29
Mayıs
2024
Çarşamba
KADIN

BEN FEMİNİSTİM

Her Kadına Bir Fırsat Projesi'ni tamamlayan Ka-Mer, binlerce kadının hayatını değiştirdi. Şimdi Güneydoğu'nun ve Doğu'nun genç kadınları, "Ben feministim," diyerek söze başlıyor ve bir daha eskisi gibi olmamak için hemcinsleriyle el ele veriyor..

Hikâyemiz Güneydoğu'da bütün izlerin birbirine karıştığı, faili meçhul cinayetlerin vakayı adiyeden sayıldığı 90'lı yıllarda başlıyor. Aslen Diyarbakırlı olmasına rağmen Karlıova'da doğan Nebahat adlı bir kız çocuğu, yöredeki kızların tek şansı olan yatılı kız ilköğretmen okuluna gider ve daha sonra hayatını tam 22 yıl boyunca genç dimağları eğitmeye adar. Ta ki 1993 yılına kadar. 1993'te nereden geldiği bilinmez bir kurşunla kocasını kaybettiğinde, henüz 38 yaşındadır ve yaşamının yönü tamamen değişir. Öğretmenlikten istifa eder ve insan hakları alanında çalışmaya başlar. Ancak onun hayatı daha çok değişecektir, bunu da 1994'te yaşadığı işkenceli gözaltından sonra fark eder. Kadın olduğu için yapılan 'özel' işkenceler, ona cinsiyetinin öznelliğini fark ettirir ve evinin bir odasını büro haline getirerek şimdi onbinlere ulaşan bir kadın derneğinin ilk adımını atar, Ka-Mer'i kurar... Nebahat Akkoç'tan bahsediyoruz. Feminizmle çok geç yaşlarda tanışan Akkoç, 1997'de resmen kurduğu Ka-Mer'le Türkiye'de ve dünyada parmakla gösterilen bir sivil toplum çalışmasının mimarlarından biri. Ka-Mer'in son üç yıldır sürdürdüğü 'Her Kadına Bir Fırsat Projesi' ise şimdi onun hayallerinin ötesinde bir başarıya ulaşmış durumda. Kurulduğu yıllarda sadece Diyarbakır ve ilçelerindeki kadınlara hizmet götüren dernek, şimdi Doğu ve Güneydoğu'nun 23 ilinde ve 150 ilçesinde örgütlü kocaman bir yapıya dönüşmüş durumda. Ka-Mer'in değdiği kadınlar ise namus cinayetleriyle, kumalıkla, berdelle anılan bölgede haklarının bilincinde ve rahatlıkla "Ben feministim," diyen kadınlar olmuş. Öyle ki önceki hayatlarıyla şimdiki hayatları arasında uçurumlar olan bu kadınlar, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fatmagül Berktay tarafından örnek alınacak bir demokratikleşme projesinin de en önemli bileşenleri olarak gösteriliyor. 'Her Kadına Bir Fırsat Projesi'nin final toplantısında Diyarbakır'da bir araya geldiğimiz kadınların öyküleri, iradenin zaferi. İşte onlardan birkaçı...

ARKADAŞI ÖLDÜRÜLMEK İSTENDİ
Nilgün Yıldırım (37) Ka-Mer'in Mardin sorumlusu. Ankara'da üniversite eğitimini sürdürürken birkaç günlüğüne geldiği memleketinden bir daha kopamamış. Ona bu kararı aldıransa o güne kadar tanık olmadığı bir gerçekle yüzleşmesi ve bir şey yapması gerektiğine inanması: "Gelmemin hemen ertesinde yakın bir arkadaşım ve aynı zamanda akrabam olan bir genç kadın kaçırıldı ve hakkında ölüm kararı çıktı." Bu kararı duyunca şoke olmuş ve kendi tabiriyle 'tırmalamaya' başlamış. Tam o günlerde tanıştığı Ka-Mer'in olmak istediği yer olduğuna inanmış ve 2002 yılında gönüllü olarak çalışmaya başlamış, ilk durağı da Mardin'in Kızıltepe ilçesi olmuş. Daha sonra Güneydoğu'nun ve Doğu'nun birçok ilinde Ka-Mer'in örgütlenmesi için aktif olarak görev almış. Şimdi bir kadın merkezi, iki çocuk evi ve bir lokantası olan Mardin'deki Ka-Mer'in sorumlusu.

