26
Mayıs
2024
Pazar
EMLAK-KONUT

TARLABAŞI, 'ŞANZELİZE' OLMASIN

Yer değiştirmeye heves ettiğim bir dönemimde, 1.5 yıl önce Tarlabaşı’nın nispeten en oturulabilir bölgesi olan Aynalıçeşme’ye taşındım.

Buralarda hiç dolaştınız mı bilmem... Ömer Hayyam sokağıyla Aynalıçeşme arasında sayısız köhne Rum evi, küçük kiliseler ve tabii ki Laz mimarisinin en nezih örnekleri bir aradadır.

Haliç manzarasına nazır, Marmara Pera’ya beş dakika mesafedeki eski Rum apartmanında geçirdiğim altı ayı hiçbir şeye değişmem.

Ama Aynalıçeşme beni kustu. Daha doğrusu ben adapte olamadım. Daire, emlakçıların deyimiyle ‘kupon’du, fakat apartman temizlikten nasibini hiç almamıştı. Yazın kesif bir koku yüzünüze çarpıyor, alt kattaki çocuklar uçuşan sineklerle birlikte çıplak ayak sek sek oynuyordu.

Hijyen düşkünü şehirli bünyem, artı ekonomik kriz nedeniyle bıraktım Aynalıçeşme’yi... Yoksa mahallede tek başına yaşayan kadın olmak sorun yaratmadı. Yaz gecesi televizyonu daracık sokağın bir kaldırımına atıp, karşı kaldırıma dizilerek maç seyreden gençleri... Taşındığımda bir tepsi dolusu yemek getiren komşumu... Light süt, cola gibi bekar kadının buzdolabında olmazsa olmazlarını satmayan bakkalını sevdim.

Müteahhitten korkarım
Malum, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, bir süredir heyecanını yitirmiş bir projeyi yeniden gündeme getirdi: Tarlabaşı’nın yenilenmesi... Demircan, 210’u tescilli mimarlık örneği olan 278 binanın restorasyonu için mülk sahiplerinin bir bölümüyle anlaşmış. Gerisi de sonra gelecek diyor. Ki bu haberin duyulması bile oraların fiyatlarına füze etkisi yapmıştır.

Sanırım konunun tekrar gündeme gelmesinde Monocle dergisinde çıkan iki satırlık yazının da payı var. Gerçi Tyler Brulee’nin yarattığı monolitik yaşam stili dergisi, Japon havayolları JAL’ı öve öve bitiremiyordu ama JAL battı! Neyse, bu da ayrı bir yazı konusu...

Tarlabaşı’nın birbirinden güzel, yıkık evlerinin restore edilmesi gerektiğine kesinlikle katılıyorum. Ancak mesele, nasıl yapılacağında... Beni alarma geçiren, şu cümle: “Müteahhit burası arsaymış gibi binaları kat karşılığında yenileyecek.”
Sosyal yaşam alanları kadar alışveriş merkezleri de olacakmış projede!

Şanzelizeleşme çabası
Türkiye’nin başına gelen pek çok felaketin arkasında müteahhit mantalitesi olduğu için, korktum! Kaldı ki Tarlabaşı’nın yenilenmiş halinin demoları, hiç mi hiç hoşuma gitmedi: Aynı boyda, monoblok yapılar. Renklilik, çeşitlilik sıfır!
Bütün bunlara ‘Tarlabaşı’nı Champs Elysee yapacağız’ cümlesi tüy dikti. Neden dünyanın en matah caddesinin Şanzelize olduğuna inanırız hâlâ? O moda, 1980’li yıllarda kaldı!

Paris’in bu kocaman, ışıltılı caddesini Maslak’a uyarlasanız tamam. Fakat Tarlabaşı’na apayrı, kişilikli bir proje şart. Bu bölgenin yatırıma açılmasıyla, bölgedeki kötü şöhretli bar, kulüp ve kumarhaneler kadar esnafını, sahipsiz kalan evlere yerleşen insanları da değişime zorlayacak. Sadece bu insanlara yer sağlamak babında değil... Kentin dokusunu bozmadan yapmak lazım bu işleri.
Lütfen Tarlabaşı ‘Şanselize’leşmesin... Beyoğlu’nu güzel yapan, kendi karakterini koruyabilmesi. Her yere alışveriş merkezi ve butik otel dikmekten vazgeçin!
Tarlabaşı bu, adamı kusar.

Tarlabaşı’na kişilikli bir proje şart. Bölgenin yenilenmiş halinin demolarında binalar aynı boyda. Yapılarda renklilik, çeşitlilik sıfır.

Nazik doğum: Gentrification
Gentrification, bir bölgenin yatırımla sosyo kültürel değişime uğraması demek. Türkçedeki karşılığı uygun fiyata ‘arsa ve ev kapamak’ olsa gerek... New York’ta eskiden yüzüne bakılmayan, adım atılamayan Harlem de böyle bir süreçten geçti.
Bizde de büyükşehirlerde sayısız örneğiyle karşılaştık, ancak mesele sadece inşaat, rezidans, alışveriş merkezi yapmakla bitmiyor: Mesele, parkı, okulu, barı, camisiyle yaşanabilir bir alan yaratmak.

Gentrification kelimesinin kökenini de yeni öğrendim. Fransızca ‘genterise’den geliyor, ‘nazik doğum’ ve ‘nazik doğumla dünyaya gelmiş insan’ demek!

Mehveş Evin - Milliyet Cadde
Yayın Tarihi : 22 Ocak 2010 Cuma 15:49:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?