25
Mayıs
2024
Cumartesi
EMLAK-KONUT

İYİ Kİ HİDİV PAŞALAR VARMIŞ...

Mısır'da hanedanlık kuran ve hidiv ünvanını alan Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın nesli, Nil'in verimli topraklarından kazandıklarını Boğaz'da yalıya yatırmış.

Bugün İstanbul Boğazı kıyısındaki birçok yalı hidivler tarafından yapılmış. Çünkü hanımlar, yazı Boğaz'ın meltemlerine karşı yaşamak istemişler.

İstanbul'da Boğaz'ın iki yakasına inci gibi dizilen yalıların, mimari güzellikleri ve şatafatları dışında Türk kültür ve ekonomi tarihine ışık tutan özellikleri var. Mesela Boğaz'a yalı yaptırabilmek imkânını ve ekonomik gücünü 19. yüzyılın ortasına kadar padişahlar, eşleri, kızları, vezirleri ve sadrazamları yani saray eşrafı bulabilirmiş. Bir de o zamanın İstanbul'una epey uzağa Sarıyer taraflarına, azınlıklara mensup ticaret erbabı yalı yaptırabilirmiş. Onlarınki diğer yalılar kadar da görkemli olamazmış. Ama 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde işler biraz değişir. Mısır'da hanedanlık kuran ve hidiv ünvanını alan Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın soyundan gelenler, Nil'in verimli topraklarından kazandıklarını Boğaz'a yatırmaya başlar. Çünkü hanımları ancak kış aylarını Mısır'da geçirebiliyordur. Yaz oldu mu İstanbul özlemleri depreşir, mızmızlanırlar. Hidivler, çaresiz Boğaz'a yazlık yaptırır! Para da bol olunca bu yapılar padişahların ve hanım sultanlarınki kadar gösterişli olur.

Hidiv hanımlarının gösterişli evlerini ve giyim kuşamlarını bütün İstanbul ve saraylı hanımlar da konuşur. Arada şatafat yarışı başlar. Tarihçi Haluk Dursun, lükste yarışın, bir süre sonra hayırda yarışa dönüştüğünü söylüyor. Böylelikle Zeynep Kamil (Hidivlerin bağışı) ve Vakıf Gureba (Bezmiâlem Valide Sultan'ın bağışı) gibi hastaneler kurulur.

Hidiv ailesinden öncesine dair şöyle bir hikâyesi var Boğaziçi yalılarının: Boğaziçi büyük Sadabat yangınına kadar (1730) pek tercih edilen bir yer değildir. Haliç ve Sadabat daha gözdedir. Büyük bir yangınla burası küle dönünce Osmanlı seçkinleri Boğaziçi'ne yönelir. Sıcak yaz günleri için denize açılan sahilhaneler yaparlar. Yalılar içinde en görkemlisi padişah ailesine ait olanlar. Zaten 'sahil sarayı' olarak adlandırılıyorlar. Dursun, Boğaz'daki yalı rekabetini şöyle anlatıyor: "Padişahın dışında büyük ve görkemli olan binaların hidiv ailesine ait olmasının sebebi varlıklı olmaları. Bunlar bir nevi hanedan. Hanedan kadınlarıyla hidiv kadınları arasında lüks ve ihtişamda yarış var. Hatta Ahmet Cevdet Paşa gibi bir kısım tarihçiler Osmanlı'nın bütçe açığının kadınların bu yarışı yüzünden olduğunu söylüyor."

Özellikle 1850'lerden sonra Boğaziçi yalı şantiyesine dönmüş. Özellikle 1900'lerin başında Osmanlı hanedanının gücünün azaldığı ve karışık bir dönem olduğu için fırsatını bulan Boğaz'a yalı yapmış. Şimdi irili ufaklı 600 yapı var. 366'sı tarihî eser niteliği taşıyor. Birinci dereceden tarihî özelliğe sahip olanların sayısı 65. Devlete ait olmayanlar sermayeyi elinde tutanların arasında değiş tokuş ediliyor.

Mesela son on yıl içinde 37 yalı el değiştirdi. Çiçeği burnunda yalı sahipleri arasında Ali Ağaoğlu, Remzi Gür ve Dünya Göz Hastanesi'nin sahibi Eray Kapıcıoğlu var. Her kriz döneminde bankası batan, holdingi malî krize giren yalısını elinden çıkarıyor; Dinç Bilgin, Halis Toprak... Unutmadan ekleyelim Boğaz'da en çok yalıya sahip aile Sabancılar. Tam 18 yalıları var.

Şimdilerde kamuya açık olan yalı ve köşkler ya saray eşrafına ait ya da hidivlere. Emirgan Korusu ve köşkleri hidivlerindi. Yıldız Köşkleri sarayın... hidiv Kasrı adından belli. Sabancı Müzesi, Hidivelerindi. Feriye Köşkleri sarayın. Otel olarak işletilen Sait Halim Paşa Yalısı da Hidivlerindi.

Zenginlikte padişahlarla yarışan hidiv hanedanı
Hidiv büyük vezir demek. 1866'da padişahın izniyle Mısır Valisi İsmail Paşa'ya hidiv unvanı verildi. Bu padişah fermanı aynı zamanda valiliğin babadan oğlu geçmesi anlamına geliyordu. İsmail Paşa da amcası Sait Paşa'nın ölümü üzerine vali olmuştu.

Kavalalı İbrahim Paşa'nın oğlu İsmail Paşa'nın ailesi Lozan Antlaşması'na kadar hidiv unvanıyla anıldı. Böylelikle Mısır'da iç işlerinde serbest, dışta Osmanlı'ya bağlı bir hidiv hanedanlığı yaşandı. Hidiv ailesinin sadece siyasi anlamda değil kültürel ve mimari anlamda da tarihimizde önemli bir yeri var. Hidivleri önemli kılan sebeplerden biri İstanbul'da Boğaz'ın siluetini değiştirecek bir akımı başlatmış olmaları. Zira Boğaz biraz da onların eşlerinin yani hidiv kadınlarının İstanbul sevgisi ve şatafat merakıyla şenlendi.

Yaptırdıkları kasırlar, yalılar, köşkler ve yeşillendirdikleri tepeler (koruları), padişah ve hanım sultanlarınkiyle yarışır vaziyetteymiş. Hidivlerden önce saraylı olmayanların dışında Boğaz'da yalı yaptırmak neredeyse imkânsızdı.

Gülizar Baki - Zaman
Yayın Tarihi : 17 Ocak 2010 Pazar 00:23:07
Güncelleme :17 Ocak 2010 Pazar 00:27:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?