ŞİDDET ONU FEMİNİST YAPTI
Hakkâri Ka-Mer il sorumlusu Zozan Selimoğlu (32) Ka-Mer'den önceki hayatını 'şiddet dolu' diye tarif ederek başlıyor sohbete. Ka-Mer'le tanışmadan beş yıl önce boşanmış ve evliliğinde çok yoğun bir şiddet yaşamış. İki kız çocuğu annesi olan Zozan, şiddetin en önemli nedenlerinden biri olarak gösterdiği kayınvalidesiyle ilgili durumu 'kadının kadına uyguladığı şiddet' olarak tabir ediyor. "Boşatıldım, bir nevi gönderildim," diye anlattığı o yıllardan sonra döndüğü baba evinde, kendisini tamamen dış dünyaya kapamış. İki kez intihara teşebbüs ettiğini, insanları hiç sevmediğini, şiddetin herkesten geldiğini düşündüğünü anlatıyor. Arkadaş hatırına gitmeye başladığı Ka-Mer toplantıları ise kendi tabiriyle dilinin yeniden açılmasına neden olmuş: "İnsanlara kızgındım. Hep, kimse benim kadar dayak yemedi, kimse benim kadar aç kalmadı diye düşünüyordum. Çalışmalara katıldıktan sonra kendime döndüm ve bu sorunun sadece bana ait olmadığını gördüm." Zozan Selimoğlu beş arkadaşıyla beraber Ka- Mer'in Hakkari'deki merkezini açmış, şimdi ise Hakkarili kadınların umutlarından biri.

NAMUS BİZE YANLIŞ ÖĞRETİLDİ
Tuncelili Nadide Görmez (32) kendisini 'özgür kız' olarak sanırken tanışmış Ka-Mer'le ve gerçeğiyle yüzleşince çok büyük bir şok yaşamış önce. Dört yıl önce başlayan bu değişimden önce kendisini 'geleneksel ve cinsiyetçi' biri olarak tarif eden Nadide o zamanlarını şöyle anlatıyor: "Sistemin öğrettikleriyle büyüdüm. Bir kadın çok rahat olmamalı, çok iyi yemek yapmalı, çok iyi temizlik yapmalıydı bana göre." Tunceli'de iki yıllık elektrik bölümünden mezun olan Nadide, Ka-Mer'in farkındalık grup toplantılarından sonra birçok eksiğiyle yüzleşmiş: "Hayatımda hiç şiddet yaşamadığımı düşünürdüm. Ama baktım ki, benim hayatımda şiddeti hiç kimse yaşamamış." Ailesinin büyüyene kadar kendisine sıkı sıkıya tembih ettiği, "Bu beden senin değil, bir emanettir, günü geldiğinde o emaneti kocana teslim edeceksin," sözünü şiddetin en önemli göstergisi olarak yorumlamış ve namus kavramının kendisine öğretildiği gibi olmadığını öğrenmiş. Ve bu öğrendikleriyle kurmuşlar Tunceli Ka-Mer'i. Ka-Mer'in Tunceli'de çok şey değiştirdiğini, birçok kadına ulaştıklarını anlatan Nadide'yi en çok heyecanlandıransa, ekim ayında açacakları dört katlı merkez. Bir katını kreş, bir katını kadın danışma merkez, iki katını ise pansiyon olarak kullanacakları merkez onun yüzünün akı.

