26
Mayıs
2024
Pazar
KADIN

MAĞDUR KADINA, KADIN AVUKAT

Diyelim ki bir kadın kocasından şiddet görüyor ya da tecavüze uğradı. Ve kadın, avukat tutamayacak kadar yoksul. Koruma kararı aldırmak için Baro’ya başvuruyor. Baro ona adli yardım sağlar ama adli yardımdaki avukatlar bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değilse ve işin ciddiyetinin farkında değilse ne olacak?

Ve o arada koruma kararı aldırmak isteyen kadın eşi tarafından öldürülürse bu nasıl telafi edilecek? Birkaç sene önce İzmir Barosu, kadın hakları merkezini kapattı. Ne yazık ki İzmir Barosu’nun kötü örneğini İstanbul Barosu farklı bir şekilde uygulamaya koymaya çalışıyor”. Avukat ve AKDER (Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği) Başkan Yardımcısı Fatma Benli, İstanbul Barosu’nun, adli yardım sistemi içindeki Kadın Hakları ile Çocuk Hakları Merkezi’ni, 18 Aralık’ta aldığı yönetim kurulu kararı ile “işlevsizleştirmesi”ne karşı bunları söylüyor ve karşı çıkıyor. Daha birçok avukat gibi.

Hangi eşitlik?
İstanbul Barosu’nun kararı, 1999’da kurulan Kadın Hakları ile Çocuk Hakları merkezlerinde özel eğitimden geçtikten sonra görev yapan avukatlarla, Adli Yardım listesine kayıtlı 2400 avukatın listelerini birleştirmek. Evet Baro yönetimi bu merkezleri tam anlamıyla kapatmıyor ama 99’dan beri olan çalışmaları ve tecrübeyi hiçe sayıyor. Avukat ve Kadına Hukuki Destek Merkezin’den Habibe Yılmaz Kayar, “Bu bir fiili kapatma aslında. Kadın ve çocuk hakları zaten adli yardım sisteminden işliyor. Her avukat her konuda yetkin olmak durumunda değil. Biz pratisyen hekim değiliz. Eğer Baro adli yardım listesinde yer alan avukatların bütün dosyalara aynı şekilde bakabileceğini iddia ediyorsa bunla ilgili bütün verilerini sunmak zorunda. Önce listeleri birleştirip sonra eğitim yapacağız gibi bir açıklama geliyor şimdilik. Hiç kimseye kapalı alanlar değil bunlar, ama eğitim yapılması elzem. Sorun avukatların değil, kadınların ve çocukların adalete ulaşmadaki sorunudur ve çok ciddidir” diyor. Baronun böyle bir karar alması, Muammer Aydın öncülüğüdeki Önce İlke grubunun Baro yönetimini kazanmasıyla oldu. Ve yönetim, bu merkezlerin varlığının Türkiye Barolar Birliği Adli Yardım Yönetmeliği’nin 5. maddesi olan “...Adli yardım görevi, serbest çalışan avukatlara eşitlik ilkesi esaslarına göre verilir”e uymadığını ve bunun eşitliğe aykırı olduğunu söyleyerek bu düzenlemeyi yaptı.
Kadın Hakları Merkezi’nin kuruluş projesini yazan avukat ve Mor Çatı’dan Filiz Kerestecioğlu, merkezin amacının yoksul ve hukuki desteğe ihtiyacı olan kadınlara hukuki destek verebilmek olduğunu hatırlatıyor. “Meslek içi eğitimler yaptık, sivil toplumla avukatların buluşmasını sağladık. Şiddet mağduru bir kadına nasıl yaklaşılması gerekir diye eğitimler aldık, adli tıpla bağlantılar kurduk. Hepimiz bu eğitimden geçtik. Gönüllü nöbet tutuyorduk. Merkezler adli yardım çatısı altında toplanacak ve tek merkezden yönlendirilecek dendi şimdi. Biz zaten adli yardım çatısı altındaydık. Ama eğitimden geçmeyen avukatlar görev alamıyordu. Çünkü avukat olmak her şeye yetmiyor. Bu alanda özel eğitimler gerekiyor. Bu konuda bilgisi olmayan insanlarla muhattap etmesinler zor durumda olanları. Süreci uzatıyor. Mesela biz bir iki davadan sonra işlemleri hızlandırabiliyorduk ve elimizdeki örnek kararlarla iyi kararlar alınmasına neden olabiliyorduk. Bu süreç içinde burada çalışan kadınlar çok yıpratıldık. Disipline verilen arkadaşlarımız oldu, ben istifa etmek zorunda kaldım. Bu örgütlülük hep kırılmaya çalışıldı. Bugün Baro gibi yerlerde gruplaşmaların bu denli insanlara yansıtılmaması lazım” diye anlatıyor.

