...
Yatırım yapacağım diye teşvik alan ve devletin dolandıran özel sektörü değil...
Çünkü güvenliği sağlamadığınız sürece hiçbir özel sektör oraya gitmez, sadece dolandırıcılar ortada fink atar...
Güney Doğu’ya, “Üretim yapan güvenli devlet yatırımı” yapılmalı ki, insanlar üretime katılsın, bu ülke insanı olduğunu hissetsin...
Aslında o yıllardır bunu hissediyor ve anlatıyor...
Ama birileri anlamamızı istemiyor..
Hissediyor ki; o bölgede ki kentlerimizin hepsinin adının önünde bir kahramanlık ibaresi var...
Güneydoğu’da o insanlar yokluk içinde batıdaki kardeşleri gibi destan yazdılar...
Ya şimdi;
“Kürt sorunumuz vardır. Bu benim sorunumdur”
Evet o sizin özel sorununuzdur...
Bizim için orada ekonomik bir insanlık trajedisi vardır...Çözün ve bu insanlara işsizlik ve aşsızlık işkencesi etmekten vazeçin...
Xxxx
Bu tartışma daha süreceğe benzer...İlginç...
Ne diyor dağdaki eşkıya adına bu söylevi memnuniyetle kabul eden bağdaki adam...
“Böyle konuşacağını bilseydik, meydanı doldururduk.Yeni bir dönem başlamıştır”
Sonra eski DEP milletvekili Diyarbakır Selim Sadak ANAP Diyarbakır İl Teşkilatı sırasında söylediği söze bakın...
Çünkü “Kürt sorunu vardır” sözü cesaret vermiştir...
Çünkü bu kişi 30 bin kişinin katiline “sayın” diye hitap etme cüretini göstermiştir...
3 Ekim geliyor...
Türkiye AB ile müzakerele başlar veya başlamaz...
Önemli değil...
Ancak iş artık tavsadı...
Çünkü AB iddiasını savunanlar “Benzin istasyonlarının 20 metre etrafında konut olmaması koşulu”nu örnek gösteriyorlar...
Doğrudur; şuan ki durum bir ilkelliktir...
Ve basit bir olaydır... Ama savunma da bir o kadar ilkel ve hatta komik...
Neyse 3 Ekim ve sonra 15-20 yıllık süreçte, nasıl olsa sonuç yok...
Olmaması daha hayırlı...
3 Ekim’e yaklaştıkca bu konuyu daha derinden irdelemeye devam edeceğiz...
Ama bildiğimiz bir şey var...
AKP hemen seçime gitmeli; isteyerek ve bilerek seçimi kaybetmeli...
Bu iş, türban konusunu da aştı...
Yine tansiyonum çıktı yahu...
Yayın Tarihi :
22 Ağustos 2005 Pazartesi 13:19:00
Güncelleme :27 Aralık 2005 Salı 15:28:55
Yorumlarınız
İbrahim SANCI IP: 81.215.181.xxx Tarih : 23.08.2005 09:19:26
Sayın Aycan Çok güzel bir konuyu ele almışınız aslında Bu hükümet Ekonomik istikrar diyerek iş aş diye yola çıktı baktıki altından çıkamayacak bu gün kürt sorunu var diyo öyleyse yarında laz,çerkez.Vs...Sorunu var diyecek hükümet derhal çewkilmeli ekonomik çıkarlar için devlet yapısından kesinlikle taviz vermemeli Kıbrıs Türkiyenin sırtına kambur diyen hükğmet şunu da bilmeliki Kıbrıs bir anavatandır.Türkiyenin bir parçasıdır.ve Gelir beklemesi doğru olmaz Ülkenin bürtünlüğü için herhalde para harcanacak Başarılarınızın devamını diliyorum. Saygılarımla