ARTIK YEMEKLER LOKANTADAN
İki kız çocuğu annesi ve 20 yıllık devlet memuru Gülay Ertunç (39) Ka-Mer'in Van temsilcisi. Kendisini önceleri 'mükemmel kız, anne, abla, eş' olarak tanımladığını söyleyen Gülay, Ka-Mer toplantılarından sonra kendisine yaptığı haksızlıkları fark etmiş ve üç ay boyunca sürekli ağlamış. Eşinin Van'da büyük bir aşiretin ileri gelenlerinden olduğunu ve bazen 40 kişilik misafir gruplarını evinde yatılı olarak ağırlamak zorunda kaldığını anlatan Gülay, ilk farkındalığını da bu konuda hayata geçirmiş ve misafirlere yemek yapmak istemediğini, bir lokantayla anlaşarak oradan yemek getirtmek istediğini anlatmış eşine: "Öyle bir kıskaç altındaymışım ki, bir hayatım yokmuş, bunu fark ettim. Benim Ka-Mer'den önceki yaşantım ve Ka-Mer'li ikinci hayatım var." Kendisini değiştirirken, başta eşini ve yakın çevresini de değiştirmeye başladığını anlatan Ertunç, kadınlığının farkına da bu süreçte varmış: "Eskiden saç boyasıymış, makyaj yapmakmış, kaş almakmış, yeni kıyafetler giymekmiş, böyle şeyler yoktu hayatımda." Evinde 'ben' dilini oturttuğunu anlatan Gülay'ı en çok mutlu eden şeylerden biri de 12 yaşındaki kızının genç kızlığa ilk adımını atmasını şenlikli bir şekilde kutlamak.

Bu model örnek alınmalı
PROF. DR. FATMAGÜL BERKTAY.. 

"Ka-Mer'in 23 ilde yürüttüğü 'Her Kadına Bir Fırsat Projesi' kadınları inanılmaz güçlendiren bir proje oldu. Kadınlar gördüler ki, kendilerinde inanılmaz bir potansiyel var ve bu, olumlu yöne kanalize edilebiliyor. Öte yandan Ka- Mer bir model de yaratıyor ve bu modelde demokrasi açısından soyut gibi görünen birçok ilke uygulanıyor, içi dolduruluyor. Ka-Mer'in kendisi, sadece kadınların şiddete karşı korunmasıyla ilgili bir proje değil, kesinlikle bir demokratikleşme projesi. Türkiye'deki durumu değiştirmek, genel olarak dünyayı değiştirmek isteyen herkesin gelip bu modeli incelemesi gerekir. En önemli farkları da, amacını unutmaması. Kadınların kendi kendilerini güçlendirmelerini sağlamak olarak tanımlanabilecek bu amaç, son derece net ve basit bir feminizm tanımı. O yüzden Ka-Mer doğru bir feminist örgütlenme modeli oluşturuyor. Kadınlar güçleniyorlar ve güçlendiklerinde diğer kadınları, çocukları ve ezilen durumdaki erkekleri de güçlendiriyolar."

Kadın öldürenin karşısındayız 
NEBAHAT AKKOÇ..


"Ka-Mer'in çalışmalarının semeresini almasının en önemli nedeni, birbirimizle ve dış dünyayla kurduğumuz ilkelerin net olması. Bunlardan ilki de bağımsızlık. Öte yandan farklı bir dille iletişim kuruyoruz, yani geleneksel olan her şeyi sorgulayıp, bizi nasıl nesneleştirdiğini iyi tarif ediyoruz ve bundan sıyrılmanın yollarını arıyoruz. Daha önce kadınlar olarak fikir üretemezken, şimdi yaşadığımız bölge ve Türkiye'yle ilgili kendi çözümlerimizi üretmeye başladık. Fark etme süreçlerini çok güçlü yaşadık. Şunu iyi gördük, hiç kimse hayatında sadece ezilen durumunda değildir, aynı zamanda ezendir de. Bizi motive eden en önemli şey, doğru yaptığımıza çok inanmamız oldu. En çok eleştiri aldığımız şeylerden biri, Ka-Mer'in devletle çalışmayı tercih etmesi. Bize, 'Kürt erkeklerini jandarmaya teslim ediyorlar,' diyenlere yanıtımız çok net: Bir kadını öldürmeye yeltenmiş bir Kürt erkeğini, bir kadının hayatını kurtarmak için jandarmaya teslim etmekte hiçbir sakınca görmüyoruz. Bir kadını öldürmeye teşebbüs eden bir erkeğin, etnik kimliği ve bize yakınlığı ne olursa olsun, onun işkence yapan bir polisten, silah sıkan bir magandadan farkı yoktur."

SABAH
Yayın Tarihi : 10 Ağustos 2008 Pazar 11:41:04
Güncelleme :10 Ağustos 2008 Pazar 11:53:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?