CMK’nın farkı ne?
Fatma Benli de bunun yanlış bir karar olduğu düşüncesinde. “2002 yılından sonra mezvuat epey değişti. Bu merkezde çalışan avukatlar somut olarak bu olaylarla karşılaştıkları için yasalardaki hangi hükümlerin doğru, hangilerinin yanlış olduğunu tespit etme imkanı da buluyorlar. Çok güzel gibi görünen maddenin ne kadar işlevsiz olduğunu tespit edebiliyorsunuz. Kadın hakları merkezindeki adli yardıma aktarılması şu ana kadar elde edilen bütün tecrübenin, uzmanlaşmanın hiçe sayılması anlamına geliyor.” Ayrıca Baro bünyesinde CMK merkezine böyle bir birleşme uygulanmaması da muamma. “Ceza davalarına ilişkin başvuralar CMK’ya gelir. Siz kalkıp da idare hukukunda uzmanlaşmış bir avukata ceza davası veremezsiniz. Aynı şey kadın ve çocuk hakları için de geçerli. Bir ensest vakası geldiğini düşünün. O konuda eğitim almamış ve çocukla nasıl konuşulacağını bilmeyen bir avukatı sırf adli yardım listesinde adı var diye gördermenizin eşitlik ilkesine uygun olması kendi içinde eşitsizlik. Türkiye’de 49 tane baronun kadın hakları merkezi var. Bu sistem eşitliğe aykırı olsaydı, diğer barolarda da olması söz konusu olmazdı” diye anlatıyor Benli ve eşitlik ilkesinin çok da gerçek olmadığının altını çiziyor. Hele de bu konuya para açısından bakanlar için. “Bu dosyalar rayiç bedelin çok çok düşüğünde. 10’da 1’i gibi. Dolayısıyla bu kadar bir para için bu davayı alıyorsanız, sizin gerçekten o davada o kadına ya da o çocuğa karşı yardım etme arzunuzun olması gerekli” diyor. Kaldı ki, Türkiye’de kadınların gayrimenkullere sahip olma oranı yüzde 8.5 gibi komik bir rakamken ve CEDAW* kadınlara karşı pozitif ayrımcılık öngörürken, neden dejavantajlı gruplara pozitif ayrımcılık yapılmasın? Ayrıca başka sorular da ortada duruyor: Sürekli değişen kanunlar, şiddet görmüş ya da tecavüze uğramış kadınların erkek avukat istememesi ya da yönlendirilen avukatın bizzat kendisinin şiddetle ilgili problemi olması, kadın olsa dahi bazı avukatların kadını umursamayan bakış açısı gibi. “Kadın duyarlılığına inanmayan bir avukatın iyi bir hukuki hizmet verebileceğine inanmak çok iyimser bir tahmin. Hukuk ve adalete inancı da sarsar bu. Yoksul kadınlar başvuruyor evet ve onların yoksulluğu profesyonel hizmet almamalarını gerektirmez” diyor Benli. Allahtan (Güldünya albümündeki aynı isimli şarkının da yazarı) Kerestecioğlu, birkaç gün önce yapılan seçimlerde bağımsız genç kadınların seçimi kazandığını hatırlatıyor ki, durum belki düzelebilir umudu yeniden yanıyor.

Rakamlarla
Kadın Hakları Merkezi, 99’da 25 kadın avukat tarafından kuruldu. 2003’e gelindiğinde görevli avukat sayısı 322 oldu. Bunlardan 30’u erkekti. İlk yıl yardım alan kadın sayısı 68. 2000’de 486, 2001’de 519, 2002’de 769 davaya bakıldı. 2003 yılında ise sayı 1,382’ye ulaştı. Merkez dört yıl içinde toplam 30 bin civarında kişiye telefonla danışmanlığı verdi. 2005 yılının başvuru toplamı ise 2,827. Bunların yüzde 60’ı boşanma davası. Baro’dan, 2008 yılına dair istediğimiz bilgiler ise henüz bize ulaşmadı.
Kadın Hakları Merkezi: 0212- 292 77 39

Nazan Özcan - Radikal
Yayın Tarihi : 12 Ocak 2009 Pazartesi 18:08:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?